Gece yarısı olmuştu. Dışarısı zifiri karanlıktı. Oturduğum yerden kalktım. Işığı kapattım. Döşemenin soğuk tahtasına çıplak ayaklarımı sürterek aylak adım yürüdüm. Yatakodama girmedim. Usulca bir manevrayla koridorun köşesinden çalışma odama döndüm. Tavana kadar yükselen kitaplığın karşısında geçtim. Bir süre kıpırtısız öylece durdum. Buraya niye geldiğimi çıkaramadım. Gözlerimi kaldırdım. Kâh balıklama... Kâh çivileme... Mutedil bir suya usulca dalarmışcasına kitapların raflarına dalıp çıkmaya başladım. Karanlığın içinde elimi kitapların sırtında gezindirdim. Bu kitapları yazanların çoğu yaşamıyordu şimdi. Ben ne arıyordum peki? Gecenin bu zifiri karanlığında niye burada duruyordum? Hatırlayamadım. Aklım ermedi olan bitene. Selamet kafamı terkediyor sandım. Tuhaf! Yüreğime ılık, hazin bir şeyin aktığını hissettim. İşte o an kendime geldim. Hayatım adlı filmin baş aktristi elbette bendim. Biri gene "Action!" demişti. Bütün hareketlerim rolümün gereğiydi. Yüzümde muhteris bir ifade gezindi. Bedenimden ayrıldım. Bazı sahneler benim yokluğumda çekilsin diye dublörümü yerime geçirdim.
Ben ise...
Hava soğuk demedim.
Kimsecikler görmedi...
Yağmurun elinden tuttum.
Çıplak ayaklarımla sokaklarda gezindim.
Ben ise...
Hava soğuk demedim.
Kimsecikler görmedi...
Yağmurun elinden tuttum.
Çıplak ayaklarımla sokaklarda gezindim.
offfff..işte bende sadece, bu iki cümlede kaldım...yağmurun elinden tuttum,çıplak ayaklarımla sokakta gezindim.....yüreğine sağlık..
YanıtlaSilHerkes yagmurda yurur ama herkes yagmurun elinden tutamaz Oya:) Ben yagmurun sadece elini tutmakla kalmam
SilYagmuru dansa bile kaldiririm icabinda:)
Kimse sen olmadığını anlamaz. Öyle hayat sürer gider.
YanıtlaSil