Hakan Günday'ın, okuduğumda
beni silkeleyen, gerçeklerle yüz yüze getiren, çarpan, boğazımı düğümleyen, sert yumruk tadındaki romanlarından asla vazgeçmedim. Kinyas ve Kayra, Ziyan, Piç, Zargana, Azil, Malafa, Daha... Yazdığı kitapları pürdikkat okudum. Her defasında beni konforlu dünyamdan çekip çıkarmayı, rahatsız etmeyi tüm maharetiyle başardı. Kitaplarını okuduğumda, bazan oturduğum yerde ürkek bir serçe gibi titretti. Bazan başıma bir balyoz yemiş gibi allak bullak etti. Hakan Günday'ın kitaplarını acı çekmekten hoşlanan biri olduğum için okumuyorum elbette....
Daha, sanıyorum 2013 yılında yayımlanmıştı. Yasa dışı insan ticareti yani yasa dışı yollardan yurt dışına kaçmaya çalışan göçmenlerin hikayelerini günümüzdeki kadar yoğun işitmiyordum. Arada televizyon ekranında, Kuşadası'nda yasa dışı yollardan yurt dışına kaçmaya çalışan toplam 36 kaçak göçmen sahil güvenlik ekiplerinin düzenlediği iki ayrı operasyonla yakalandı, deniyordu misal... Göçmenler gösteriliyordu... Öylece bakıyordum... Sıcacık evimde, karnım tok, sırtım pek seyrediyordum insanların hallerini... Kimdi bu insanlar? Memleketlerinden buralara getiren sebepler neydi? Kuşadası'na kadar nasıl ulaşabilmişlerdi? Neler yaşamışlardı? Bu insanları kaçıran insanlar kimlerdi? Neden insan ticareti yapıyorlardı? Haber esnasında zihnimde muhtelif sorular uçuşuyordu elbette, lakin sonra hooop bambaşka bir mecraya mesela bir spor müsabakasıyla ilgili habere akıyordu ekran... O göçmenlerle ilgili haberler sanki gerçek değildi. Başkalarının başına gelen trajideleri bir kurgu gibi seyrediyordum besbelli.
İşte o tarihlerde Daha'yı okuduğumda resmen vurgun yemiş gibi olmuştum. Hakan Günday, göçmenlere çektirilen bütün zulümleri Daha'da romanlaştırmıştı sanki... Kitap hakkında fazla yazıp, romanı okumayanlar için nezaketsizlik etmek istemiyorum. Roman uykumdan uyandırmıştı beni. Rahatsız etmişti. İçine doğduğum coğrafyayı, ailemi, cinsiyetimi, adımı ben seçmemiştim. Savaşta lime lime edilmiş şehrinden kaçan o göçmenlerden biri ben olabilirdim. Yeni bir hayat kurmak için hayatımı feda etmeyi göze alabilecek kadar çaresiz kalmayı, ancak has bir edebiyat veya sanat eseri insana hissettirebilir. İnsan kaçakçılığı yapan katil bir babanın oğlu olmayı da... Çaresizlik ne feci bir şeydi! Aslında iyiyken kötü olmak ne kadar kolaydı... Ya da tam tersi. O şartlarda gene aynı ben olabilir miydim?
Kitap, harbiden göçmenlerle ilgili okumalar yapmama, sempozyumlara katılmama, yazmama, düşünmeme, iyilik-kötülük kavramlarına kafa yormama sebep olmuştu. Daha, beni "daha" duyarlı olmaya yönlendirmişti.
Daha'nın filme çekildiğini duymuştum. Üstelik Hakan Günday kendisi filme uyarlamış. Şahane bir haberdi bu. Şimdi Daha şehrime gelmiş. Bazı filmler bir kaç salonda aynı anda oynatılırken, Daha, şehrimdeki sadece tek sinemada, sadece tek salonda, sadece günde iki seans oynatılıyor. Heyyy! Kaçırmamalıyım.
not- başlık hakan günday dan
Daha, sanıyorum 2013 yılında yayımlanmıştı. Yasa dışı insan ticareti yani yasa dışı yollardan yurt dışına kaçmaya çalışan göçmenlerin hikayelerini günümüzdeki kadar yoğun işitmiyordum. Arada televizyon ekranında, Kuşadası'nda yasa dışı yollardan yurt dışına kaçmaya çalışan toplam 36 kaçak göçmen sahil güvenlik ekiplerinin düzenlediği iki ayrı operasyonla yakalandı, deniyordu misal... Göçmenler gösteriliyordu... Öylece bakıyordum... Sıcacık evimde, karnım tok, sırtım pek seyrediyordum insanların hallerini... Kimdi bu insanlar? Memleketlerinden buralara getiren sebepler neydi? Kuşadası'na kadar nasıl ulaşabilmişlerdi? Neler yaşamışlardı? Bu insanları kaçıran insanlar kimlerdi? Neden insan ticareti yapıyorlardı? Haber esnasında zihnimde muhtelif sorular uçuşuyordu elbette, lakin sonra hooop bambaşka bir mecraya mesela bir spor müsabakasıyla ilgili habere akıyordu ekran... O göçmenlerle ilgili haberler sanki gerçek değildi. Başkalarının başına gelen trajideleri bir kurgu gibi seyrediyordum besbelli.
İşte o tarihlerde Daha'yı okuduğumda resmen vurgun yemiş gibi olmuştum. Hakan Günday, göçmenlere çektirilen bütün zulümleri Daha'da romanlaştırmıştı sanki... Kitap hakkında fazla yazıp, romanı okumayanlar için nezaketsizlik etmek istemiyorum. Roman uykumdan uyandırmıştı beni. Rahatsız etmişti. İçine doğduğum coğrafyayı, ailemi, cinsiyetimi, adımı ben seçmemiştim. Savaşta lime lime edilmiş şehrinden kaçan o göçmenlerden biri ben olabilirdim. Yeni bir hayat kurmak için hayatımı feda etmeyi göze alabilecek kadar çaresiz kalmayı, ancak has bir edebiyat veya sanat eseri insana hissettirebilir. İnsan kaçakçılığı yapan katil bir babanın oğlu olmayı da... Çaresizlik ne feci bir şeydi! Aslında iyiyken kötü olmak ne kadar kolaydı... Ya da tam tersi. O şartlarda gene aynı ben olabilir miydim?
Kitap, harbiden göçmenlerle ilgili okumalar yapmama, sempozyumlara katılmama, yazmama, düşünmeme, iyilik-kötülük kavramlarına kafa yormama sebep olmuştu. Daha, beni "daha" duyarlı olmaya yönlendirmişti.
Daha'nın filme çekildiğini duymuştum. Üstelik Hakan Günday kendisi filme uyarlamış. Şahane bir haberdi bu. Şimdi Daha şehrime gelmiş. Bazı filmler bir kaç salonda aynı anda oynatılırken, Daha, şehrimdeki sadece tek sinemada, sadece tek salonda, sadece günde iki seans oynatılıyor. Heyyy! Kaçırmamalıyım.
not- başlık hakan günday dan
Hakan Günday romanları bambaşka. Şahane ifade etmişsiniz.Bir kitaptan etkilenip araştırma yapmak yazar için müthiş başarı. Daha filmi şehri bize gelmiş hiç olmazsa, gelmeyebilirdi de:) Istanbul'da bile çok az salonda gösteriliyor malum. Geçtiğimiz hafta seyrettim. Bunun için epeyi bir yol gittim:) Film de roman gibi etkileyici. Birebir aynı değil tabii. Bakalım beğenecek misiniz? Hakan Günday sevenleri seviyorum:)
YanıtlaSilBeğendim Sezer. Kalp kalbe karşı:)
SilEmin olun İstanbul'da bile çok az salonda vardı. Ben de kendi semtime uzak bir yerde izlediim filmi.
YanıtlaSilHakan Günday'ı ve romanlarını çok severek takip eden biri olarak , film beni çok mutlu etmedi.
Kitabı okumasaydım daha çok beğeneceğime eminim. Ama yine de benim de yazdığım gibi , Türk Sineması adına güzel şeyler.
Evet Demir Somyanın Altı, ben de iş çıkışı gittim. Kitap daha kapsamlı elbette. Lakin film kitabın sorularını sordurmayı becermiş. Etkili.
SilEğer şehrine geldiyse bu film kesinlikle çok şanslısın..
YanıtlaSilKeyifli seyirler diliyorum sana
Seyredebildiğim için şanslıyım Oytunla Hayat. Teşekkür ederim:)
SilDaha önce okumadığım bir yazar..Şimdi merak ettim doğrusu..Belki Daha'yı alıp okurum...
YanıtlaSil