Eğer insanın gurbette sevdiği varsa… Bazı geceler randevuleşmeli.. Sözleşilen gecede, gece yarısı saat onikide sözgelimi… Sen burada… O orada… Sözleşilen zamanda ay’a bakmalı.. Ay bir tane ya… Aynı ay… Onun gördüğü de aynı ay, senin gördüğün de.. O halde.. Aynı gece, aynı saatte, farklı farklı memleketlerden ya da şehirlerden ay’a baksanız bile, bakışlarınız çakışır aynı yerde… Ben defalarca denedim, oluyor… Hasret sanki bir nebze dağılıyor! Hem düşünsene… İnsan ilk oluştan beri, milyonlarca yıldır, hep aynı ay’a bakıyor! Eğer ay’ın hafızası varsa, kim bilir ay’da ne bakışlar birikiyor! Kalbini titretmiyor mu, bunu düşünmek bile?
dolunay zamanı aya baktığımda hüzünlü bir yüz görürüm. Hep hüzündür gördüğüm.Artık taşıyamadığı sırların hikayelerin özlemlerin altında kalmış bir ay. Yavaş yavaş çevirir yüzünü bizden. Uzaklaşır içine kapanır. Çok üzülürüm o zaman..Biz bilmeyiz ama onunda binbir türlü derdi vardır. Bizim gibi misafirlerini ağırlar. İngilizce Rusça Japonca bilir. Misafirlerinin izinsiz arazilerini kazmalarına seyirci kalır..etrafındaki bir sürü uydu onu huzursuz eder ama frekanslarına tahammül eder. Duymazdan gelir. Yer yüzünden yükselen seslerin anlattıklarına şaşırır burulur sevinir üzülür.
YanıtlaSilhem kendi hem dünya etrafında dönmek kolaymı..yaşlandı artık. Ha.. bir de muayyen günleri vardır onun.. güneş ve ay tutulması ile ilgili..
İlgili deyince..buradan ilgililere seslenmek istiyorum. Lütfen aya çıkanlar kazılarını estetik yapsınlar ki..yüzü neşeli görünsün dünyadan.
Şimdiden teşekkürler
Aydan Hanım, ay'la ilgili yazınıza bayıldım.
YanıtlaSilBir arkadaşımın yazılarının tadında olmuş. O arkadaşımı çok özlemiştim. Hasret gidermiş oldum. Teşekkür ederim.
Sevgili Vildan Hanım .
YanıtlaSilBen biraz gerçekçi bir insanım. Elimde degil duygularıma bırakamam kendimi.Hani ayın yarattığı romantizm, güzel duygular, birleştiricilik falan diyorsunuz ya yazınızda..bana hiç öyle gelmez. En romantik anda bile bir mantıklı açıklama ararım..bulurum da. Hani dolunayda insanlar uzun uzun bakakalırlar ya..ne hissederler de uyuşurlar anlamam mümkün değildir.. ben o insanları gördüğümde sinirimden diken diken olurum. Hatta dişlerim karıncalanır..tırnaklarım sızlar sanki. Uluyup insanları kaçırmak isterim inanın ki.
Bir de yeni ay zamanı vardır. İnsanlar o incecik kıl gibi hilali gördüklerinde aman ne dileklerde bulunurlar.
Siz nerelisiniz bilmiyorum. Ben 1999 da yazın 7.6 lık deprem yaşadım. O gece net olarak hatırladığım ayın parlaklığı idi.
Ay o gece parlak ve ablak yüzü ile haylaz bir çocuk gibi idi.
Yüzüme ışığını yansıtmıyor adeta cüretkarca projektör yapıyordu.
Yoksa beni tehlikeye karşı uyarıyordu da.. ben mi anlamıyordum.
Depremden sonra ne zaman ayı görsem deprem olacak sanırım, kendimi tehlikede hissederim. Bakmamaya çalışırım..gözümü kaçiririm ki göz göze gelmiyim. Gerilirim bir uğursuzluk, tekinsizlik duyarım. Korkuya düşerim.
Acaba diyorum bu ayının dünyamızın etrafında gezinmesinin dünyamıza ne faydası varki.. doğrultsak bir füze..bassak tetiğe..ay da kurtulsa.. insanlarda.
hı?.. ne dersiniz.
Eskiyen yıldızları kırpıp küçük yıldızlar yaparlarmış ya masallarda..
Biz de ayı kırpıp..küçük küçük daha parlak daha yakın yıldızlar yaratmış olsak dünyamızın etrafında.
Sevgili Ay sevmez, ancak iki adı da Ay ile başlayan bayan.. Size bir şiir ile cevap versem... Mesela Murathan Mungan'dan..
YanıtlaSilİçimden geldi.. Lütfen kabul edin...
AY ZEYTİN GECE
Kamçılı karanlıktı geldin üstüme
Bütün masalları dolaştın
Ay zeytin gece
Ay vurmuştu alnına
Perçemlerin Tokat akıtması
Yorgundu atılmış yılan derisi
Değiştirilmiş güvercin gömleği tende
Nereye gidiyorsun, dedim
Zeytinlerin arasından
Siste silinip giderken yollar
Aydı zeytindi geceydi
Korkmadım bağırdım ardından
Aydaki zeytindeki gecedeki delikanlı
Nereye böyle
Aldı rüzgar sesimi duyurmadı
Vurdu geçti durduğum yeri
Gümüşünü silkeledi yüzüme
Atının kanatları
Ben öldüm, ölüm bulunamadı
Kamçılı bir karanlıktı
Hikayemin gecesini dürdüm de
Kimse çıkamadı dışarı
Ay kaldı zeytin kaldı gece kaldı
Sis kaldı yollar kaldı
Karanlıktı
MURATHAN MUNGAN