17 Nisan 2013 Çarşamba

Kahve Molası - Serseri Zamanlar Mevsimi

"Evvel zaman içinde dostlar ağaçlara ev kurardık.
Tatlı bir düş içinde bir yere bir göğe bakardık.
Gönlümüz kuş gibiydi dostlar dünyaya kanat açardık.
Tutsak değildik zamana başına buyruk yaşardık."
Şimdi sen bu yazıyı okurken, ben kahvemi höpürdete höpürdete içmiş olacağım. Hiç hilafım yok... Çarşamba iş günü filan demeyip,  kendimi hovarda bir rüzgârın esintisine bırakacağım. Kırmızı eteğimi salınarak ve üşümeye razı olarak, o ada senin bu ada benim sefere çıkacağım.  Abartma huyumla, avare ruhuma, sabırsızlık kisvesi ekleyeceğim. Yooo... Yeter ama... Sabrım kalmadı! Güneşin tastamam ortaya çıkmasını mümkünü yok... Artık bekleyemeyeceğim. Çünkü bu sabah kalktığımda gün ışığı  gözümü kamaştırdı fena halde. Nasıl anlatsam bilmiyorum... Nedensiz bir sevinç, pıtır pıtır ederek çöreklendi yüreğime. Aslında Nisan ayındayız. Ayların en zalimi...  Ne gam!.. İçimdeki oyun sarayının kapısını sonuna kadar açtım. Etkilemez beni Nisan... Kendime gene bahar büyüsü yaptım... Silkeledim kirpiklerimi... Kış defterini gözyaşlarımla sildim, süpürdüm, kaldırdım. Ohh! Tüy gibi hafifledim. Bahar esintili bir kadın olmaya niyet ettim. Fena şey mi? Seni bilmiyorum ama... Bende şimdi havalar binbeşyüz!.. Gene çocuklar gibi koştuğum serseri zamanları özledim. Varsın olsun... Pencereler açık kalsın... Geceleri yağmur yağsın... Günebatan düşlerimiz yağmur sesiyle çoğalsın... Tutsak olma zamana... Başına buyruk yaşa... Haydi bakalım... Şimdi marş marş... İstikamet,  serseri zamanlar  mevisimi... Nereye mi? Elbette ilkbahara:)

"Çocuklardık parlak yıldızlardık o zaman.
Artık dönemesek de geriye.
Ardından koştuğumuz son zamandır.
O zaman bu zamandır dostlar ne ister neyi özleriz?"

2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder