Elimde
Kurtlarla Koşan Kadınlar adlı bir kitap var. Bugünlerde kadın
meselesiyle ilgili bir kitap okumaya ihtiyaç hissettim. Kısmetime bu kitap denk
geldi. Galiba niye bu kitabı okumaya niyetlendiğimi anlatmadan, konuya gene
bodoslama girdim.
Bak
şimdi... Üşenmedim, gözümde büyütmedim, edebiyatçı mıyım, ne işim var Bilgi
Üniversitesi'ndeki Modern Türkçe Şiire Yeniden Bakmak adlı programda
demedim, tam altı hafta, her cumartesi günü, İstanbul'a gittim. Ömrümde
tek dize şiir yazmamış biriyim. Ama çok şükür şiirden etkilenen bir bünyeye
sahibim. Şiirin menzilinde dolaşmayı çok seviyorum. Metin Üstündağ'ın
söylediklerine aynen katılıyorum: "Şiir fesleğen çiçeği gibi. Geçerken
eliniz değer, müthiş bir koku; genziniz bayram eder. Şiirin az okunması değil
mesele, hayatımızdan iyice çekilmesi acı. Şiir sadece sözcüklerle yazılmaz.
Bazen bir jest, bir mimik, bir ince marifet de şiir olabilir. Katır kutur bir
hayat yaşıyoruz. Mizah ve şiir bu hayatı biraz inceltmeye çalışıyor."
Şiirin hayatımın içinde olmasına ihtiyacım var. Şiirsiz bir hayat yavan geliyor
bana... Şiirle ruhumun beslendiğini hissediyorum.
Edebiyatçı
olmasam, şiir yazmasam bile, madem Orhan Kahyaoğlu böyle bir şiir
programını, akademik bir ortam içerisinde koordine etmiş, üstelik ücretsiz,
kaçırır mıyım? Elbette güle oynaya gittim. Her hafta, her bir anlatıcıyı tüm
merakımla dinledim. Nefis bir programdı. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim.
İyi ama... Son haftaya kadar tek kadın şair adı geçmedi. Ne fena!.. İlk kez
1970-80 arası şiirde, çok şükür Gülten Akın devreye girdi. Onca sene
niye hiç kadın şair çıkmamış memleketimde peki? Erkeklerin yazdığı her
şiir, kadın duygularına tercüman olabilir mi? Önümüzdeki hafta 1980
sonrası şiirde ise anılacak pek çok kadın şair olacak elbette... Yeterli mi? Bu
vaziyete fena halde dertlendim. Neyse işte... Kurtlarla Koşan Kadınlar'ı
okumak iyi gelecek bana... Öyle düşündüm. Çünkü bilindiği gibi insanlık tarihi
boyunca bastırılmış, örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve
ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme var. Kurtlarla Koşan Kadınlar
bence farklı bir kitap. Yazarı Dr. Clarissa Estes bir şair, psikanalist
ve geleneksel öykü derleyicisi. Kitabın arka sayfa açıklamasında kitapla ve
yazarla ilgili şöyle bir açıklama var: "19. yüzyılla birlikte
insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri
çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk
şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların
içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanılığında
yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan
içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna,
bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor. Masallar!
İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar
aracılığıyla kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve bir çok açmazdan
kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor."
Ne
yalan söyleyeyim, farklı kültürlerden derlenen masallar üzerinden,
kadim kadın meselesi hakkında yazılanları okumanın bana iyi geleceğine, bir
nevi ruhsal vitamin işlevi göreceğine inanıyorum. Bu kitap bir solukta
bitirilebilecek kitaplardan asla değil. Zihnimi silkeleye silkeleye, iyice
sindire sindire okumaya niyetliyim. İlk okumaya başladığım öykü Mavi Sakal...
Az buçuk farklılık gösterse de dünyanın değişik coğrafyalarında hep bilinen
Mavi Sakal masalını okuyunca, aklıma öncelikle Murathan Mungan'ın Yedi
Kapılı Kırk Odası'nda anlattığı Mavi Sakal novellası geldi. Elimdeki
kitabı bıraktım. Nedense Murathan Mungan anlatımıyla Mavi Sakal masalını tekrar
okumaya heves ettim. Sonra.... Gecikmeden Kurtlarla Koşan Kadınlar arasına
katılıvereceğim.
Görüyor
musun? Şiir programına gittim. Program koordinatörü böyle bir sonuç düşünmüş
müydü bilmem ama... Kurtlarla Koşan Kadınlar'a katılmak üzereyim:)
Du
bi... İyisi mi önce Mavi Sakal'dan bir şarkı dinleyeyim:)
"Neden soruyorsun
Nereye gideyim
İki yol var demiştim
Hangisini seçeyim
Korkma bebeğim hepsinin sonu aynı
Çok yukarlarda biri mumları yaktı "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder