Etrafıma göz attım. Herkescikler başlarını önlerine eğmiş çalışıyordu. Penceredeki jaluzinin parmaklıkları arasından dış dünyaya baktım. Ağustos güneşi yine yeni yeniden gerim gerim gerinmekte, yakıcı oklarını benim bulunduğum coğrafyaya şımarıkça göndermekteydi. Koskoca güneşle cenk edecek halim yok ya! Ne yapsaydım yani? Önce serçe telaşıyla şapkamı başıma taktım. Sonraa... Çantamı kaptığım gibi, parmaklarımın ucuna basa basa ofisten kaçtım. Sana bir şey söyleyeyim mi, bir an bile tereddüt etmedim. Zaten bayram tatilinden yeni çıkmıştım. Bayram boyunca, hayat beni çağırsa da hiiçç mi hiiçç tenezzül etmedim. Sözün özü, bu sıcakta tatile filan gitmedim. Tamı tamına dört gün Bezgin Bekir ayağına yattım. Dün bir. Bugün iki... Elim mecbur... Çalışma hayatıma tıpış tıpış dönmüştüm gene tabii... İyi ama... Bünyem, "iş vaktinde çalışmak" akordunda değildi ki... Daha ziyade bir Meksikalı misali "ne güzel çalışmamak, arkasından da dinlenmek" tadında ritim vermekteydi.
Sıcakta... Sahiden... Enikonu tanınmaz oluyorum biliyor musun? İçimden bambaşka... Nasıl anlatsam... Acayip bir ben çıkıyor. Bu tip durumlarımda ortadan kaybolmak istiyorum. Hoş, ben her türlü tuhaflığıma alışığımdır alışmasına da... Beni normal insan görünme mecburiyeti daha fena yoruyor. Bak şimdi... Rüzgâr günlerdir görünmüyorsa... Yaz güneşi ortalığı cayır cayır kavurmaktaysa... Şeyy... Tehditkâr bir hava takınmak istemem ama, enerjisini rüzgardan alan bencileyin biri için gözü dönme çanları çalıyor demektir yani öyle söyleyeyim. Bugün eskaza biri karşıma çıkıp, beni durdurmaya kalsa... Ne biliyim, "Biz burada çalışıyoruz sinyorita, sen nereye?" dese mesela... Hilafım yok, hayali tabancamı çıkarırım, dan dan dan vurabilirim valla... Öyle böyle değil...
Sıcakta... Sahiden... Enikonu tanınmaz oluyorum biliyor musun? İçimden bambaşka... Nasıl anlatsam... Acayip bir ben çıkıyor. Bu tip durumlarımda ortadan kaybolmak istiyorum. Hoş, ben her türlü tuhaflığıma alışığımdır alışmasına da... Beni normal insan görünme mecburiyeti daha fena yoruyor. Bak şimdi... Rüzgâr günlerdir görünmüyorsa... Yaz güneşi ortalığı cayır cayır kavurmaktaysa... Şeyy... Tehditkâr bir hava takınmak istemem ama, enerjisini rüzgardan alan bencileyin biri için gözü dönme çanları çalıyor demektir yani öyle söyleyeyim. Bugün eskaza biri karşıma çıkıp, beni durdurmaya kalsa... Ne biliyim, "Biz burada çalışıyoruz sinyorita, sen nereye?" dese mesela... Hilafım yok, hayali tabancamı çıkarırım, dan dan dan vurabilirim valla... Öyle böyle değil...
Nasıl oldu bilmiyorum. Arabam bizim köyün havuzunun önünde durdu. Bagajdaki mayomu, havlumu, terliğimi elime aldım. Sosyal tesisteki çilli çocuğa "Amigo, orta şekerli bir kahve lütfen." diye bağırdım. Çilli çocuk muzipçe gülümsedi. "Tamam sinyorita, emrin olur." dedi.
Şu anda hayali havuzun dibindeyim. Su nasıl biliyor musun? Buz mu atmışlar ne? Çivi! Çivi! Oh ya! Ancak kendime geldim!
Hey! Kahve molam bitti. İşe dönmeliyim:)
GIF çok hoşuma gitti, ikide bir gelip bakıyorum.
YanıtlaSilbu karenin filmi de çok güzeldir tavsiye ederim beyruz:)
Silonce upon a time in mexico / bir zamanlar meksika'da
yönetmen robert rodriquez, oyunculara bakar mısın:)
antonio banderas, salma hayek, jonny depp, mickey rourke, eva mendes
müzikler, görüntüler veeee actionnn!