"Elimde olaydı atlaslar sererdim ayaklarının altına
Ne ki garibanın tekiyim, varım yoğum düşlerim.
Düşlerimi serdim ben ayaklarının altına
Nazik ol lütfen, üzerine bastığın benim düşlerim."
William Butler Yeats
Karaköy'den
Eminönü'ne doğru yürüyordum. Takvime göre güzün bitmesine üç gün
kalmıştı. Ha geldi ha gelecekti ya... Kışın eli kulağındadı. Acaba
uğraşsam, bir mevsimin diğerine döndüğü o efsunlu anı hissedebilir
miydim? Hissedebileceğimi hayal ederek yürümeye devam ettim. Galata
Köprüsü'ne vardığımda, günün minesi soluvermiş, esmer renkli
sema gökyüzüne sereserpe yayılıvermişti. Hava
ılık, deniz berrak, tarihi yarım ada ise tek kelimeyle büyüleyiciydi.
Köprü üstünde balık tutmakta olan insanları seyrede seyrede yürümeye
devam ettim. Sait Faik öyküleri sebebinden midir bilmem, denizi, balığı,
balık tutanı, ekmeğini denizden çıkaran insanı çok severim. Baktım,
genç bir adam oltasını çekti. Çırpınmakta olan iri bir balık misinanın
ucunda göründü. "Vay anasını!" dedim içimden. Adamın yüzündeki sevinci
farkettim. "Vay canına" dedim bu sefer. Ben bilmiyorum. Hiç tatmadım bu
tür sevinci. Balıkçının sevincini seyretmek hoşuma gitti.
"Balık tutmak
ne güzel!" diye aklımdan geçti. Çantamı omuzuma iyice yerleştirdim.
Balıkçıyı seyre devam ettim. Adam misinanın ucundan balığı çıkarma
gayretindeydi. Nasıl itina, şefkat ve sabırla balığı ağzındaki
iğnesinden kurtarmaya çabalıyordu anlatamam. Az sonra ölecek balığa bu
kadar merhamet göstermesine anlam veremedim. Sonra kızdım kendime. Ne
fena biriyim diye aklımdan geçirdim. Tüm merakımla seyretmeye devam
ettim. Adam yan tarafında oturmakta olan ihtiyara seslendi. Baktım.
İhtiyar adam, kendi girdiği halin insanı olan biriydi. Dizlerine
dayanarak kalktı. Oltanın ucundaki balığa baktı. Hoyrat davranmadı.
Gözlerim şahit. Balığı merhametle tuttu. İşinde mahirdi. Tek hamlede
iğnesinden çıkardı. Genç balıkçının eline bıraktı. Nasıl hoşuma gitti
anlatamam. Bu seyri bembeyaz tülbente sardım. Hafızamın "zamanı
geldiğinde ilaç yerine kullanılacak anılar" bölümüne yerleştirip
bıraktım.
Köye döner dönmez ilk denk geldiğim arkadaşıma, bu olayı
mutlulukla anlattım. Dedim ki: "Balığın ağzı yırtılmasın diye
gösterdikleri çaba ne hoş değil mi?" Sadece gülümseyerek değil,
küçümseyerek dinledi beni. Bir tokat indirir gibi "Ne safsın. Sanırım
misina iğnesinin kaç para olduğunu bilmiyorsun." dedi. Sana bir şey söyleyeyim mi, o an duyduğum his
feciydi. Bir süre çivilendim, öylece kalakaldım. Sazanın tekiydim.
Adamlar aslında balığı değil, misina iğnelerini düşünüyorlardı demek ki!
Ne fena! Ne yalan söyleyeyim, etkilendim. Acıtan bir hayalkırıklığı
hissettim. Gözlerim buğulandı. Arkadaşım vaziyetimi farketti. Güldü.
"Boşver dediklerimi, sen gene balık daha fazla acı çekmesin diye,
balıkçıların öyle davrandıklarını düşünmeye devam et." dedi. Gitti.
İnan
saflığıma değil, hayal kırıklığıma kederlenmiştim. Bu durumu
kabullenmedim. Ruhum yaralanmıştı. Acilen tedaviye ihtiyacım vardı. "Zamanı geldiğinde ilaç yerine kullanılacak anılar" arasından, son anımı hemen çekip çıkarttım.
O günü başa sardım. Dört gün öncesine, ihtiyarın, genç adamın eline
balığı bıraktığı zamana ışınlandım. Genç balıkçı sonra ne yapmıştı peki,
diye düşünmeye başladım. O zaman, o mekan ve o adam bir mıh gibi
hafızama işlenmişti. Genç balıkçı elindeki oltayı köprünün duvarına
dayadı, bıraktı. Sonra çırpınan balığı iki eliyle tuttu. Yüzüne doğru
yaklaştırdı. Balığın ağzına şefkatle baktı. Gördüğünden memnun kaldı.
Balığı su dolu kovaya usulca bıraktı. Ne hoştu! Böyle hatırlamak hoşuma
gitti. Sevindim. Anımı bembeyaz tülbente gene sardım. Hafızamın "zamanı geldiğinde, ilaç yerine kullanılacak anılar" bölümüne, itinayla yerleştirip bıraktım.
Olsun..biz iyi düşünmeye devam edelim...
YanıtlaSilZaten değişemem ki Neşeli ve İncili Günler. Böyleyim:)
SilO saf düşünceye bende kapılmıştım..doğal ama yaşım henüz 11 di..:)
YanıtlaSilİnsan beyni ne ilginç di mi? İstediğimiz gibi anılara almak bizim elimizde :)
Crazywomanrosemary, hani "7 sinde neyse 70 inde odur" diye söylenir ya,
Silsanırım ben o cinstenim:)
sait faik demişken benim aklıma ilk büyük bir öykü ustası geliyor sonra balık tutmayı çok sevmesi ve uslanmaz bir küfürbaz olması :)
YanıtlaSilben misina iğnesi ve balık arasındaki gerçekliği şu anda öğrenmiş durumdayım :)
acı gerçekler koleysiyonunun yeni parçası :)
elinize sağlık...
Şefkat bardaki sarışın kız değil çok şükür Delal, şefkat, iki balıkçının çabası:)
YanıtlaSil:) ... evet mutlaka öyle mutlaka.
YanıtlaSil....evet işte öyle bişi:)
Sil