Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu. Derin bir huzurla her yerimi saran o harika altın an belki birkaç saniye sürmüştü, ama mutluluk bana saatlerce, yıllarca gibi gelmişti. (s.11)
Amerika'da iş idaresi okuyup dönmüş, askerliğimi bitirmiştim; babam gittikçe büyüyen fabrikanın, kurulan yeni şirketlerin yönetiminde, ağabeyim gibi benim de etkili olmamı istemiş, bu yüzden genç yaşta beni Harbiye'deki dağıtım ve ihracat şirketi Satsat'ın genel müdürü yapmıştı. (s.19)
"Şemsiyeyi almaya geldim." dedi Füsun.
İçeri girmiyordu. "Girsene," dedim. Bir an durdu. Kapıda dikilmenin nezaketsiz olacağını hissederek içeri girdi. Arkasından kapıyı kapadım......
Elinden tutup çay yapma bahanesiyle onu mutfağa çektim. Mutfak toz ve nem kokuyordu, loştu. Orada, her şey hızla ilerledi ve kendimizi tutamayıp öpüşmeye başladık. (s.37)
"Sana aşık oldum. Sana çok fena aşık oldum!"
Sesi hem suçlayıcıydı, hem de beklenmedik ölçüde şefkatli. "Bütün gün seni düşünüyorum. Sabahtan akşama seni düşünüyorum."
Ellerini yüzüne kapayıp ağlamaya başladı. (s.83)..............................
Verecek bir cevabım yoktu. Ama bunu şimdi, yıllar sonra o anı düşündüğümde söylüyorum. (s.84)
Füsun artık yok.... (s.181)
Onu unutmak için bir plan program yapmasam, eski günlük
hayatımı da sürdüremeyeceğimi artık anlıyordum. Satsat çalışanları bile
patronlarına sinen kara hüznü fark etmişlerdi.
Onunla buluşmak için Satsat'tan çıkıp her gün Merhamet
Apartmanı'na yürüdüğüm yol, Füsun'un Şanzelize Butik'ten eve giderken izlediği
yol (bu yolu hep hayal ediyordum) gibi acılarımı arttıracak tehlikeli
hatıralarla, tuzaklarla doluydu. O yollara girebilirdim, ama dikkat
etmeliydim.... Bütün hayatımı geçirdiğim sokakları yasaklarla daraltmam ve onu
hatırlatan eşyalardan uzaklaşmam, ne yazık ki Füsun'u bana hiç unutturmadı.
Sokaklarda, kalabalık içinde, davetlerde hayalet görür gibi Füsun'u görmeye
başlamıştım çünkü. (s.185)
Not- Blade Runner 1982 versiyonunun film kareleriyle,
Masumiyet Müzesi'nin bazı cümlelerini eşleştirme oyunu oynadım. Oynarken gerisi hikaye'yi dinliyordum:)
http://www.gerisihikayekorku.com/gerisi-hikaye-sezon-5-bolum-21-blade-runner-evreninde/
http://www.gerisihikayekorku.com/gerisi-hikaye-sezon-5-bolum-21-blade-runner-evreninde/
Özlemişim Masumiyet' i... müzeyi göremedim, elbet bir gün o da olur :)
YanıtlaSilElbette olur Momentos, sen İstanbul'a geldiğinde gitmeye niyet edelim mi:)
SilEdelimmmm 😀🤗
Sil