11 Şubat 2009 Çarşamba

Kız Kulesi ile Galata Kulesi'nin Aşkı

Bu hafta nereye gitsem, sevgililer günü sebebiyle, üzerime üzerime gelen bağırtılar arasında,işte ben de şimdi bloğumda, en hazin aşk diye yorumladığım iki sevgiliden bahsetmek istiyorum. Sevgili olmak için mutlaka insan olmak gerekmez ki . Ben cansız diye düşünülen obje,eşya ve mekanların da bir canı olduğuna inananlardanım. Mesela, İstanbul'un iki mucize simgesi Kız Kulesi ile Galata Kulesi'nin yüzyıllardır süren aşklarına inanmaz mısınız yoksa? Hiç mi duymadınız onların imkansız aşklarını? İki ayrı uçta. Birbirlerini bilirler ve görürler. Varoldukları yerler farklıdır.Karşıdan karşıya sevdalanmak yok mu? Hele işin ucunda bir de kavuşamamak varsa. Zaten asıl aşk kavuşamamak değil midir? Leyla ile Mecnun misali. Yada Kerem ile aslı. Veya Ferhat ile Şirin. Ya Tahir ile Zühre. Yada Yusuf ile Züleyha. Arzu ile Kamber yada. Edebiyatımızda kavuşamayan aşkların hikayesi okadar çoktur ki. Anlat anlat bitmez bunları. Kimbilir belki hepsini birbir bloğumda anlatırım!
Şimdi Kız Kulesi ile Galata Kulesi'nin büyük aşklarını anlatmak istiyorum. Karşıdan karşıya bakıp, kimi zaman aşktan yanıp tutuşan,kimi zaman sadece kendilerine değil,başkalarına da zindan olan iki tarihi mekan.
Masmavi denizin ortasında yapayalnız salırken, gizemli hikayeleri ile kimi zaman iki sevgilinin buluşma yeri olmuş, lakin o sevgililerin ölümü ile son bulmuş bir öykünün; kimi zaman lanetlenmiş bir babanın kızını korumak için uygun gördüğü bir korunak olmuş, ancak bir yılanın sepette gelip kızın canını almasına mekan olmuş bir acılar merkezidir Kız Kulesi. Hakkında anlatılan efsanelerin sonu hep hüzünle bitmektedir.
Şahit olduğu okadar çok aşk vardır ki .Kendisi ise denizin ortasında tek başına kalmıştır. Bir gün neredeyse kendi inşasından 1300 yıl sonra,Cenovalılar inşaatını bitirip de külahını takınca,İstanbul'un siluetinde dimdik yükselen,yakışıklı bir kule görür. Yüzyıllardır beklediği sevgilisi olacaktır bu kule. Hangi kule mi? Galata Kulesi tabii ki!



Cenovalı'lar İstanbul'a geldiklerinde surlarının başkulesi olarak kurarlar Galata Kulesi'ni. Bıçkın,yağız bir delikanlı gibidir. En son tepesine külahı da takılınca olanca görkemiyle okadar yakışıklı olmuştu ki herkes etrafında pervanedir. İnşaatı yükselirken görmüştür uzaktan Kız Kulesi'ni. Yapayalnız denizin ortasında bir hüzünler abidesi gibiydir Kız Kulesi. Galata Kulesi görürgörmez aşık olur bu kıza. Lakin Kız Kulesi hem çok ulaşılmazdır, hem de yaşı kendinden çok büyüktür. Acaba bilse ona sevdalandığını karşılık verir mi? Ne yapacağını bilemez. Çaresizdir.Tarih içinde kimi zaman aşkından yanar kavrulur. Kimiz zaman çaresizlikten yıkılır durur. Her seferinde söndürdüler yangınını. Tekrar tekrar inşa ederler. Her yükselişinde bir daha görür Kız Kulesi'ni, bir daha aşık olur hiç bıkıp usanmadan. Kız Kulesi de aslında ona nasıl aşık,nasıl sevdalıdır. Yangınlar çıktıkça,alevleri gördükçe uzaktan, taşımak ister denizin sularını ateşini dindirmek için lakin mümkün değildir. İkisinin de eli ayağı bağlıdır. Uzaktan uzağa bir sevda bu. Kimsenin kimseye faydası yok. Oldukları yerde aşklarından yanarlar da yanarlar.



Sonunda artık canına tak eder Galata Kulesi'nin. Mutlaka bir haber göndermeli ve aşkını anlatmalıdır Kız Kulesi'ne. Karar verir. 17.yüzyıla geldik artık diye düşünür. İçinde en güzel sevgi sözcüklerini barındıran bir mektup yazar sevgilisine. Hazarfen Ahmet Çelebi'den rica eder. Hazarfen Ahmet Çelebi alır mektubu ve Galata Kulesi'den bırakır kendini Kız Kulesi'ne doğru. Ama okadar ağır gelir ki mektuptaki aşk sözcükleri, dayanamaz Kız Kulesi'ne kadar . Aşk mektubu ulaşamaz varmak istediği yere maalesef. Lakin Kız Kulesi anlar durumu. Akıllıdır. Neler görmüş geçirmiştir. Hazarfen Ahmet Çelebi'nin Galata Kulesi'nden uçması, memlekette hiç görülmemiş bir şeydir. Bir insanı uçuran tabi ki aşktır başka ne olabilir? Bu arabuluculuk Hazerfen Ahmet Çelebi için iyi olmayacaktır. Padişah duyar bu durumu ve çok kızar. Cezayir'e sürer. Hazarfen Ahmet Çelebi aşıklara inanmanın bedelini öder ve 31 yaşında Cezayir de ölür.

O günden sonra Galata Kulesi hem esirlere hem de kendine zindan olacaktır. Kız Kulesi de hem bazı devlet adamlarının hem de kendinin zindanı olacaktır. Kaderleri birdir artık. Usanmazlar bu durumdan. Onlar halen günümüzde bile birbirlerini karşıdan karşıya aşkla sevmeye devam ederler.

Zamanımızda haklarında yazılan en esprili şiir Bedri Rahmi Eyüpoğlu'na aittir. İstanbul Destanı adlı şiirinde şöyle der:

"İstanbul deyince aklıma kuleler gelir Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır Ama şu Kız Kulesinin aklı olsa Galata kulesine varır Bir sürü çocukları olur"

Galata Kulesi'nin laneti meşhur şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan'a da değer. Oğlu Vedat Galata Kulesi'nden kendini atar ve intihar eder. Yıl 1973...

"...Bir adam düştü Galata Kulesinden, Bu adam benim oğlumdu" der ve "Uyan oğlum, uyan Vedat" diyerek acısını dindirmeye çalışır.

Zaman zaman İstanbul'a gittiğimde, bir Kız Kulesi'ne ve bir de Galata Kulesi'ne bakarım. Kavuşamayan aşıkların simgeleridir onlar. İkisi de hüzünlü birer anıttır. İstanbul'dur. İçinde gizem, lanet, aşk ve özlem barındıran!

8 yorum:

  1. oLÁ, MEU NOME É jULIANA fARIAS
    hELLO, MY NAME'S jULIANA fARIAS

    sOU DO bRASIL.
    fROM bRAZIL.

    eSTAVA VENDO OS PRÓXIMOS BLOGS,
    i'M READING OTHERS BLOGS

    e ACHEI O SEU!
    aND I FIND YOURS!

    pARABÉNS PELAS FOTOS! lINDAS!
    cONGRATULATIONS FOR YOUR PICTURES! bEAUTIFUL!

    tCHAU!
    BYE!

    YanıtlaSil
  2. Hala mesleğim konusunda net konuşmadğımdan kafanda küçük bir şüphe oluşmuş olabilir Vildan Abla. Zira hem mimarım hem de restorasyon üzerine çalışıp, okuyorum. İşte bu nedenle de senin bu girdi beni çok ilgilendiriyor aslında. Amma velakin işin teknik kısmında çalışırken ister istemez insanın duyguları zaman zaman mekanikleşiyor(!). Gerçi restorasyon mekanikleşmeyi engellemek için birebir bir yöntem ya neyse....
    Demem o ki, benim duyduğum, Galata Kulesi, 360 derece etrafındaki inşaatlarla son yıllarda pek bir ilgisizleşmiş Kız Kulesi’ne. Bunun üzerine Kız Kulesi de yeniden Galata’nın ilgisini çekebilmek için modaya uyup, estetik yaptırmaya kalkmış da*, şeklini şemalini, o güzelim oranını iyiden iyiye bozmuş. Eh! Galata Kulesi boş durur mu? Zaten gözü yavaş yavaş boyanmaya başlamıştı. O da çok afedersin k*çını Kız Kulesine doğru dönerek -ben duyduğumun yalancısıyım valla- Levent’teki abidik modern kulelerden biriyle gönül eğlendirmeye başlamış. Ya işte böyle Vildan Abla. Gönül ister ki ilerki zamanlarda Kız Kulesi’nin estetiği geri alınsın da, yeniden kavuşamasalar bile karşılıklı bakışmaya devam etsinler.
    Umarım duygu olayını bozmamışımdır.

    *Kız Kulesi 1990’ların ortasında bir restorasyon gördü, Y. Mimar Mehmet Alper tarafından. Yalnız görülen o ki yapının oranları şu an bozulmuş durumda! Ayrıyeten kuleyi çepeçevre saran sistemin mimarın imzası olmasından başka ne anlamı var tartışılır. Öte yandan eski tütün fabrikası-deposu, bugünün Haliç Üniversitesi’nin restorasyonu da aynı mimara ait ki şahsen ben severim. İşte böyle...

    YanıtlaSil
  3. İnsanın mimar bir kardeşi olması ne güzel!
    Benim kulağıma da gelmişti Galata Kulesinin çapkınlıkları. Demek öyle ha,vay kereta:)
    Dün Galata taraflarındaydım. Baktım. Yok ya hala gözü Kız Kulesi'ndeydi vallaha!
    Fransa'nın Lizbon kentinde 'Belem Kulesi' varmış biliyormusun? Bu kule, Galata Kulesi gibi zindan olarak kullanılmış. Prensesi sokan yılan efsanesi onun için de anlatılırmış ve daha da ilginci, görünümü Kız Kulesi'ne benzerken konumu Galata Kulesine benzermiş.Kıyıya yakın kayalıklar üzerinde bir kule. Benzerlikleri çok şaşırtıcı.Google'dan baktım ve inanamadım.Sanki Galata Kulesi ile Kız Kulesi'nin gayri resmi çocukları okadar benziyor ikisine de yani bu Balem Kulesi. Bir bak istersen!

    YanıtlaSil
  4. Sanırım Portekiz beni çağırıyor! Neden bilmem... Nereye dönsem Portekiz çıkıyor karşıma:) Güzel bir tespit yapmışsın Vildan abla, gayri resmi çocuğu diyerek:)) Bu arada üstteki yorumdaki üniversite Haliç Üniversitesi değil Kadir Has Üniversitesi olacaktı.Yanlış yazmışım. Düzeltirim! :)

    YanıtlaSil
  5. Eee ben de Lizbon'u Fransa da yapmışım değil mi? Ne kibar kızsın beni bozmadan Portekiz çağırıyor beni diyorsun öyle mi? Ben de düzeltiyorum öyleyse. Galiba bu kale Portekiz de:))Yanlış yazmışım. Düzeltirim!:)

    YanıtlaSil
  6. Aman Tuğba... Nasıl yapacağım şimdi bu numaranı?

    0^_^0

    Oh ya! Yaptım galiba!!!

    YanıtlaSil
  7. yazı için teşekkürler. gayet başarılı olmuş

    YanıtlaSil