21 Eylül 2010 Salı

Hayal Kadar Gerçek! Hande Şekerciler

Kitaplarını okumaktan büyük bir haz duyduğum yazar İhsan Oktay Anar’la ilgili Nisan 2009'da Santralistanbul’da bir sergi vardı. Bu etkinliği ÇROP tan duymuştum ve dayanamamış Değirmendere'den arabama atlayıp gitmiştim. Sergiyi son günlerinde yakalayabildiğim için, kaçırdığım çok şey vardı tabi. Mesela yazarın bizzat kendisini çok merak ediyordum. İhsan Oktay Anar ortalarda görünmeyen bir yazardı. Hiçbir söyleşisini işitmemiştim. Tipini bilmediğimi bile söyleyebilirim.

Oysa İhsan Oktay Anar'ın romanları, Suskunlar, Amat, Puslu Kıtalar Atlası ve Efrasiyab’ın Hikayeleri’ni hayranlıkla okumuştum. Yazarın denizcilik, tarih, müzik, tasavvuf, halk edebiyatı konusundaki derin bilgisine, romanlarındaki kurguya, yazım diline, kelime kullanımına tam manasıyla hayrandım. Bu yazarın kendisi hiç görünmeden kitapları satılıyordu ya, acaba gerçek biri miydi? “Tarih kadar hayal, rüya kadar gerçek” Bu ilk gün yapılan sempozyumun başlık cümlesiydi. İşte ben bu sempozyuma katılamamakla hem yazarı görme, hem de konuşmalarını dinleme şansını yitirmiştim. Geç duyduğum için epeyce üzülmüştüm.

uzun ihsaneflatun

Neyse.. Sonunda sergiyi gezmiştim işte. Şimdilik bununla yetinmeliydim. Metin Üstündağ’ın küratörlüğünde, Kalın Musa’dan Neva’ya, Arap İhsan’dan Eflatun’a, İhsan Oktay Anar’ın roman karakterleri Selçuk Erdem, Can Barslan, Erdil Yaşaroğlu, Metin Üstündağ, Kenan Yarar, Galip Tekin, Latif Demirci gibi çizerler tarafından genelde mizahi olarak canlandırılmışlardı. Zaten İhsan Oktay Anar romanlarında da ince mizahın derin izleri vardı. Bu nedenle canlandırılan karakterler çok uygun geldi bana. Bir okuyucusu olarak sergiyi hiç yadırgamadım. Bilakis çizerlerin sanatlarının hakkını verdim. Şahane çizmişlerdi.

KubelikHande

İşte bu sergide bazı oyuncak modeller vardı ki görülmeye sahiden değerdi. Baktım Eflatun, Uzun İhsan, Kubelik’in karakter modellerini yapan kişi Hande Şekerciler’di. İlginçtir. İhsan Oktay Anar’ın kitaplarında kadın karakter pek yoktur. Bu sergide de eserleri sergilenen tek kadın Hande Şekerciler’di. Doğrusu hoşuma gitti.


Daha sonra merak ettim ve Hande Şekerciler’i şöyle bir araştırdım. Sanatçı 1982 doğumlu. Gencecik. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Heykel Ana Sanat dalı mezunu. Özgeçmişindeki diğer cümleleri aynen yazıyorum: “ Eserlerinde feminist sanatın sıklıkla işlediği konulara fanatizmden uzak bir tavırla yaklaşma çabası gözlemlenebilir. Kadın sorunları, beden-iktidar ilişkisi eserlerinde sıklıkla işlenen kavramlardır. Sanatçıya göre bir heykelin sanat eseri sayılabilmesi için bir fikir taşıması gerekir. Eserin taşıdığı fikir ve kullanılan malzeme arasındaki zıtlıkların ortaya çıkardığı dramatik etkileri yoğunlukla kullanır. Uçmaya çalışan metal bir kuş ya da metal bir zırh gibi örülmüş narin bir kadın bedeni gibi. Sanatçı çalışmalarına İstanbul’da ki atölyesinde devam etmektedir.” http://www.handesekerciler.com/ adresinden sanatçı hakkında daha fazla bilgi edinilebilir. Tabii Hande Şekerciler benim hayranlarından biri olduğumu bilmiyor. Hande Şekerciler memleketimin bir güzelliği, memleketimin bir sanatçı yüzü. Bu gençlerimiz geleceğimizi aydınlık gösteriyorlar ve hayatımızı daha anlamlı kılıyorlar. Tanımasam da onların varlığından memnuniyet duyuyorum. İyi ki varlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder