

 Bir ara  okuduğum gazete haberinden sonra yemin ederim aynı şu hisler içindeydim:  "Şimdi ben ne yapayım, kimlere derdimi yanayım? Şimdi ben neyleyim, bu şehri  ateşe mi vereyim?" "Of!" dedim. "Of!Of!" Nasıl duymadım daha önce, neden  gitmedim ben de?!..."Niye?" 
 Burcu Aktaş'ın  (27 Nisan 2009) Radikal'deki haberi şöyle başlıyordu: "Tarih kadar hayal, rüya  kadar gerçek... Bu cümle önceki gün santralistanbul’da yapılan İhsan Oktay Anar  sempozyumunun başlığıydı. Akın Tek mimarlığında İstanbul Bilgi Üniversitesi  Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü tarafından düzenlenen ve başlığıyla müsemma  sempozyum birçok İhsan Oktay Anar müptelasını bir araya getirdi...........İhsan  Oktay’ın ortalarda pek görünmeyen, söyleşilerine rastlamadığımız bir yazar  olmasının, okurlarının onunla ya da edebiyatıyla ilgili en ufak bir bilgiye  ulaşma merakının bundan etkisi olsa gerek. Yazdıkları kadar hayal ve gerçeğin  birbirine karıştığı bir durum söz konusu İhsan Oktay Anar için de.  ...............Dili, üslubu ve tarihe bakış açısıyla Türk edebiyatında farklı  bir yer kaplıyor, romanları yayımlanır yayımlanmaz elden ele dolaşıyor fakat  kendisi hakkında ufak bir bilgiye ulaşmak kitaplarına ulaşmak kadar kolay  olmuyor. Sempozyuma gelenler için bir profil çizecek olsak, İhsan Oktay Anar’a  dair bir şeyler öğrenmek isteyen, onun muhayyel olmadığını bir kez daha  gözleriyle görmek için gelen müptelaların çoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz.  Belki de bu yüzden her etkinlik çıt çıkmadan, katılımcıların dikkat kesildiği  bir şekilde takip edildi. " 
 

 Ya haberin devamına ne demeli? "Sempozyumda en ilgi çeken  şüphesiz sergiydi. Metin Üstündağ’ın küratörlüğünde, usta çizerler tarafından  hazırlanan yirmi beş roman karakterinin insan boyutundaki kopyaları, serginin  dikkat çekici işlerini bir araya getiriyordu..........Alibaz’dan Kalın Musa’ya,  Arap İhsan’dan Neva’ya ve Tagut’a nevi şahsına münhasır Anar karakterleri can  bulmuş. Selçuk Erdem, Can Barslan, Erdil Yaşaroğlu, Metin Üstündağ, Kenan Yarar,  Galip Tekin, Latif Demirci gibi çizerler İhsan Oktay Anar karakterlerine can  vermiş. Çizerlerin yarattığı karakterler Anar’ın ince mizah anlayışından da  izler taşıdığı için oldukça başarılı. Çizerlere yol gösteren eskizler de sergide  yer alıyor. Anar’ın çizimlerinin yanına yazdığı notlar yazarın kendi hayalindeki  karakterleri açığa çıkarıyor. Kimi karakterini mistik kimisini içe dönük olarak  tanımlamış, kimisinin de ne giydiğine kadar belirlemiş: başında namaz takkesi  Anar’ın el yazısını gösteren bir diğer iş, yazarın Efrasiyâb’ın Hikâyeleri adlı  öykü kitabının taslakları. Sarı sayfalara kurşunkalem ile yazılmış, bazı  cümlelerin üzeri fosforlu kalemler ile çizilmiş"
İnanın çok kitap okunuyor ama lezzetli kitaplar az bulunuyor.  İhsan Oktay Anar'ın tüm kitaplarının fevkalade özel lezzeti vardır. Az sayıda yazarın  kitapları  bana aynı lezzeti hissetirir. Benim okur  dünyamda bu yazarların yeri çok önemlidir. Hele İhsan Oktar Anar ortalarda çok  görünmeyen bir yazar olarak, kendisi de her daim ilgimi celbeder. Bu sempozyum  kesinlikle görülmeye değerdi. Ama kaçırmışım işte.  "Şimdi ben ne yapayım,  kimlere derdimi yanayım? Şimdi ben neyleyeyim,bu şehri ateşe mi vereyim?"
 "Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları  geçirdi: "Dünya bir düştür. Evet,dünya... Ah! Evet,dünya bir masaldır." Puslu  Kıtalar Atlası - İhsan Oktay Anar"
Dipnot: Hey! Sergiye gittim. Buyrunuz bir alt yazıya...
 
ben de şimdi sayenizde öğrendim. tarifsiz kederler içindeyim.
YanıtlaSilSevgili Vildan, İhsan Oktay Anar geç keşfettiğim ve şimdiye kadar, o da yakın zamanda sadece bir kitabını okuduğum halde bende büyük hayranlık uyandırmış bir yazar. Yazıyı okuyunca heyecanla googleladım. Meğer üzerinden nerede ise 1,5 sene geçmiş bu sempozyumun. Ne olağanüstü bir yazar, ne olağanüstü bir sergi fikri:) Kaçırdığıma çok üzüldüm :(
YanıtlaSilSevgili Jane Jones, eski bir yazımdı bu... Tarih koymalıyım böyle yazılarda demek ki.. Haklısınız ben de aynen sizin gibi çok üzülmüştüm. Amaaa sonraaa gittim. Sergi bitmek üzereyken yetiştim:) Baksanıza İzmit yanmadı ki..
YanıtlaSilYoksa bu şehri yakardım:)) Şaka bir yana teşekkür ederim Jane Jones.
Sevgili Curious Global Cat, kusura bakmayın olur mu? Eski bir yazımdı... Şimdi hemen tarih koyacağım... Hangi kitabını okudunuz bilmiyorum ama her kitabı ayrı güzel. Ben roman değil öykü kitabı tercih edenlerim. Her romanı okuyamam. Fakat İhsan Oktay Anar'ın her romanını büyük bir zevkle olkumuşumdur.. İlginiz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBen Efrasiyab'ın Hikayelerini okumuştum. Hatta hakkında bir de yazı yazmıştım :)http://karmahaskickedmyass.wordpress.com/2010/07/14/efrasiyabin-hikayeleri-ihsan-oktay-anar/
YanıtlaSilGüzel yazılar için tekrar teşekkürler
Sevgili Vildan ,
YanıtlaSilblogundan Curious Global Cat sayesinde haberim oldu. Henüz detaylı inceleyemedim ama İhsan Oktay Anar yazılarını okudum ve çok beğendim , tebrikler. Sempozyumdan haberim olmasına rağmen işlerim nedeniyle Ankara'dan gidememiştim. Anar'ın birbirinden ilginç karakterlerini merak etmemek mümkün değil.Benim favorilerim tabi ki Bünyamin.Kaptan Diyavol efendimiz,Rendekar,Ebrehe,Muhayyer Hüseyin,Kalın Musa. Ve tabi mekanlar,Galata sokakları,Azapkapısı,meyhaneler.Puslu Kıtalar Atlası'nın Mustafa Altıoklar tarafından filminin çekileceğini okumuştum ama o kadar zor ki.
Sevgiler
Merhaba Oburcan
YanıtlaSilÖncelikle söyleyeyim bloğunuza bayıldım. Karşınızda iştahlı bir blogçu var:) Benim yemek üzerine yazdığım birkaç yazım vardır. Film gibi yemekler:) Fırsatınız olunca bir bakın bakalım hoşunuza gidecek mi? Ben sizin bloğunuzla epey bi ilgileneceğim:))Kesin!! Teşekkür ederim.
Sevgili Curious Global Cat, aynı kitapları okuyanların böyle düşüncelerini paylaşmaları şahane bir şey:)Teşekkür ederim. Sevgiler.
YanıtlaSil