22 Eylül 2010 Çarşamba

Ben Şimdi Neyleyeyim, Bu Şehri Ateşe Mi Vereyim?

Bir ara okuduğum gazete haberinden sonra yemin ederim aynı şu hisler içindeydim: "Şimdi ben ne yapayım, kimlere derdimi yanayım? Şimdi ben neyleyim, bu şehri ateşe mi vereyim?" "Of!" dedim. "Of!Of!" Nasıl duymadım daha önce, neden gitmedim ben de?!..."Niye?"

Burcu Aktaş'ın (27 Nisan 2009) Radikal'deki haberi şöyle başlıyordu: "Tarih kadar hayal, rüya kadar gerçek... Bu cümle önceki gün santralistanbul’da yapılan İhsan Oktay Anar sempozyumunun başlığıydı. Akın Tek mimarlığında İstanbul Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü tarafından düzenlenen ve başlığıyla müsemma sempozyum birçok İhsan Oktay Anar müptelasını bir araya getirdi...........İhsan Oktay’ın ortalarda pek görünmeyen, söyleşilerine rastlamadığımız bir yazar olmasının, okurlarının onunla ya da edebiyatıyla ilgili en ufak bir bilgiye ulaşma merakının bundan etkisi olsa gerek. Yazdıkları kadar hayal ve gerçeğin birbirine karıştığı bir durum söz konusu İhsan Oktay Anar için de. ...............Dili, üslubu ve tarihe bakış açısıyla Türk edebiyatında farklı bir yer kaplıyor, romanları yayımlanır yayımlanmaz elden ele dolaşıyor fakat kendisi hakkında ufak bir bilgiye ulaşmak kitaplarına ulaşmak kadar kolay olmuyor. Sempozyuma gelenler için bir profil çizecek olsak, İhsan Oktay Anar’a dair bir şeyler öğrenmek isteyen, onun muhayyel olmadığını bir kez daha gözleriyle görmek için gelen müptelaların çoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz. Belki de bu yüzden her etkinlik çıt çıkmadan, katılımcıların dikkat kesildiği bir şekilde takip edildi. "

Ya haberin devamına ne demeli? "Sempozyumda en ilgi çeken şüphesiz sergiydi. Metin Üstündağ’ın küratörlüğünde, usta çizerler tarafından hazırlanan yirmi beş roman karakterinin insan boyutundaki kopyaları, serginin dikkat çekici işlerini bir araya getiriyordu..........Alibaz’dan Kalın Musa’ya, Arap İhsan’dan Neva’ya ve Tagut’a nevi şahsına münhasır Anar karakterleri can bulmuş. Selçuk Erdem, Can Barslan, Erdil Yaşaroğlu, Metin Üstündağ, Kenan Yarar, Galip Tekin, Latif Demirci gibi çizerler İhsan Oktay Anar karakterlerine can vermiş. Çizerlerin yarattığı karakterler Anar’ın ince mizah anlayışından da izler taşıdığı için oldukça başarılı. Çizerlere yol gösteren eskizler de sergide yer alıyor. Anar’ın çizimlerinin yanına yazdığı notlar yazarın kendi hayalindeki karakterleri açığa çıkarıyor. Kimi karakterini mistik kimisini içe dönük olarak tanımlamış, kimisinin de ne giydiğine kadar belirlemiş: başında namaz takkesi Anar’ın el yazısını gösteren bir diğer iş, yazarın Efrasiyâb’ın Hikâyeleri adlı öykü kitabının taslakları. Sarı sayfalara kurşunkalem ile yazılmış, bazı cümlelerin üzeri fosforlu kalemler ile çizilmiş"

İnanın çok kitap okunuyor ama lezzetli kitaplar az bulunuyor. İhsan Oktay Anar'ın tüm kitaplarının fevkalade özel lezzeti vardır. Az sayıda yazarın kitapları bana aynı lezzeti hissetirir. Benim okur dünyamda bu yazarların yeri çok önemlidir. Hele İhsan Oktar Anar ortalarda çok görünmeyen bir yazar olarak, kendisi de her daim ilgimi celbeder. Bu sempozyum kesinlikle görülmeye değerdi. Ama kaçırmışım işte. "Şimdi ben ne yapayım, kimlere derdimi yanayım? Şimdi ben neyleyeyim,bu şehri ateşe mi vereyim?"

"Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi: "Dünya bir düştür. Evet,dünya... Ah! Evet,dünya bir masaldır." Puslu Kıtalar Atlası - İhsan Oktay Anar"

Dipnot: Hey! Sergiye gittim. Buyrunuz bir alt yazıya...

8 yorum:

  1. ben de şimdi sayenizde öğrendim. tarifsiz kederler içindeyim.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Vildan, İhsan Oktay Anar geç keşfettiğim ve şimdiye kadar, o da yakın zamanda sadece bir kitabını okuduğum halde bende büyük hayranlık uyandırmış bir yazar. Yazıyı okuyunca heyecanla googleladım. Meğer üzerinden nerede ise 1,5 sene geçmiş bu sempozyumun. Ne olağanüstü bir yazar, ne olağanüstü bir sergi fikri:) Kaçırdığıma çok üzüldüm :(

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Jane Jones, eski bir yazımdı bu... Tarih koymalıyım böyle yazılarda demek ki.. Haklısınız ben de aynen sizin gibi çok üzülmüştüm. Amaaa sonraaa gittim. Sergi bitmek üzereyken yetiştim:) Baksanıza İzmit yanmadı ki..
    Yoksa bu şehri yakardım:)) Şaka bir yana teşekkür ederim Jane Jones.

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Curious Global Cat, kusura bakmayın olur mu? Eski bir yazımdı... Şimdi hemen tarih koyacağım... Hangi kitabını okudunuz bilmiyorum ama her kitabı ayrı güzel. Ben roman değil öykü kitabı tercih edenlerim. Her romanı okuyamam. Fakat İhsan Oktay Anar'ın her romanını büyük bir zevkle olkumuşumdur.. İlginiz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  5. Ben Efrasiyab'ın Hikayelerini okumuştum. Hatta hakkında bir de yazı yazmıştım :)http://karmahaskickedmyass.wordpress.com/2010/07/14/efrasiyabin-hikayeleri-ihsan-oktay-anar/
    Güzel yazılar için tekrar teşekkürler

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Vildan ,
    blogundan Curious Global Cat sayesinde haberim oldu. Henüz detaylı inceleyemedim ama İhsan Oktay Anar yazılarını okudum ve çok beğendim , tebrikler. Sempozyumdan haberim olmasına rağmen işlerim nedeniyle Ankara'dan gidememiştim. Anar'ın birbirinden ilginç karakterlerini merak etmemek mümkün değil.Benim favorilerim tabi ki Bünyamin.Kaptan Diyavol efendimiz,Rendekar,Ebrehe,Muhayyer Hüseyin,Kalın Musa. Ve tabi mekanlar,Galata sokakları,Azapkapısı,meyhaneler.Puslu Kıtalar Atlası'nın Mustafa Altıoklar tarafından filminin çekileceğini okumuştum ama o kadar zor ki.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  7. Merhaba Oburcan
    Öncelikle söyleyeyim bloğunuza bayıldım. Karşınızda iştahlı bir blogçu var:) Benim yemek üzerine yazdığım birkaç yazım vardır. Film gibi yemekler:) Fırsatınız olunca bir bakın bakalım hoşunuza gidecek mi? Ben sizin bloğunuzla epey bi ilgileneceğim:))Kesin!! Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  8. Sevgili Curious Global Cat, aynı kitapları okuyanların böyle düşüncelerini paylaşmaları şahane bir şey:)Teşekkür ederim. Sevgiler.

    YanıtlaSil