12 Haziran 2009 Cuma

Güneşi Sevmeye Gayret Vaziyetleri!..

İnan bana, yaz mevsimini kendime sevimli göstermek için elimden gelen gayreti sarfediyorum. Dün gene kendi kendime, masallar yaz geceleri yazılmış olamaz, insanın hayal gücü sıcak havalarda çalışmaz diye düşünüyordum. Anlayacağın gene yaz mevsimi ve güneş hakkında fitne fücür hesaplarıyla kendimi bezdirme vaziyetlerindeydim. Tekerlemeleri düşündüm evvela... Evvel zaman içinde diye başlayan tüm masallar, uzun kış geceleri yazılmış olmalılar. Ya da develer tellâl iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken diye anlatılmaya başlar ya bu hikayeler, devamında peki ne derler? Anam kaptı maşayı. Baktım maşa yakacak,korktum kaçtım. Kaçtım kaçmasına ya, bir de baktım ki ancak bir arpa boyu yol gitmişim. Eee! Annemin elindeki maşa ne maşası, tabi ki mangal yada soba maşası… Demek ki kış mevsiminde söylenmiş bu tekerleme, öyle değil mi? Üstelik baktım maşa yakacak demiyor mu burada? Diyor. Demek ki masallar kışın uyduruluyor. Demek ki hayal gücü bile güneş enerjisi ile değil, rüzgar enerjisi ile çalışıyor. Vallahi gayret ediyorum yaz mevsimine ısınmaya... Tutacak bir dal arıyorum. Bir yerinden başlasam sevmeye, arkası gelecek biliyorum.


İşte dün gece, böyle yaz mevsimine sitem, kış mevsimine özlem vaziyetlerindeyken gene, bir müzik duydum.Bryan Adams ile Pavarotti’nin bir düeti bu. O sole mio! Anlamı ne biliyor musun? Mutlaka bilirsin bu şarkıyı. İtalyan’ların milli marşı gibidir. Bryan Adams da, Pavarotti’de şahane söylüyorlar. İşte buldum tutunacak bir dal, güneşi bana sevdirecek bir şey. Masallarla olmadı. Şarkılarla severim ben de güneşi, olmaz mı? Tamam bak dinle beni… Şimdi bu iki kelimeyi, ağzımdan duyacaksın! Benim Güzel Güneşim!.. Ooooo sooooleeee miiiioooo! Tamam söyledim işte... Seveceğim hem yazı hem de güneşi... Şarkı sözlerinin Türkçe anlamına bakıyorum şimdi. Bir dakka bekle.. Bak şöyle: “Ne güzel şey güneşli bir gün, Hava nasıl da sakin, Fırtınadan sonra havada bir bayram var sanki”… Hoppala!.. Fırtınadan sonra çıkan bir güneşten bahsediyor… Yaa! İnanmıyorum… Bak görüyorsun değil mi, nasıl güneşi sevmeye gayret ediyorum. Güneşle ilgili yazılmış şahane şarkılara bakıyorum. İyi de bu şarkı, fırtınadan sonraki güneşi konu aldığına göre, bu mevsim yaz olamaz. Olamaz, mümkün değil… Gene bir sonbahar yada kış günü yazılmış sözler bunlar…Bu Napoliten şarkı 1898 yılında yazılmış.
Elvis Presley 1960 larda çok beğendiği bu parçaya İngilizce söz yazılsın istemiş ve o büyüleyici şarkısı İt's now or never doğmuş. Şimdi yada asla, gel sımsıkı sarıl bana diye başlayan şarkı sözlerin İngilizcesinden hangi mevsim yazıldığını anlamam mümkün değil; ısı yada mevsimleri çağrıştırcak hiçbir şey geçmiyor İngilizce versiyonunda zira!.. Gayret ediyorum yaz mevsimini sevmeye, anlıyorsun değil mi beni? Ama neye ele atsam, fırtına, rüzgar , dolayısıyla sonbaharı hatırlatıyor bana… Of ya!


2 yorum:

  1. ohhh be yaşasın yaz geldi..soğuk ,gri kış günlerinin ardından çiçekler açmış rengarenk,denize girmenin keyfine ne demeli...amanda amannn,sıcakta yenen , hele o buzzz gibi karpuz yokmu ...sadece bunun için bile sıcak harika..valla kışın verseler önüme bir dilim karpuz yiyemem..ama şimdi bir karpuz bile az gelir..battaniye yok ,atkı,bott,giyin allah giyin ,kışın duşa gir titrekk titrekkk..yazın duş bile harikaa..bu liste uzarda uzarr arkadaşş..dur bana musadee karpuzumu bi yiyeğim,sonra yeniden gelirim canım.....

    YanıtlaSil
  2. Hımm.. Buz gibi karpuz mu dedin? Vallahi sevgiye giden yolun benim midemden geçtiğini bilecek kadar tanıyorsun ya beni bak gördün mü konuya nereden girdin:)
    Bana ters yazılar yazma Oya, bu akşam alacağım seni ve İstanbul'a götüreceğim. Yol ve adres özürlü olduğumu bilecek kadar tanırsın beni, gideceğimiz yere götürmem de seni Edirneye götürebilirim:))

    YanıtlaSil