20 Kasım 2009 Cuma

Film Gibi Pasta Tarifi

Ben her zaman mutfağa selam verir girerim. Sonra kollarımı sıvar, yemek yapmaya girişirim. Hayal kurarım ama... Yemek yaparken bile hayal kurmadan duramam asla. İşte şimdi bu pastayı yaparken, Türkan Şoray'ın Güllü adlı filmi gelmesin mi aklıma?

Karadeniz'in Hamsi Köyü'nden Güllü. Filmde Güllü'yü oynayan Türkan Şoray.. Güzeller güzelidir. Delişmendir... Dağların kızıdır.. Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun dili mercan, dizi mercan, dişi mercan, karadutum, çatalkaram dediği cinstendir.. Bizim evdeki Güllü ise "mısır unu"... Ne var? Mısır ununun, Karadenizli olduğunu yoksa unuttun mu? Bak şimdi... Bir gün Karadeniz'in yollarında, Ediz Hun yani filmdeki adıyla Fikret arabasıyla kaza geçirir. Fikret, İstanbullu bir fabrikatörün, zıpır, şımarık, hovarda oğludur. Güllü bu delikanlıyı kaza yerinde baygın olarak bulur ve iyileştirir. Güllü ile Fikret arasında bir yakınlaşma olur ve imam nikahı ile evlenirler. Bir süre sonra Fikret İstanbul'a döner. Eski hayatına geri dönünce, Güllü'yü unutur tabii. Ona bir mektup yazar ve evliliklerinin geçerli olmadığını bildirir.Ama sert kayaya çarpmıştır Fikret seert!.. Güllü bunun altında kalır mı? Güllü Karadenizin en sert fırtınaları ile cebelleşerek büyümüştür. Üstelik sabah akşam da hamsi yemiştir. Kafası atar bu durumda.. Alır bohçasını, namusunu temizlemek için İstanbul'a gider.

Filmi anlatarak yazımı fazlasıyla uzatmak niyetinde değilim. Çünkü bu yazıdaki asıl amacım pasta tarifi vermektir. Bizim Güllü bir şekilde Fikret'in babasıyla tanışır. Baba bayılır Güllü'ye tabii... İstanbul'daki zıpır kızlar gibi değildir ki Güllü. Babası olanları öğrenince, iyice sinirlenir Fikret'e. Güllü'ye hocalar tutar ve kılığını, kıyafetini değiştirmeye girişir. Neler olur? Bizim Güllü iki fincan mısır unudur ya, aksanını düzeltme ve güzel yürüme dersi aldırırlar önce. Bu nedenle iki adet yumurtayla, bir fincan şeker biraz çırpılmalıdır. Kızın Hamsi Köyün deli rüzgarında, kuruyan cildi canlandırılmalıdır. Çırpılan karışıma yarım fincan süt ve yarım fincan zeytinyağı ilave edilir. Biraz da bronzluk yakışmaz mı haspaya? Bir tatlı kaşığı neskafe eklenir. Kız köyden gelmiştir ya şehre... Biraz şaşkın ve ürkektir... Kendine güveni gelsin diye, bir paket kabartma tozu kattık mı içine, şöyle bir havalanır... Kabardıkça kabarır, iyice kendine güveni gelir. Tüm karşım, bizim Güllü'ye, yani 2 fincan mısır ununun içine karıştırılıp, Güllü'nün iyice şehirli olması sağlanır. Sonra bu karışım yağlanmış küçük bir kaba aktarılır. Önceden ısıtılmış, 150 derece fırında, 30 dakika kadar bırakılır. Güllü o halvetten çıktığında, artık tanınmaz haldedir. Mısır unuyla yapıldığına bin şahit gerekebilir. İyice şekil değiştirmiştir. Güllü artık bir şehirlidir.

Ama intikam duygusunu kaybetmemiştir halen Güllü... Halen Fikret'i öldürmek istemektedir. O zaman kızın içini yumuşatmak, yüreğine biraz şefkat katmak, aşkını tekrar canlandırmak gerekir. Bir paket krem şanti, bir çay bardağı sütle çırpılır. Bembeyaz bir karışım elde edilir. Fırından çıkan kek, enlemesine ortadan ikiye kesilmelidir. Güllü kendine gelmeden, bir çay bardağı portakal suyunu ortadan ikiye kesilen bedenin iki parçasına serpilir. Mis gibi portakal çiçeği kokacaktır Güllü böylece... Sonra o bembeyaz krem şantiyi bedenin iki parçasına da usulca sürmek gerekir. Yüreğine yüreğine sürülen krem şanti içindeki aşkın canlanmasına sebebiyet verecektir. Bu beyazlık üzerine, eski anılar canlansın diye, bir avuç ufalanmış badem serpilir. İki parça birleştirilir. İşte böyle! Kızımız şahane oldu... Hatta inanır mısın, Güllü, akşam Fikret'le karşılıklı oturup, yemek yedi. Fikret anlamadı kızın Güllü olduğunu! Fikret öğrenince durumu delirir kıza tabii delirir. Tekrar evlenmek ister. Fikret bir paket çikolatadır bu durumda. 1su bardağı süt ve 1 fincan nisasta, 1/2 fincan un olan kaba Fikret balıklama atlar. Aşkından erir... Erir bu karışımın içinde... Muhallebi haline gelince, kekin üstüne bu çikolatalı karışım sıcak sıcak sürülür. Böylece Güllü ve Fikret ayrılmazlar artık. Çok mutlu olurlar. Ve inanılmaz lezzetli olurlar! Onlar ermiş muratlarına... Biz çıkalım kerevetlerine derim! Ve bu pastayı ben hapur hupur yerim! Bu seferki film gibi pasta tarifimiz de böyle:) Pişen pasta nasıl mı oluyor? Baksana... Resmi iştee!

3 yorum:

  1. çok güzel olmuş.pastaya da bayılırım türkan şoray'a da.çok güzel yazılar yazıyorsunuz.sizi okuyunca yüzümde kocaman bir gülümseme oluyor.sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. hımmm,güllü ve fikrete nasıl kıyarım da yerim bu harika pastayı,of yaaa yememem için yazdın galiba bu yazıyı....

    YanıtlaSil
  3. Oya Güllü filminde, Ediz Hun'un adı Fikret miydi ki? Şimdi kafam karıştı? Sanki Güllü "Haçan Taka Nuri nerdedur da?" diyordu gibi geldi şimdi...
    Hımm.. Attım mı bu ismi:))Fikret??? Olabilir mi?
    Yoksa... "Nayırr! Nolamaz mı?"

    YanıtlaSil