24 Kasım 2009 Salı

Her Öğretmenler Günü Gecesi Nöbetteyim..

Her sene 24 Kasım'da nöbet tutarım. Yok, öyle asker nöbeti değil bu. Ali ile Emir... Biri 4 diğeri 11 yaşında. Benim tatlı yeğenlerimin nöbetini tutacağım. Bugün Öğretmenler Günü. Kardeşim öğretmen. Her Öğretmenler Günü akşamında, kardeşim ve eşi yemeğe giderler. Benim kardeş pimpirik mi pimpiriktir. Çocuklarını bırakamaz kimseye kolay kolay... Hele bana!.. Rahatlığımla şöhret yapmışım ya... Tembih üstüne tembihleyerek, eli mecbur bana bırakmaya!.. Kim bakacak gece gece çocuklara? Tabi ki, abla... Tamam... Severek tutarım nöbetimi.. Tutarım tutmasına ama... Benim şartlarımla! Çocuklar yılda bir kaç gece rahat ediyorlar valla... Ohh! Saldım çayıra... Mevlam kayıra... Evden çıkar çıkmaz benim kardeş ve sevgili eniştem... Derim ki çocuklara: "Haydi fıstıklar! Ne yapalım? Nereleri dağıtalım? Bu evi nasıl tozutalım?" Çok tuhaf... "Yaramazlık yapın!" dediniz mi çocuklara, şaşırırlar. Ben yaramazlık icat etmezsem, ne yapacaklarını bilemezler, uyuyakalırlar televizyon karşısında.

Şimdi... Çok küçükken evden kaçma hikayem geldi aklıma. Sanıyorum 7-8 yaşlarındaydım. O zamanlar Ayşecik ve Ömercik filmleri vardı. Televizyon yoktu benim o yaşlarımda. Sinemaya giderdik. Hele Ayşecik filmlerini hiç kaçırmazdık. Artık Ayşecikle Ömerciğin evden kaçtıkları bir film mi seyretmiştik? Yoksa, kimsesiz çocuklardı da, karışan yok görüşen yok dolaşıyorlardı ya sokaklarda... Böyle bir duruma mı özenmiştik...Bilmiyorum valla... Nasılsa... Bizim mahalledeki çocuklarla evden kaçmaya, başımız boş dolaşmaya karar verdik. Şimdi düşünüyorum da, ne kadar küçüğüm. İlkokul birdeyim. Kesin eminim. Hangi akla hizmet böyle bir şeye cesaret edebildim? Demek ki insan 7 sinde neyse 70 inde odur derler ya... Boşa söylenmemiş valla! Neyse... Gece herkes uyuyunca kaçacağız. Bizim evdekiler uyudular. Sessizce kalktım. Giyindim. Evimiz birinci kat. Balkondan atlayacağım güya. Çıkmadan önce, annemle babamın odalarına gittim. Nasıl melekler gibi uyuyorlar. Ama ben onları çok özleyeceğim. Nasıl ayrı kalacağım? Yanlarına yaklaştım usulca. Annemi öptüm. Öper öpmez kaçmaktan vazgeçtim. Çıktım balkona... Bizim çete gelmiş. Üç Ayşecik, iki Ömercik. Dedim ağlamaklı: "Ben... Ben... Vazgeçtim... Gidersem annemi çok özleyeceğim. Babam çok ağlar arkamdan. Yapamam beeennn!" Onları da ben mi ayartmıştım bilmem ki? Ben böyle söyleyince, öyle sevindiler ki! " Tamam! Biz de istemiyoruz evden kaçmak zaten." dediler. Sevinçle evlerine döndüler. Bu hikayeyi ailem hiç bilmedi. Yıllar yıllar sonra anneme anlattığımda, yüzünün bembeyaz kesildiğini hatırlıyorum. İnanamadı tabi. Şakacıyım ya şaka yapıyorum zannetti. Doğrusu biraz da gücüne gitti. Kötü anne baba mıydılar ki, evden kaçmayı düşünmüştüm? Yoo! Hiç alakası yok. Şahaneydiler. Gene de, resmen evden kaçacaktım 7 yaşımda. Kaçsaydım neler olurdu acaba? İçimde kaldı işte...Hımm... Macera olacaktı ne güzel!.. Macera!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder