15 Ocak 2009 Perşembe

Okut Oya Okut

Arkadaşım oturduğumuz yerin oldukça uzağındaki bir köyde gönüllü öğretmen...Uzun zamandır gitmek görmek istiyordum öğretmenlik yaparken kendisini...İşte bugün kısmetmiş. Arkadaşım bir camide öğretmenlik yapıyor. Çünkü öğrencileri, köyün okuma yazma bilmeyen yetişkin kadınları. Sabahtan öğlene kadar camide Kuran öğreniyorlar. Sonra da gene cami de arkadaşımdan okuma yazma kursu alıyorlar.

Arayıp da kendisine geleceğimi söyleyince. "Hazırla kendini"dedi."Bugün gazete okuma saatimiz var.Dün akşam senin blogundaki mantı hakkında yazdığın yazıyı bastım. Ben okuyacaktım hanımlara...Eee,sen geliyorsan, kendi yazını kendin okursun o zaman!" dedi. Utandım... Nasıl yani, köyde yaşayan kadınlara mantı nasıl yapılır konulu yazımı mı okuyacaktım? Tereciye tere mi satacaktım?Gülerlerdi bana... Belki öğretmen var diye yüksek sesle gülmezlerdi ama bıyıkaltından kıs kıs güleceklerini gözümde canlandırdım...Heyecanlandım:)

Oya benim .... ne diyeceğimi bilemedim... Oya benim "kadim"dostum... Galiba en uygun kelime bu! Tanıştığımızda evliydik. Çocuklarımızı birlikte büyüttük. Birlikte yaş aldık ve bugünlere geldik. Kah ağladık... Kah güldük... Anılarımızı itinayla biriktirdik. Dar anımda Oya gelince aklıma, daima içim ferahlar!

Bu yıl arkadaşım önce, AÇEV'in okuma yazma bilmeyenler için açılan eğitimci olma kursuna gitti. Sonra da şimdi ders verdiği köyü dolaştı. Muhtarla,cami hocasıyla konuştu. Okuma bilmeyen kadınları tespit etti. Sonra kadınların kocalarını ikna etti. Haftada 3 gün sabahtan öğlene kadar Kuran okuma, öğleden sonra da Oya ile okuma yazma... Ayrıca hayata dair konuşma.. Dertleşme... Kadınlara kendilerinin bir değer olduğunu farkettirme. Bu konu okuma yazma kadar önemli...

Çünkü arkadaşım anlatıyor "Aranızda çalışan var mı ?"diye sormuş bir gün. Kadınlar "Çalışmıyoruz" diyorlarmışhepbir ağızdan... Sonra "Peki, neler yapıyorsunuz evde? diye sorunca cevap veriyorlarmış: " Sabah beşte kalkarız,inekleri sağarız,kahvaltıyı hazırlarız......."yaptıklarını anlatıyorlarmış da anlatıyorlarmış. "Para kazanamıyor musunuz?" diye sormuş. " Yoo!Kazanıyoruz." diyorlarmış. Ayda 500 lira kalıyor, süt ve yoğurt satıyoruz ya!" "Ozaman neden çaılşmıyoruz diyorsunuz ki hem çok çalışıyor hem de para kazanıyorsunuz. Hanımlar, siz çalışan kadınlarsınız kendinizi farkedin!" demiş. Kadınlarımıza bir hava gelmiş:)

Arkadaşımı okuma yazma öğretirken gördüm ya nasıl gurur duydum onunla... Kadınlar... Kadınlarımız... Oya öğretmen ile birkaç saat hayatı paylaşıyorlar. pek çoğu ile sohpet etme fırsatı buldum.Köylü kadınlarımız da o kadar bilgeler ki... 20 yaşından 60 yaşına kadar her yaşta kadın var. Onlar alaylı kadınlarımız... Hayat Üniversitesinden geçmiş her biri... Bizim de onlardan öğreneceğimiz ne çok şey var!

Peki benim mantı yazımı okuyunca ne yaptılar biliyor musunuz? Gülmekten yerlere yattılar!Benim mantı konulu yazım komik mi? Hayret bir şey! Bu kadar da olmaz ki! Ayıp ama değil mi:)

14 Ocak 2008 Değirmendere

Yazan- Vildan Ceyhan Fotoğraf- Dilek Özkoçak

2 yorum:

  1. bir kez daha Oya teyzemi tebrik etmek istiyorum buradan! o kadar guzel bir emek ki bu, insanlara birseyler ogretebilmek, ufuklarını açabilmek.. harikasın Oya teyze!

    YanıtlaSil
  2. canlarım,destekleriniz için sağolun..Çok keyifli anılarım oldu..sizlerle paylaşacağım..sevgilerrrr...

    YanıtlaSil