21 Nisan 2010 Çarşamba

Dur, Bi Dinle!.. Anlatıyorum İşte...

Yukarıdaki fotoğrafta nazlı nazlı yatan kız kim biliyor musun? Benim "Gönül". Bağlamam. Adını Gönül koydum. Bak şimdi… Müzik evine bağlama alma niyetiyle gitmiştim. Envai çeşit bağlama vardı tabi. Kimini elime almıştım. Kimine uzaktan bakmıştım. Nedense hiç biri içime sinmemişti. Tam bağlama almaktan vazgeçip, dışarıya çıkıyordum ki, onu gördüm. Tüm bağlamaların arkasında, akça pakça ve kızıl saçlı bir güzel adeta bana bakıp muzipçe tebessüm etti. O, tebesüm edip gülümseyince bana, bir an elime almaktan korktum da, görevliye o bağlamayı işaret ettim. Görevli bana tebessüm ettiğini düşündüğüm bağlamayı, gizlendiği yerden çıkarıp verdi. Görevli bağlamayı gizlendiği yerden çıkarıp bana verince, inanmayacaksın biliyorum gene, bağlamanın sapından resmen elime bir enerji geçti. O enerji sanki gitti gitti gitti de, gönlüme çöreklendi.. Evet.. Evet.. Sahiden çöktü kaldı gönlümde... Diyebilirim ki hatta, olduğu yere bağdaş kurup oturdu ve yerleşti. Bağlamanın sapından elime geçen enerji, gönlüme çöküp yerleşince, bu bağlamadan vazgeçemedim işte. Dedim ki görevliye :" Ben bu bağlamayı alacağım!" Bağlama almak amacıyla gittiğim müzik evinde, çok sayıda bağlamaya bakıp bakıp bırakmıştım yerine. Sahiden hiç biri içime sinmemişti. Hatta bağlama almaktan nerdeyse vazgeçmiştim. Bu bağlamayı ise inan ki ben seçmedim. Adeta o beni seçti. Yemin ediyorum resmen karşıdan bana bakıp gülümsedi. Bana gülümseyen bağlama, bağdaş kurup yerleşince gönlüme, kulağına eğilip, sessizce "Gönüül" diye seslendim. Tam kulağına eğilip, nedense "Gönüül!" diye seslenince, parmağım değmedi mi bağlamanın tellerine? Parmağım değince bağlamanın tellerine, bağlamanın tellerinden bir ses çıktı tabi ki... Bağlamanın tellerinden ses çıkacaktı elbette. Ama bu ses farklıydı diğerlerinden. Nasıl anlatsam sana? Biliyorum gene inanmayacaksın bana. "Bağlama canlı mı?" diyeceksin hatta... İster inan, ister inanma... Çıkan ses resmen "Al beni!" dedi. Dayanamadım aldım ve bağlamamın adını Gönül koydum. Sonra mı? Dur, bi dinle!… Anlatıyorum işte…

6 yorum:

  1. Fotoğraftan görebildiğim kadarıyla, "kısa sap" bir bağlama olsa gerek "Gönül". Bir vakitler bağlama çalmaya kenarından köşesinden bende bulaşmıştım. Hocamızın kısa sap bağlamayla ile ilgili ilginç tespitleri vardı. Öğrenmeyi daha da zorlaştırdığını söylerdi. Umarım sizin için öyle olmamıştır.

    YanıtlaSil
  2. Dilerim "gönül" bağlama gönül koymaz sahibine de geceye ve yıldızlara doğru ezgiler savurur nazlı nazlı... Bilmez kimse ama kuşlar ezgilerle yıkanır.

    YanıtlaSil
  3. Ben de bulaştım bağlamaya Tomrukcan. İsabetli de olduğunu düşünüyorum. İyi ki aldım Gönül'ü. Arkadaşım gibi:) Çok gidemedim. Malum çalışma hayatım var ya. Bir türkü çalabilsem yeter diyordum. Şimdi üç türkü çalabiliyorum:) Tam değil ama yetiyor bana. Valla Mehtap Hoca böyle bir bağlama önerdi. Böyle kısa saplı bağlama ile başladım öğrenmeye. Devam edeceğim.
    Du bakalım... İnşallah!

    YanıtlaSil
  4. Yok benim Gönül öyle gönül koyan, öyle nazlı bir saz değil Aşkın... Hatta benim nazımı çekiyor diyebilirim:) Güzel ezgiler çıkarmıyor değil, benim acemi elimden de olsa harika ezgiler çıkıyor... Bağlamanın sesi muhteşem ötesi!

    YanıtlaSil
  5. Eh, hadi bakalım, bakarsınız usta bir saz sanatçısı oluverirsiniz, biz de ailecek gelir dinleriz taptaze ezgileri... Olmaz olmaz:)

    YanıtlaSil
  6. Yoo.. O kadar da değil:) Ben kim saz sanatçısı olmak kim? Şakası bile mümkün değil.. Mümkün değil:) Ben böyle yazıyorum üç türkü çalıyorum diye ama çalamam ki kimsenin yanında.. Mahcup olurum sonra.. Köyümüze bekleriz her zaman ama.. Mutlaka:))

    YanıtlaSil