Müzeleri veya sanat galerilerini dolaşmayı sevenlerle keşke bir araya gelebilsek! Otursak şöyle karşı karşıya. Duygularımızı birbirimize anlatabilsek. Resmedilen insanların hayat hikayelerini, acaba benim gibi merak ederler mi? Kimdir bu resimleri yapılan insanlar? Herbiri gerçekler mi? Sahiden bizden önce hayat vardı öyle mi? Yoksa resmedilip anlatılanlar hep varsayımlar ve hayaller mi? Bizden sonra halen olacak mı yaşam? "Olacak tabii" diyorsun biliyorum ama daha nereye kadar? Tablolara bakarak dolaşırken o kadar çok hayallere dalarım ki, bazan tablolarda resmedilen kişiler, Kara Kitap'taki Galip'in gölgesi gibi sanki beni takip ederler. Neyse. Devam edersem eğer bu minvalde, bu yazı uzar uzar gider.
Diğeceğim o ki... Bugün gene kitaplarıma göz atıyordum. Uzun zamandır elime almadığım Nedim Gürsel'in Resimli Dünya adlı romanını farkettim. Çöktüm koltuğa... Başladım kitabın satır aralarında dolanmaya... Yazar ilk sayfalarda "Kıbrıs Kraliçesi Caterina Cornaro" dan bahseder. Daha doğrusu romanın kahramanı sanat tarihçisi ve manzara ressamı Kamil Uzman'ın ağzından olayları nakleder. Venedik'tedir... Sevdiği bir ressamın izini sürmektedir. Bu arada gördüğü bir tablo, ona Kraliçe'nin tablosunu anımsatır. Tabloyu şöyle tasvir eder: "Ressam siyah fonun üzerinde kahverenginin bütün tonlarını denemişti. Sarı ve kahverenginin. Kraliçenin kahverengi giysisi, göğüslerin hemen altından beli sıkan siyah kordonuyla bir zırhı andırmaktaydı. Tehlikedeymiş gibi. Sanki canına kastetmişler, onu hançerlemek için tuzak kurmuşlardı. O da, zırha bürünmüştü işte, inci kolyesi, küpeleri, tacı ve beyaz tenin üzerinde parıldayıp duran mücevherleriyle hala bir kraliçeyi andırsa da." Saraya gecenin sessizliğinde giren hainler, kraliçe dairesinin önündeki silahlı nöbetçileri etkisiz hale getirirler. İçeri dalarlar. Onaltısındaki dul kalan kraliçenin üzerine çullanırlar. Kraliçe hamiledir. Kraliçenin yeğenini ve doktorunu oracıkta, Caterina'nın gözü önünde doğrarlar. Bir anda kan gölüne döner ortalık. Şimdi bakar mısın, şu yukarıdaki tabloyu gören birinin aklından, bu tabloda resmedilen kadının hayatı hakkında böyle bir hikaye geçebilir mi? Zannetmem. Daha evliliğinin bir yılı dolmadan kocasını kaybedip hamileyken dul kalan kraliçe 500 yıl önce gerçekten yaşamış bütün bu olanları... Düşünsene... Yani bu tablo tam 500 yıllık. 500 yıl önce yaşamış ve çok hazin bir öyküsü olan kraliçenin bu tablosunun önünden şimdiye kadar milyonlarca kişi gelip geçmiştir. Mümkündür ki pek çoğu şöyle bir göz atmışlar, belki pek çoğunun ilgisini bile çekmemiştir. 500 yıl önce yaşamış ve hazin bir öyküsü olan "Kıbrıs Kraliçesi Caterina Cornaro"nun öyküsü işte böyleymiş. Peki kraliçeyi sanatıyla ölümsüzleştiren ise kimmiş biliyor musun? İstanbul'a dek gelip Fatih Sultan Mehmet'in portresini yapan, Gentile Bellini. Ne yaşamlar var değil mi? Aynen bir film gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder