Birkaç gündür evdeki kitaplıkta eski kitaplarıma göz atıyorum. Buna bir nevi eski dostlarla hasret giderme diyebilirim. Hatta bazılarının varlığını bile unuttuğumu şaşkınlıkla farkediyorum. Mahcup mahcup elime alıyorum tabi... Bazı kitaplarımla ne uzun olmuş görüşmeyeli!.. Bazıları o kadar eski kitaplar ki, resmen öpüp başıma koymak istiyorum. Büyükbabamın mübarek eli misali. Her biri tek tek karşıma çıkıyor. Bazılarında bir naz, bir eda, sitem... Yüzüme bile bakmıyorlar resmen. Of!.. İşte elimde tuttuğum, Fena halde Leman sözgelimi. Attila İlhan'ın 1960 larda yayımlanmış ve zamanında ortalığı toza dumana katmış romanı. Kimbilir ne zaman en son elime aldım? Kitabın ilk sayfasına baktım. 02.12.1991 yazıyor. 19 yıl önce okumuşum. Kitabın ilk iki sayfasına da dayanamamış, o güzeller güzeli Üçüncü Şahsın Şiiri'ni yazmışım. Şimdi gözgöze geldik Fena Halde Leman'la... Anladım. Kitap resmen bana küs... Sanki başladı şiiri okumaya: "Gözlerin gözlerime deyince / Felaketim olurdu ağlardım" Nasıl mahcup oldum nasıl utandım anlatamam. Devam etti: "Beni sevmiyordun bilirdim / Bir sevdiğin vardı duyardım." Vallahi bunları duyunca neredeyse ağlayacaktım . Dedim ki ünlü romana: "Hayır, inanma! Yok öyle bir şey! Her kitabın yeri ayrı. Senin yerini başka kitap tutar mı?" Kitabın adı Fena Halde Leman ya, kitabı bir an kadın sandım. Kirpiklerini eğdi sanki... Of, üşüdüm içim ürperdi inan ki!.. "Yapma Fena Halde Leman! Unutur muyum hiç seni. Baksana ne kadar çok çizmişim içindeki cümleleri. Şu ahir ömrümde kaç renk adı öğrendiysem senden öğrendim. Bak söyleyeyim istersen!" dedim. Şaşırdı... Söylediklerim hoşuna gitti!.. Güldü. " Herkes benim için neler neler söyledi. İlk kez hakkımda böyle bir şey işittim. Söyle bakalım. Merak ettim." dedi. Attila İlhan'ın Fena Halde Leman adlı romanında, ne kadar çok renk ismi bulup altını çizmişim. Kitapta bulduğum renkleri tek tek saymaya başladım. Ama var ya... Eğer kitap küsseydi bana... Ama... Eğer Fena Halde Leman küsseydi bana.. Eğer Attila İlhan küsseydi bana... İşte ozaman... FELAKETİM OLURDU AĞLARDIM!
Çatlkaya, zakkum pembesine çalan havai eflatun.
Deniz, Körfez’in içlerine gelindikçe, erguvan rengi.
Bu hakiki bir elektrik mavisi olup… Asit yeşili bir masal yaratığı gibi görünüp kayboluyor.
Yangın kızılı bir loşluk.. Soğuk gri gözlerinde örümcek kızılı bir parıltı belirir.……
durduğu yerde duramayan, çarpıcı renkler: safra yeşili, buz beyazı, deliksiz siyah, ateş kırmızısı, ölü eflatun.….
vırt zırt yer değiştiren oje kızılı aydınlıkla kör karanlık, oturanı serseme çevriyordu.….
batan güneşin pembe yaldıza buladığı başıboş martılar……. mavi yeşil bir sonsuzluğa ağır ağır demir alan, dalgın gemi…… güzel atmaca gözleri vahşi yeşil...…
delimsirek renkler ortasında yaşayan…
Gözleri porselen akı…… su yeşili bir ışığa bulanmış, tavanı alçak bir salon…
Hardal sarısı bir loşluğa boğulmuş salon…….
Ölgün renklerin doğurduğu külrengi pus, sütlü bir gece izlenimini veriyor……
kederli külrenginden subay hakisine kadar renkler, açıklı koyulu…....
örümcek kızılı ellerini uzatıp… Şehvet kırmızısı bir aydınlıkta yüzüyorum,……
altın sarısı ve yosun yeşili….. morla eflatun arası gece!.. saçları platin beyazı
Koyu menekşe rengi, minnacık bir ağız. Aydınlığı kükürt sarısı....
Pere Duparc'ın masmavi kahvesinde... Sivas ve Isparta halıları: boru çiçeğine çalan morumsu lacivert, lale ezmesi kırmızı ve ördek başı yeşil, imgelem çiçeklerinden derlenmiş bir masal bahçesi....
yaldızlı sarı, kızılcık kızılı, yaprak yeşili, kehribar siyahı...
...şu bonbon pembesi dantelli yatak örtüleri.....
cırlak kırmızı ufak bir reno-alpine... ışıklı reklamın kömür siyahı ve kan kızılı tokatlarını yiye yiye......
yaldızlı lacivedden sütlü sarıya kadar...... cesed mavisi bir kız...... süpürge sarışını......
Bu güzel paylaşım okurken beni etkiledi. Teşekkürler.
YanıtlaSil1960 larda yazılmış... o zamana göre ortamı sallamış bir kitap..bir vakitler okumuştum.
YanıtlaSilhafızamda renklerle ilgili bir şey kalmamış.
sizinki enterasan bir tespit.... kitaba ilk fırsatta tekrar bi sizin gözünüzle bakatım isterim. Tebrikler....
Attila İlhan bu ülkede edebiyatı hakkıyla işleyen ender adamlardan biridir. Ne garip ki romanları pek anılmaz, bilinmez de şiirleri dilden dile dolaşıp neredeyse anonim omuştur.
YanıtlaSilAttila İlhan okumayı severim. Şiirlerini sesli okumaya hele, beyılırım.
Ve evet, bütün o renk betimlemeleri, tanımlamaları son derece özgün ve metinlerinde neredeyse imza gibidir.
Sevdim bu yazıyı da.
Teşekkürler...