Hani insan sevdiği yazarların tutkulu okuyucusuysa, sevdiği yazarlar da uzun zamandır kitap yazmamışlarsa, bazen "Misery" adlı film düşer aklıma. Derim ki kaçırsam şu yazarı bir kır evine, yazdırsam bir kitap söylene söylene. Öyle öfkelenirim ki bazen; marifet bende olsa yazacam, yoooook, sana verilmişse bu kabiliyet, neden yazmıyorsun sevgili yazar, lütfen yani, bir zahmet! Şimdi bugün elimdeki kitapları okumayı bitirince, kalakaldım öylece. Kitap yok mu okunacak? Çook! Ama ben yazılarını keyifle, özlemle okuduğum yazarların kitaplarını istiyorum. Yazmıyorlar? Niye ama niye? O zaman "Misery" filmini seyrettirmeli bu kişilere...Kesinlikle!
Sakın hafife almayın bu filmi. Film en iyi Stephen King uyarlamalarından biri. Ayrıca James Caan, hayranı tarafından rehin alınan yazar rolünde. Kathy Bates ise benim düşündüğüm rolde. Nasıl mı? Bakın şöyle: Çok popüler bir yazar, sekiz kitaptan oluşan, Misery adlı melankolik bir kadının maceralarını anlattığı kitapları ile iyice şöhret ve servet sahibi olmuştur. Ama artık bu seriden sıkılmıştır. Bu kitap serisine nihayet vermek amacıyla, serinin bu son romanında, Misery adlı kadın kahramanını öldürür. Bu son kitap henüz yayımlanmamıştır. Bir gün karlı havada araba kullanan yazar, trafik kazası geçirir. Neyse ki Annie adındaki kadın onu bulacak ve hayatını kurtaracaktır. Yazar gerçekten çok şanslıdır. -şanslı olduğunu sanmaktadır- Çünkü hayatını kurtaran kadın bir hemşiredir.
Ayrıca enteresan bir durum daha olur.Kadın yazarı tanır ve şöyle der: "Merak edecek bir şey yok. Sana çok iyi bakacağım. Bir numaralı hayranın benim!" Bu gerçektir. Öyle ki, şehir dışında insanlardan uzak bir yerde yalnız yaşayan Annie'in en büyük tutkusu Misery serileridir ve yazarın tutkulu hayrandır. Geçirdiği bu feci trafik kazası sonucu yazarın, kaburgaları ve bacakları kırılmıştır. Annie hemşiredir ya, hem ilk müdahaleyi yapmış, hem de ilaçlarla yazarın ağrılarını dindirmiştir. Annie hayranı olduğu yazara gereken her türlü hizmeti yapar. Karnını doyurur,ilaçlarını verir, tıraş eder. Şiddetli tipi yüzünden telefon hatları arızalıdır ve yollar kapalıdır. Bu nedenle yazar, bir süre Annie'in evinde kalmak durumundadır. Annie yazarın arabasında bulduğu çantadaki yeni romanı okumak amacıyla izin ister. Bir kaç gün içinde satışa çıkacak olan bu kitabı, hayatını kurtarmış, kendisini tedavi etmiş ve bakımını üstlenmiş olan hayranı okumayacakta kim okuyacaktır? Yazar tabi ki memnuniyetle kabul eder.
İşte asıl film bundan sonra başlayacaktır. Ertesi sabah, Annie sanki farklılaşmıştır. Konuşmadan yazara çorbasını içirir. Yazar ne olduğunu sorar. Annie romanın bir kısmını okumuştur. Bakışları sabitleşmiş, gözleri hissiz bakmaktadır. Elindeki çorba yatağa dökülünce bas bas bağırır. Artık yeni bir Annie başrollerdedir. Bir ruh hastası fanatik hayran! Kadın delinin tekidir. Son romanı okuyan Annie, yazarın serinin bu son kitabında Misery adlı kahramanını öldürdüğünü öğrenince, iyice çıldırmıştır. Annie'nin isteği ile bu kitap yakılacak ve yeni bir roman yazılacaktır. Yazar sorar:
‘’Benim ne yazacağımı sanıyorsun?’’ ‘’Oh, Paul! Sanmıyorum. Biliyorum!’’
Nanananom!.... Kitabın ismi ‘Misery’nin Dönüşü’ olacaktır.
Size bir şey söyleyeyim mi, öyle böyle değil, bu acayip bir gerilim filmi. Hem de içinde vampir, hortlak, zombi, ne bileyim doğa üstü şeyler yookk! Direk damardan gerilim enjekte edip, gerip gerip gergef eden bir film yani! Yaaa... Böyleyken böyle... Şimdi bazen gerekmiyor mu bazı yazarlara böyle bir vaziyet? Koskoca Stephen King boşuna yazmamış bu romanı. Bildiği bir şey vardır elbet!
‘’Benim ne yazacağımı sanıyorsun?’’ ‘’Oh, Paul! Sanmıyorum. Biliyorum!’’
Nanananom!.... Kitabın ismi ‘Misery’nin Dönüşü’ olacaktır.
Size bir şey söyleyeyim mi, öyle böyle değil, bu acayip bir gerilim filmi. Hem de içinde vampir, hortlak, zombi, ne bileyim doğa üstü şeyler yookk! Direk damardan gerilim enjekte edip, gerip gerip gergef eden bir film yani! Yaaa... Böyleyken böyle... Şimdi bazen gerekmiyor mu bazı yazarlara böyle bir vaziyet? Koskoca Stephen King boşuna yazmamış bu romanı. Bildiği bir şey vardır elbet!
Kathy Bates,bu filmdeki Annie performansıyla 1990’da hem Altın Küre’de hem de Oscar’da En İyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi oldu.
Yönetmen: Rob Reiner / Senaryo: Stephen King (Kitap
filmini izlemedim ama beni boğazlayan bir kitap olmuştu. gerginlikten nefes alamamıştım. demek ki söz dinleyip filmini de izlemeli! :)
YanıtlaSilGerilim filmi sevenlere tavsiye edilir:) Gerip gergef eden cinsten!! Bazan bu filmi seyrettirmek gerekmiyor mu yazma yeteneği olup da yazmayan yazarlara:)) Sevgiler!
YanıtlaSilSağlam bir Stephen King "okursever" olarak kitabı da okudum, filmi de izledim. Ve genelde olduğunun aksine, bu kez film senaryosunun kitaptan daha iyi olduğuna kanaat getirdim.
YanıtlaSilKitapta sapkın hemşiremiz yazarın iki bacağı arasına bir kütük koyup bileklerini kırmaz; baltayı alır ve bir ayağı keser atar.
Kitapta hemşire birden fazla polis öldürüp, hele ki birini çim biçme makinesiyle haklarken (ki bence King burada gerçekle bağını epeyce yitimiştir) filmde şiddetten nasibini sadece Şerif alır. Bu tasarruf gerçekliği arttırmak adına atılmış çok yerinde bir adımdır. Çünkü geriye fanatik hayranla yazarın gerilim dozu her an biraz daha artan çekişmesi kalır (ki filmde bu gerilim mükemmel bir dille anlatılır).
Kısacası, kitabı okuyun tabii, ama filmi de mutlaka izleyin derim ben.
Kitabını okumadım. Kitap da okunasıymış hani, ne yalan söyleyeyim merak ettim. Filmini ise defalarca seyrettiğimi itiraf etmeliyim.. Yazarların dünyada ne okurlar var diye düşünsünler diye izlemelerini şiddetle öneririm.
YanıtlaSil