24 Ağustos 2011 Çarşamba

Feliçita Ne Demek Acaba?


Bak ne diyorum? İnan bana  zor tutuyorum kendimi. Çalış babam çalış vaziyetindeyim sabahtan beri... Feci durumdayım feci... Kafamı kaşıyacak halim yok... Ne fena! Aaa! Çalışmaya mı geldim ben bu yalancı dünyaya? Bak... El sıkışalım tamam mı?.. İstersen  sözleşme yapalım afillisinden noter tastikli şööleee... Yeminle altına taak! diye en debdebeli imzamı çakacağım. Bütün bedenimle harala gürele... İstersen köle gibi  akşama kadar çalışacağım. Söz!   Ama karşılığında şimdi... Tamm şuracıkta... Az önce sonuna kadar açtığım pencere kenarından...  Ruhumu pıııııırrrr diye uçuracağım! Firar edeceğim firarrr! Nereye mi? Nereye olacak? Tabii ki Paris'e!  Şimdi sorarım sana, Paris nere ben nere? Gidebilir miyim her aklıma estiği an, her aklımın estiği yere? Nerdeee? Bir kere hem nakit hem vakit lazım... Haydi diyelim ki ikisi de var. Peki vize nerede? Haydi abartayım hayalimi  şööleee.. Vize de var diyeyim. Almışım shengen vizesi zamanında da dururmuş kenarcığımda bir yerde...  Yani demem o ki... Mesela...   Düşünsene... Bir mucize oluşuverse,  tüm bu şartların hepiciği yan yana gelebilse bile... Bilet... Uçak bileti nerde? Yok... Of! Sıkıldım vallahi düşünmekten... Ben kendi oyunumu oynayacağım.. Paris'e gidip döneceğim hemen! Of ya... Hem de oturduğum yerde... Şşşıııt! Suuus! Suusssss! Sakın ses çıkarma. Kimsenin ruhu duymayacak... Gizli iş çevireceğim gene!


Bugün nasıl canım Enrico Macias'tan şarkılar dinlemek istedi anlatamam...  Sabahtan beri... Evire çevire Enrico Macias'tan Fransızca şarkılar dinledim durdum. Fransızca biliyor muyum peki? Pes vallahi! Sorulur mu böyle soru benim gibi köyde yaşayan birine? Sorbonne Üniversitesi  vardı bizim köyde de ben mi gitmedim? Fransızca bilmiyorum elbette...  Müzik evrensel dil değil mi arkadaşım? Fransızca şarkılar nasıl beceriyorsa beceriyor, tam şuracığıma... Anlarsın ya... Yüreğimin tamıtamına bam teline değiyor...  Yüreğimin bam teline değen Fransızca sözlü şarkılar nasıl içimi titretiyor anlatamam! Öyle işte...  Bu saate kadar hem çalıştım hem bu şarkıları dinledim dinledim ya... En son Enrico Macias'tan tam bu şarkıyı yani Solenzara'ı dinliyordum ki...  Kalktım ayağa... Elimdeki kalemi  fırlattım attım! Ne olduysa oldu...  Biren bire kafamın tası attı.  İşte tam o anda... Evet tam o anda ben... Karar verdim  Paris'e gitmeyeee!  Sonra pencereyi açtım. Ruhumu azat ettim! Feliçitaaa... Ne hoş kelime...  Tam ruhum ofisten firar ederken şarkıdan işte bu kelimeyi kaptım... Feliçitaaa! Hımm... Ne demek ki acaba? Neyse...


Enayi diyeceksin belki bana ama... Ben az önce  Paris'e gittim ya... Öyle  Eyfel Kulesi'ne, Şanzelize Caddesi'ne, Notre Dam Kilisesi'ne, Montmarte Tepesi'ne  ya da  ne bileyim Disneyland'ına, Saraylarına filan gitmedim. Yok vallahi vaktim yoktu.  Yoksa tabii ki giderdim  her birine. Ben nereye gittim biliyor musun? Ben... Aynı Sait Faik'in Louvre'den Çaldığım Heykel adlı öyküsünde yaptığı gibi yaptım. Nananoomm.. Ruhum firar edip Paris'e varıncaa...  Bindiğim metronun ılık ve ozon kokulu havasından kurtuldum öncelikle... Heey! Tüm ihtişamıyla Paris karşımdaydı işte...  Nehrin üstünden bulutlar akıyordu.  Hele Paris'in serseri havası oraya vardığım saatte tam  tam bir serseri değil miydi? Ruhumu ise sorma? Of!Avere mi avare...  İyi de... Ben  Paris'te gide gide nereye gittim biliyor musun? Louvre Müzesi'ne... 
 
 
Evet... Ben Louvre Müzesini Galatasaray resim sergisi gezer gibi gezdim. Leonardo da Vinci'nin ünlü tablosu Jaconde yani Mona Lisa tablosunun önünde iki dakika  anca durabildim... Sait Faik anlayamamış da ben mi anlayacağım Allahaşkına?  Ama bakarken bakarken Mona Lisa'nın resmine...  Ne tebessümündeki sırrı, ne de yüzündeki ilahiliği anlayabildiğim bu kadının önünde, adeta Zagor maceralarındaki "Ruuummmbleee!" efekti eşliğinde beynimde bir şimşek çaktı ve kapandı. "Hah" dedim... "Buldum... Sırrı keşfettim."  Fakat Mona Lisa müstehzi tebessümünü bir müddet terk ile bana hain hain baktı. Yürüdüm. Mona Lisa'yı sevmiştim. Onu "zeka" denilen şeyi sever gibi sevmiştim. Ne güzel! Mona Lisa'yı yakından görmüştüm. İçimi bir sevinç kapladı. Ellerimi göğsümde birleştirdim. Gözlerimi kapatıp şükrederek... Derin derin iç çektim.  Heey! Gözümü açtım ki o ne? Bil bakalım nerdeyim? Aaa!.. Ofisteyim!  Enrico Masias söylüyor... Solenzara... Ve ben yumruk yaptığım ellerimle uyku  mahmuru gözlerimi oğuşturuyorum...  Of, gene mi rüya gördüm? Evet! Rüya müya!.. Oh! İnan bana kendime geldim.  Haydi bakalım bu moralle... Şimdi marşş marşşş işe!!! Feliçitaaaa!

Heyy!.. Taktım şimdi kafama... Feliçita ne demek ki acaba?




14 yorum:

  1. ne güzel anlatmışsınız. yeni gördüm blogunuzu, anlatımınız ne kadar sıcak ve içten. bu günden itibaren takipteyim!!

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim eeyore.. Kalp kalbe karşı demeliyim:)

    YanıtlaSil
  3. Feliçita mutluluk demekmiş. Acaba şarkıda mutluyum diyemi bağırıyor.
    Diğer sözlerinde ne diyor acaba.. merak ettim şimdi. Ama bakamayacağım çok uykum geldi. Uyuyacağım. Nasılsa biri bakar ve yazar buraya. Sabah öğrenirim artık sizlerden.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. :) evet mutluluk demek :) keşke bende böyle Mona Liza'lı rüyalar görebilsem..

    Enrico Macias dinlermisiniz? sık sık yani :)

    YanıtlaSil
  5. Teşekkür ederim Dilek. İyi geceler:)

    YanıtlaSil
  6. Bazı kelimelerin melodisi ne hoş oluyor!
    Feliçita:)
    Enrico Macias'ı uzun zamanır dinlememiştim. Bugün dinlemek istedim Aslı. Renkli rüyalar dilerim:)

    YanıtlaSil
  7. Zaten İtalyanca melodisi kulağa çok hoş gelen bir lisandır.
    Amaa...İstanbul lehçesiyle konulursa :))
    (Uyku tutmadı da).

    YanıtlaSil
  8. "Dinle havada var olan
    Aşk şarkımızı,
    Mutluluğu bilen bir düşünce gibi ilerleyen.
    Hisset havada var olan
    En sıcak güneş ışınını,
    Mutluluğu bilen bir tebessüm gibi süzülen."
    Alemsin Hayalkahvem! ;-)

    YanıtlaSil
  9. selam dilek,
    albano & romina power çifti vardı hatırlar mısın? trt de italya'dan müzikler olurdu:)
    evet.. şimdi aklıma geldi..
    işte onların bir şarkıydı "felicita"

    anlamı gibi melodisi de ne hoş! feliçita!

    YanıtlaSil
  10. Hey Ecehan, yoksa siz mi yazdınız bu şiiri:)
    Ne hoş! Hemen camı açıp havada olup bitenleri hissedeceğim:)) Sonraaa... Tutmayın beni... Kimbilir hangi diyarlara gideceğim:)

    Diyorum ki bizim ofisi ben artık bu işe mi yönlendirsem. Ben beceriyorsam herkes becerebilir. Slogan şöyle misal:

    "Oturduğunuz yerde, dünyayı dolaşmayı öğrenmek ister misiniz!"

    "no vize no money"
    too sunny, how funny!"

    mesela yani:)) hey hayali bile güzel!
    Allahım neden böyle hayalci bririyim ben:))

    YanıtlaSil
  11. Feliçita :))) Zihnimin karanlık köşelerinden kıvrılarak çıktı geldi bu şarkı birdenbire kulaklarıma. Vakti zamanında ne kadar da çok dinlerdik bu parçayı evde, arabada, okulda... (Reklam sloganı gibi oldu)

    Yazınızı bitirince hemen Google amcanın yakasına yapıştım, bul bana bu şarkıyı dedim. O da her zamanki gibi kırmadı, buldu sağ olsun. Hala güzel geliyor şarkı kulaklarıma :) Akşama kadar söylerim ben bunu artık!

    Şarkının sözlerinin anlamı da çok güzelmiş üstelik:

    Mutluluk,el ele tutuşarak uzun süre yürümektir
    Mutluluk,masum bakışındır insanların arasında
    Mutluluk,yakın durmaktır çocuklar gibi
    Mutluluk,mutluluk...

    Devamı burada; http://www.akormerkezi.com/albano-romina-power-felicita-turkce-ceviri_sarki-vjdpfn.html

    Sevgiler, feliçitalar :)

    YanıtlaSil
  12. Mit
    Sahiden ne tatlı bir kelime Feliçita:)
    Böyle ağızda yuvarlanıp çıkarken çilekli dondurma hissi veriyor.. Ya da çikolatalı.. Canın o anda neyi çekmişse.. Bu yazı sırf o "feliçita" kelimesi yüzü gözü hürmetine yazılmıştır biliyor musun?

    Kelime italyanca olmalı ama beni beni bir fransızca şarkı içinde cezbetti... Ruhum firar edip bedenimden hooopp! Paris'e gitti.

    O an bana "mutluluk nedir?" diye sorsalar... Mutluluk feliçitadır diyebilirdim. Bakar mısın tesadüfe zaten feliçita mutluluk demek değil miymiş?
    Ne güzel:)Sağol Mit. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  13. al bano romina power ın bir şarkısı vardı bir de bu isimle..:)sanırım 80 li yılların ortasında ertürk yöndem le haber arkası vardı trt 1 de..orda uyuşturucu bağımlısı sokak çocukları ve kimseasizlerle ilgili bi bölümde mehmet adında bir genci çıkarmışlardı..ve felicita yı okumuştu..o şarkıyı hiç unutmadım bende..sonra felicita mehmet'in kısa bir süre sonra uyuşturucudan öldüğünü yine o programda izlemiştim..garip oldum şimdi..yüreğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  14. Ben enrico Macias hayranıyım Türkçesi Fransızcası her gece dinliyorum yalnız anlamadığım şu verdiği duygu neden bu kadar acayip hissettiriyor insana çok uzaklara götürüyor

    YanıtlaSil