13 Mayıs 2009 Çarşamba

Memlekette Kadın Vaziyetleri

Madem son iki yazım kadınlar üzerine,bu konuya devam etmek istedim. Can Dündar’ın “Kız Meselesi” başlıklı bir yazısı vardı gazetedeki köşesinde. Mardin katliamıyla ilgili belirsizlik sürmesine rağmen, katliamın kökeninde “kız meselesi” olduğu düşünülüyormuş. Baskının elebaşı bu vahşetin nedenini şöyle açıklamış: “O kızı gelin istedik. Onlar kanlımıza verdiler.”

Can Dündar bu konuyu irdelemiş. Diyor ki: “Cehalet, töre, gelenek, erkek kültürü, kan davası, korucu sistemi, silahlanma, toprak reformu, nüfus planlaması... Sayısız melanet bir araya toplaşıp bu trajik sonucu hazırlamışa benziyor.Hepsini uzun süredir tartışıyoruz; daha da yıllarca tartışacağa benziyoruz. Ama hiçbiri konusunda ciddi bir şey yapmadığımız da ortada...Bu başlıklar içinde bir tanesinin giderek özel önem taşımaya başladığını düşünüyorum: “Kız meselesi...”

Özellikle son zamanlarda kadınların özgürlük taleplerinin artması, geleneksel yapıların çökmeye başlaması,eğitimlerinin artması, ek gelir ihtiyacı ve televizyonun insanlara yeni hayatlar göstermesi,kadının esaretten kurtulmasına neden oluyor. Erkekler bu durumdan rahatsız. Egemenlik tahtları sallanıyor. Artık itiraz edebilen, okuyan,çalışan, olmayınca evden kaçan, intihar eden yeni bir kadın modeli çıkıyor ortaya. Erkekler bunu hazmedemiyor. Yazar bu tip cinayetlerin altında yatan nedenlerin bunlar olabileceğini düşünüyor. Aslında bunun bir “erkek sorunu” olduğunu söylüyor.

Can Dündar yazısını şu cümlelerle bitirmiş:
“Ne olursa olsun; tarihsel süreç kaçınılmaz bir şekilde işliyor.Kadının özgürleşme talebini durdurmak mümkün değil.Lakin geçiş sürecinde erkek tutuculuğunun direnişi giderek vahşileşen bir şekilde sürecektir.Neyse ki, yenilgiye mahkûm bir direniş bu...Bize çok çektirecek, çok kan dökecek, ama sonunda mecburen boyun eğecek bir mukavemet...Bu direniş bitip de erkek, “töre” dediği savaş baltasını toprağa gömdüğünde, harp alanında yen içinde kalmış milyonlarca kırık kol bulacağız; Yol kenarında kurşunlanmış genç kız bedenleri...Yatak odalarında saklanmış aile içi tecavüz sırları...Başlık paraları... Namus cinayetleri... Kuma düzeni...Kanlı bir hükümranlığın berbat anıları olarak, tarihin çöplüğünü boylayacaklar.”
Bugün " hasta ve yaşlı bakım uzmanı" yetiştirme projemiz için, başvuru yapan 120 kadın ile görüştük. 60 kadın eğitim alacaktı. Ben de seçici kuruldaydım ve 20 kadın ile bizzat görüştüm.İnanın karar vermek okadar zor oldu ki. Kimi kocasından habersiz gelmiş, meslek edinmek, çalışmak, para kazanmak isteyen kadınlarımız. Çoğu ilkokuldan sonra okula gönderilmemiş, küçük yaşta evlendirilmiş, 30 una varmadan 3 çocuk doğurmuş, bir kısmının kocası da işsiz çaresiz kadınlarımız. Bizim açacağımız kursu meslek edinme adına bir şans olarak düşünüyorlar. Haklılar! 60 kadını inanın çok zor belirledik. En fazla ihtiyacı olan ve en çok gönüllü olanlar tercih edilecekti. Hepsi vasıflı olmak, koluna bir bilezik takmak, iş bulmak arzusunda... Her birinin gözleri ışıl ışıl parlıyordu, üniversitede kursa gidecekleri ve bir eğitimden geçecekleri için. Kadınların durumları çok zor memleketimizde.. Bugün bu durumu bir kez daha gözlerimle, gördüm, kulaklarımla duydum ve yüreğimde hissettim! Ama 60 kadınımız için yeni başlangıç var artık. Pazartesi günü Kocaeli Üniversitesi'nde eğitime başlıyorlar. Eğitimleri bittikten sonra da iş bulmaları konusunda kollarımızı şimdiden sıvadık ve çok yeşil ışık aldık. 60 kadın işlerde uzman ve çalışan kadınlar olacaklar! Ya diğerleri? Bu projelere azimle devam etmeli... Engellerden korkmadan hem de! Kocaeli Üniversitesi ve İşkur okadar destekledi ki bizi bu projemizde. Yetkililere sonsuz teşekkürler!

2 yorum:

  1. Yazını okuyunca,canım memleketimin kadınlarından biri olan,okuma-yazma kursundaki 60 yaşındaki öğrencim,kıyafet hanım aklıma düştü hemen..eşi uzun yol şöförü ve haftanın iki günü evde izinli kalıyordu..evde olduğu günler kıyafet hanım kursa gelemiyordu.nedenini sordugum zaman,kocam benden hizmet ister,su ister,yemek ister..Ben de,eee yemeğini zaten yapıyorsun oda ısıtsın yesin,mutfağın yerini bilmiyor mu ?diye takılır,çaktırmadan ona ,ince ince işlerdim(SANKİ BİZİM EVDE DURUM ÇOK FARKLIYMIŞ GİBİ---HANİ DOKTORUN YAPTIĞINI YAPMA ,DEDİĞİNİ YAP MİSALİ]...İlerleyen günlerden,bir gün kıyafet hanım derse geç gelmiş,koltuğunun altında kitap ve defterleri,yüzünde mutlu bir tebessüm,sırasına oturmuştu..yanına yaklaştım ''geç kaldın,hayrola '' dedim..hocam eşim evdeydi,biliyorsun o evde olduğu zamanlar kursa gelemiyordum..bu sefer dedimki'' bey benim okula gitmem lazım,dersten geri kalıyorum.birşey istersen mutfakta hazır,yersin'' eee eşin ne dedi dedim'' sesini çıkarmadı,bende yavaşca kapıyı çektim geldim.''harikasın kıyafet hanım,bazen sessizce yapılanlar bile çok sestir deyıp,birbirimize bakarak gülümsedik...

    YanıtlaSil
  2. Oya ne diyeyim kardeşim öğrenciler, öğretmen toprağından oluyor demek ki!Bu lafaslında gelinler ve kaynanalar için söylenirdi ama olsun yakıştı şimdi buraya:)

    Sen öyle şahane bir bir ev kadını ve annesin ki, evde herşey senin eline bakar.Öyle ki sevgili kocanız çayına koyacağı şeker sayısını bile sevgili karısına sorar. "Oya, ben kaç şeker alıyordum çaya?" diye... Hahha! Sevgili öğretmenim siz sadece okuma yazma kursu öğretmeni değil hepimizin hayat okulu öğretmenisiniz! Bak valla bu iltifatı kitabını aşırdım diye yazmıyorum. Sana ben bayılıyorum, tatlı eş ve anne ve arkadaş sevgili Oya!:)

    YanıtlaSil