10 Mayıs 2009 Pazar

Size Anne Diyebilir miyim?

Ortaokula o yıl başlayacaktım. İzmit'e taşınmıştık.İlk evimiz, bir açık sinemanın bahçesindeydi. “Yok canım daha neler!” demeyin sakın. Hakikaten… İzmitli olup, yaşı bana yakın olanlar bilecektir. Hoşgör Pastahanesi’nin hemen arka sokağında Oğuz Bahçe Sineması vardı. Bizim taşındığımız apartman, sinemaya bitişik bir binaydı. Birinci katta oturuyorduk. Üst katların değil de sadece bizim katın sinema salonuna doğru koca bir balkon uzantısı vardı. Sanki bir loca… Film seyretmeye bayılırdım… Bu balkon bana bir armağandı..Gözlerim okadar bozuktu ki tam beş numara. Haftada bir film değişirdi. Her akşam aynı filmi seyretmekten bıkmazdım. Annem gözlerimin bozukluğunu her akşam film seyretmeme bağlardı. Çok kızardı. Ben de hemen seyrettiğim filmlerden ezberlediğim birkaç repliği taklit ederdim. Şöyle… Türkan Şoray olurdum mesela… Tek elimin tersini gözlerimin üzerine kapardım ve…
- Aman Tanrım! Nayıır! Artık göremiyorum… Göremiyorum… Artık kör oldum… Ohh! Tanrım, nedennn…nedennn bennn! Okadar bedbahtım kii!
Yada Aysecik olurdum. Annemin önünde diz çöker:
- Teyzeciğim… Sizi çok sevdim… Size anne diyebilir miyim? Derdim.
Annem dayanamaz,kızmaktan vazgeçer… Hatta kimi zaman kahkaha ile gülerdi;
- Şımarık kız! Derdi. Haydi yatağa!
Yatar gibi yapardım. Sonra gizlice balkona kaçardım. Görünmez bir köşeye tüner, gizli gizli,sanki ilk kez seyreder gibi büyük bir hayranlıkla, o geceki filmi izlerdim. Annemden saklı yapıyorum ya Yarabbim o ne güzel bir histi. Neden anneden gizli çevrilen işler bu denli haz verirdi ki insana? Ah ne günlerdi!
Film haftada bir değişirdi. Bıkmazdım. Asla usanmazdım . Sürekli aynı filmi seyredince replikleri ezberlemem tabi ki çok doğaldı. Ezberlediğim bu cümleler gerçek hayatta çok işime yarardı zira:)
"Seni gördüğüm zaman içimde böyle bişeyler oldu...Konuşmayı beceremem ama, anladın dimi ? Canımsın be... Güneşimsin...Havamsın...Yani bu ağzımdaki izmarit yok mu be kız işte onun gibi benimsin be... Yani buramdasın be...Sen hayatımın tek golüsün yani..."
( Bu da Sadri Alışık'ın meşhur repliklerinden bir hatırlatma... Vallahi gerçek bu sözler!Hani Filiz Akın'la çevirdiği Şakayla Karışık filminden )

4 yorum:

  1. "Sıralanmış saksılar vardı
    limana bakan
    penceremizin önünde
    ve çiçekler arasında
    ekmek kırıntıları serpen
    martı yüzlü
    bir anne

    Terasta toplanan kadınlar
    limandaki beyaz geminin
    ışıkları yanınca
    dedikodusunu yapmayı unuturlardı
    tam o saatlerde sokaktan geçen
    yazlık sinemadaki
    biletçi kızın

    Annesinin dizlerinin dibinden
    hiç ayrılmayan
    uslu bir çocuk gibidir
    limandaki deniz
    ama sokağa çıkıp
    dalga olmak geçer
    yüreğinden"

    Sunay Akın

    Güvenli sıgınaklarımız, limanlarımız, kollarımıza kanat takıp uçmayı da öğreten
    annelerimiz iyiki varlar...tüm annelerimizin tek bugün degil, her saniye, her dakika, her daim anneler günü olsun...

    YanıtlaSil
  2. Kübra bu şiir var ya beni bitirdi! Hem Sunay Akın şiiri, hem şiirin içinde martı,deniz,yazlık sinema ve anne var... Offf! Daha ne olsun bebek!
    Anne olursun inşallah,tez zamanda:))

    YanıtlaSil
  3. Haha...Daha önümde çok uzun yıllar var, biliyorsunuz kariyer benim için şu sıralar pek bi önde gidiyor...Umarım ilerde yaşarım aynı duyguları:))

    YanıtlaSil
  4. Tamam önce kariyer... Daha çokk erken! Sen bakma bana tez zamanda yazdım diye... "Tez zaman" dediğim, "istediğin zaman" anlamında:))

    YanıtlaSil