Sabahattin Ali'nin o güzelim şiirini bilirsin. İlla bilirsin. Nükhet Duru söylerdi bir vakitler hani... Dilimizden düşmezdi. O vakitler ömrün toy saatleri... Birhan Keskin der ya... "İçimin de dışımın da olmadığı, ya da içimi de dışımı da bilmediğim bir dünya zamanıydı... Şimdilik, dünya geniş ve ılıktı... Biz kendi ılık dünyamızın içinde salınan, uçuşan perilerdik." Sanırım aynen böyleydim işte. İnsanî acılarından habersiz. "Nerde o başı dağlı, aşkı leyla?" ya da mecnun durumum... Yoktu henüz... "Aşk ve maraz, ihanet ve yara, ömür ve hafıza... Dünyada bulunmanın bahaneleri" der Birhan Keskin... Henüz hepsinden habersizdim. Şimdi düşünüyorum sanırım anlattığım gibiydim. Evet, evet... Öyleydim. İnsan olan yerlerim henüz acımıyordu. Metin Üstündağ'ın dediği gibi taksimetrem henüz pişmanlıklar yazmıyordu. Yaşadıkça "hep cız oluyor bir tarafım hep uf" vaziyetlerini henüz bilmiyordum. Etrafımda sevdiklerim vardı. Mutlu olduğum bir ortamda yaşıyordum. İyi ama bütün bu güzelliklerin ortasında içimde tuhaf bir his vardı. Edip Cansever der ya hani... "Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda... Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi..." O duygumu nasıl anlatacağımı inan bilmiyorum. Tuhaf bir his... Sadece o yaşlarda kalsa iyi... Bitmedi... Yaşam boyu zaman zaman görüyorum ben o iniltiyi... Mutsuzlukla ilgisi yok anlatabiliyor muyum? Bilakis mutluyken daha fazla biliyorum. Şaşırtıcı bir his. Sahiden suyun tuzda yanması gibi... İçin için mânâsız bir efkâr hali... Dışardan kimsenin farkedemediği bir sessizliğin içimi ve dışımı kaplaması... Gene bir şiirle, Edip Cansever'in dizeleriyle ifade edebilirim belki. "Ne peki? Yere dökülen bir un sessizliği mi? Göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi? İşini bitirmiş bir org tamircisinin... Tuşlarından birine dokunacakkenki... Dikkati mi tedirginliği mi... " Bilmiyorum. Acaba Sabahattin Ali'nin o güzelim şiirinde yazdığı dizeler hislerimin tam tercümesi olabilir mi? "Beni en mutlu günümde... Sebepsiz bir keder alır...... Anlayamam kederimi... Bir ateş yakar derimi... İçim dar bulur yerimi... " Acaba şair aynı hislerle mi yazdı bu şiiri? Diyor ya... "Ne kış, ne yazı isterim... Ne bir dost yüzü isterim... Hafif bir sızı isterim..." Bilmiyorum... Yıllardır çözemediğim bir bilmece sanki... Acaba şiirlere ve şairlere meftûn olmam içimdeki tanıyamadığım bu his sebebiyle mi? Şiir yazmaktan korkuyor olmam... Gene de şiir okumadan duramamam... Şiirden etkilenen bir bünyeye sahip olmam... Bazı şiirlerin başımı döndürmesi... Ayağımı yerden kesmesi... Elimdekileri düşürmesi... Kolaylıkla şiir çarpmasına uğruyor olmam yani... Acaba bu tuhaf his sebebiyle mi? Niye böyleyim? Cevap yok! Gene Edip Cansever'in dizelerine sığınarak bitireceğim yazımı.... "Büyük bahçelerin küçük içinde... Saksılardan birinde... Gördüm de... Uyurken uyandırılmış gibi... Beni bir sardunya büyüttü belki." Evet... Evet... Beni bir sardunya büyüttü belki.
(Haziran 2011)
Tanımlanamaz olanı ne güzel tanımlamışsınız... Tuhaf bir hüzün, nedensiz ama coşkulu da, acıtırken keyif de veriyor... Yüreğinize sağlık...:)
YanıtlaSilBak ben de Japon gülleriyle akraba olduğumu düşünürüm... Onunla başladı çünkü yazıyla derinleşmem, onların bir günlük ama müthiş debdebeli yaşamları bir anda ilgi odağım oldu, dipsiz bir hüzün sardı aynı zamanda. Melankoliye bulanırsa bir yürek, iflah olmaz artık.. bakışı değişir minicik bir zerreye bile.
YanıtlaSilUzadı laf gitti işte... böyleyken öyle.
Selam Momentos,
YanıtlaSilBu yürek.. iflah da olmaz islah da..
Ne duruyorsun kaaaçç! Bulaşma..
Eyvahh:)
Selam Silva,
YanıtlaSilNe tuhaf, insan olmak değil mi?
Binbir çeşit duyguyu hissetmek, çözmeye çalışmak, kimi duyguyla mücadele etmek..
Ya bu duyguları hiç bilmeyenlere, hiç hissedemeyenlere ne diyeceksiniz?
Bin beter vaziyet. Çok fena!
Şiir yazma yeteneğim yok diye isyan etmiyorum.
Şiirden etkilenen bir ruha sahip olduğum için şükrediyorum.
Teşekkür ederim Silva. Sağolun.
I ıııh, kaçamam.. baştan girmişim diyorum, bulanmışım diyorum :) arada melankolilerimizi tokuştururuz işte fena mı.. :)
YanıtlaSilŞiir tokuşturması mı yapacağız yani? Momentos sen kitabı olan bir şairsin. Ben senin dengin miyim? Canımsın.
YanıtlaSilBen hisli hisli senin şiirlerini okurum sadece.
Sonra hisleniriz beraberce:)
Böyleyken böyle:)
Bak iki de bir bunu söylüyorsun amma unuttuğun bir şey var; melankoli adamın yüreğinden ağzına lafları getirir, kor. Bundan ötesi -o lafları dışarı çıkartmak- kişiye kalmıştır. Sen o sözcükleri uzunca yazıya döküyorsun, açıkçası tembellik ediyorsun, farkındayım :) seni ilk gördüğümde buna zorlayacağımdan emin olabilirsin ! :)))
YanıtlaSilBana şiir yazmayı öğret Momentos
YanıtlaSilİçinde denizler balıklar
Yağmurla kar olsun
Güneşle ay
Bana şiir yazmayı öğret Momentos
İçinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun
Şekerle bal
Şiir öğretirken tut elimi
Uykuya dalıp gitsem bile
Bırakıp gitme sakın beni
Bana şiir yazmayı öğret Momentos
İçinde tüm sevdiklerim
İçinde İSTANBUL olsun
Tamam mı:)
Gene başka bir şairin şiirinden şiir ürettim görüyor musun? Sonunda tüm şairler bir araya gelip "oynuyorsun bizim dizelerimizle" deyu bana girişecekler... Korkuyorum:)
Ah ne güzel dizelerdir onlar. Şiir dünyasında ne hoş bir yolculuk oldu. Duygulandım....
YanıtlaSilBugün duygulanma günümüz olsun Begonvilli Ev!
YanıtlaSilHep birlikte şiir okuyup duygulanalım öyleyse...
Benim senden, senin benden öğrenecek şeylerimiz bitmez... ama bir gün belki de tüm şiirler bitecek ve sen bir bakmışsın, kendi dizelerinle baştan aşağı sen olarak gelmişsin :) Burası HayalKahvem evet biliyorum ama bu söylediğim "hayal" değil, bunu da biliyorum :)))
YanıtlaSil(not: belki de adımdan ötürü hissediş vardır bende, benden içeru :) )
Yıllar önce Şeyh Galip'in insan tarifini okuyunca nasıl şaşırmıştım. işte bu benim demiştim.'' insanoğlu bir damla kan, binlerce çelişki'' diyeydi galiba. bu uç noktalrın fazlalığı insanı sanatçı yapıyor belki de. bu çelişkilerden kurtulma çabası belki yazılan yazılar, yapılan resimler, yontulan heykeller...
YanıtlaSilbir de benim gibi elinden birşey gelmeyenler var, okuyp okuyup daha beter oluyoruz..
Bir sardunya öldürdü beni desem; demiş olmam için öldüğümü bilmem, sardunyayı ihbar etmem, yaşarken ölmüş olmam gerekir. Kötüsü bu işte...
YanıtlaSilAhmet Telli' nin "su çürüdü" sündeki gibi, "adımdan gayrısını bilmiyorum" a bağlarım ben bunu ya, kaçayım bağlamadan.
:)
benim çocukluğum bir köy evinde geçti. Gövdesiyle annemin saçı gibi saç örgüsü örülmüş bir hanımeli çiceğinin,bütün duvarlaır sarmış haliyle küçücük binlerce çiçeğin saldığı rayihalar içinde sarhoş olarak geçti diyebilirim. Hele bir rüzgar ve esinti gördü mü bütün köy bu kokyu hücrelerinde hissederdi. Ben sardunyalı bir evde büyümedim ama, benu büyüten ve besleyen annemin örgülü saçlarını andıran gövdesiyle bana sevgi ve bağlılık hissettiren hanımeli çiçeğidir.
YanıtlaSilBayramını şimdiden kutluyorum..
YanıtlaSilMomentos çok teşekkür ederim yüreklendirmen için!
YanıtlaSilSağolasın canım.
Buket, Şeyh Galip güzel demiş:
YanıtlaSil''insanoğlu bir damla kan, binlerce çelişki''
doğru söze ne denir? çok haklı.
Sağolasın.
Profösör, eski eşyalar naftalinleyerek saklanır ya
YanıtlaSilsanırım anılar ise kokular la harmanlanıp saklanıyorlar. Çiçekler, çiçek kokuları canlanlandırıyor eski hatıraları... Sağolun.
Herbirinize sağlıklı, huzur içinde bir bayram diliyorum.
YanıtlaSiltwo, ilginç bir yorum olmuş.. ohoo.. insan kaç kez ölüp ölüp diriliyor yaşarken.. anlıyorum sizi.. olur böyle şeyler.. hayat böyle işte:)
YanıtlaSilSadece okurum, okurum ve ta içimde hissederim yetermi? o şiirler, o sözler benim gibi hissedenlere yazılıyor olabilirmi?
YanıtlaSilSardunya'lı bir evde büyüdüm ben ve hala bahçemde sardunyalar, küpe çiçekleri, ortancalar..iyiyim :)