Gazete son dönemin en hararetli tartışmasını açmış ve “Türk olmak size göre nedir?” sorusunu bazı gazeteci, çizer, bilim kadını ve bilim adamlarına sormuş. Kimi ana babası Türkçe konuşan Türk’tür demiş. Kimi Türk olmak halaya ters basmaktır, kimi de dünyanın lazı olmaktır demiş.
Düşünün şimdi. Bir taksiye binmişsiniz. Ya da bir minibüstesiniz. Hoplaya zıplaya giderken, radyodan Orhan Gencebay’ın sesini işitiyorsunuz. Unuttuğunuz bir şarkıyı söylüyor: “Dertler benim çile benim Hayat senin senin olsun“ Birden efkarlanıveriyorsunuz. Düşünüyorsunuz… Acaba durduk yerde, bir şarkı sebebiyle efkarlanmak sadece bize özgü bir şey mi? Mahalle pazarındasınız. Limoncunun alnının kırışıklıklarından ter damlıyor. Sesini yumuşatarak size sesleniyor:“Ablacım, enişte yok mu bu hafta?” ya da “Abim, yengeye hörmetler!” Acaba enişte ve yenge kelimelerini bizler mi kullanıyoruz sadece? Ve hangi ülkede pazardaki limoncu seslenir size böyle? Arkadaşlarınızla konserdesiniz. Şarkılardan fal tutuyorsunuz. “İlk şarkı benim. İkinci senin. Üçüncüyü de senin ki sana söylesin. Bahtımıza ne çıkarsa!” deyip kıkırdıyorsunuz hep birlikte. Şarkılardan fal tutmak Türk olmanızla ilgili mi? Başka milletten bir arkadaşınız yanınızda olsa, şarkılardan fal tutmanın ne demek olduğunu anlıyabilir mi ki? Mahalledeki çocukların oyun alanları yok. Çocuklar yolda futbol oynuyorlar. Arabalar geçtikçe oyunlarını yarıda kesip kenara çekiliyorlar. Fark ettirmeden onları seyrediyorsunuz. Çocukların terli, mutlu, ahpapçavuş hallerinden tuhaf bir mutluluk duyuyorsunuz. Acaba Türk olmak bardağın dolu tarafını görmek mi? O anda başınızın üstünden bir kuş geçiyor... Kanat takıp uçan ilk insan bir Türk müydü ki? Gölcük İzmit arasında İbo’nun Yeri diye kamyon ve tır şöförlerinin yemek yediği bir lokanta var. Yemekleri olağanüstü lezzetli. Arada dayanamayıp içeriye giriyor, kamyon şoförleriyle aynı ortamda yemek yiyiyorsunuz. Tek kadın sizsiniz. Biri arkadaşına “ Yavaş yesene hayvan!” diye sesleniyor. Sonra sizi fark ettiğinde, ağzından çıkana duyduğu pişmanlığı yüzünün ifadesinden anlıyorsunuz. Gülümsüyorsunuz. Garsona sesleniyorsunuz. “ Çeeekkk birr kuurrruu!”
Ne bileyim? Tüm bunlar bize özgü şeyler mi? Yazının başında aklınıza gelen şarkıya devam ediyorsunuz... "Dilerim her arzun gerçek olsun... Hayat bu şansın hep açık olsun... Hatıralar, hasret benim... Ömrüm senin senin olsun... Dertler benim çile benim... Mutluluk senin senin olsun!" Durduk yerde, sadece bu şarkı sözleri yüzünden, birden gene efkarlanıveriyorsunuz!... Yarabbim, neler yazıyorum ben? Yoksa bunlar bize değil bana özgü şeyler mi?
Böyle bir yazıyı okurken efkarlanmak da Türklere özgü olsa gerek. Kalemine pardon klavyene sağlık, çok sevdim...
YanıtlaSilŞoför çocuğuyum ben, 20 km ile cayır cayır yanan şoför mahallinde, pencereden ayağımı çıkarıp çok yolculuk ettim. İncir ağaçalrının yanında durup, çok incir topladım. Bedford, Magirus, BMC ile çok turladım zamanında.
YanıtlaSilO lokantalarda durup çok yemek yedim. Sabah altıda, elimde süpürge temizlik yapıp, kontak bastım çokça, motoru ısıtmak için. Orhan Gencebayı da Ferdi Tayfuru da çok dinlettiler babamın arkadaşları.( babam dinlemezdi, sevmezdi de.) Büyüdüm, kendi arabam oldu, gözüm hâlâ kamyoncu lokantası kollar. İzmit tarafını bilmem ama Pozantıdakini iyi bilirim.
keyifle okunan bir yazıydı. teşekkürler.
YanıtlaSilBelki debaşka ülkelerin biz egarip gelen alışkanları vardır onlarda bizim gibi başkalarına manasız gelecek şeyler karşısında duygulanıp coşuyorlardır. Belki :)
müslüm babayı her zaman tek geçeriz:)
YanıtlaSiliyi bayramlar...
sevgiyle.
ahmet - tolga
Yıllar önce İzmit’te “Sülo Babanın Yeri” diye nefis yemekler yapan bir lokantaya gitmiştim. Duvarların ortasından çiçekli duvar kağıtları geçiyordu, üstünde sahibinin fotoğrafı olduğunu tahmin ettiğimiz bir fotoğraf olan duvar saati vardı, duruyor mu acaba hâlâ orası?
YanıtlaSilLeylak Dalı, daha da devamı var.. Önce efkarlanmak sonra neden ben her şeye efkarlanıyorum diye bi daha efkarlanmak:)
YanıtlaSilKatmerlisinden:))Sağolun.
Avram, İbo'nun yerine tek geçerim.. Öyle böyle değil nefistir yemekleri.. Bi de çocukken en büyük hayalim tır şöförü olmaktı.. Gitmek, yola çıkmak, uzun yolda araba kullanmak gibi zaaflarım vardır benim.. Ama keşke babam tır şöförü olaydı diye hiç hayal etmemiştim.. İyiymiş:) Sağolun.
YanıtlaSilArabesk zaman zaman herkesin ruhunda belirir..
YanıtlaSilVladimir, olmaz mı? İlla başka milletlerin de kendine has hal ve gidişleri vardır tabii:) Zaten güzel olan da o değil mi? Dünya milletlerinin gitgide birbirine benzemesi korkutuyor beni..
YanıtlaSilFolklor unutuldu mesela.. Nezih Ünen'in Anadolu'nun Kayıp Şarkıları diye bir belgesel kıvamında filmi vardır.. Nefistir.. Seyretmediyseniz öneririm.. Arada ihtiyaç duyuyorum ben memleketime has tatlar kokular sesler almaya.. İnsanımızın iyilikleri güzelliklerini görmeye.. Sağolun.
Müslüm baba da memleketimizin ayrı bir lezzeti sahiden Ahmet ve Tolga.. Çok severim.. Şimdi paramparçaaa diyesim geldi:)
YanıtlaSilSizlere de iyi bayramlar dilerim:) Sağolun.
Öykü Defteri, inanın bilmiyorum ben Sülo Baba'nın Yeri'ni:) Sorup öğreneceğim.. Haber veririm:)
YanıtlaSilSağolun.
Haklısınız Profösör.. Arada arabesk dinlemek istiyor bencileyin kimi bünyeler.. Sağolun.
YanıtlaSilbu konu o kadar uzar ki :) Türk'e has davranışlar öyle belirgin ki. Ama salt bizde değilmiş bu mesele. İtalyanlar da nevi şahsına münhasırmış :))
YanıtlaSilÖyle keyifle okudumki yazınızı :) biz başka bir milletiz der geçerimde diyemiyorum işte :) her ülke vatandaşlarının tipik davranışları var, İtalyanlar ve ispanyollar özellikle :)
YanıtlaSilbunca yıllık İzmitliyim, hiç öyle bir yer görmedim:) Bence her milletin garip huyları var ama bizimkiler biz Türk'üz diye bağırıyor sanki:)
YanıtlaSilSelam Eeyore, bu yorumunuz eski bir yazımı aklıma getirdi:) Durun ben o yazıyı bulup güncelleştireyim.. Mimik ve tiklerin milletlere göre durumunu yorumlamaya çalışmıştım.. Sağolun.
YanıtlaSilHerbirRenk, vallahi ben de duymamışım Sülo'nun Yeri'ni.. Utanmıştım.. Sizin bilmemeniz işime geldi.. Sevindim ne yalan söyleyeyim:) Sağolun.
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim Aslı.. Japonlar'ı unutmayın:)
YanıtlaSilMeksikalılara bayılırım mesela.. "Ne güzel çalışmamak arkasından da dinlenmek" der, o koca meksika şapkalarının altında uyuyup kalırlar:)
Sağolun.
ya benim resmimdi bu:)
YanıtlaSilÖylesine Biri, ben hep kendimi arıyorum.. Yoksa öylesine biri miyim ben:)
YanıtlaSil