"Benim başımı içimdeki dünya döndürdü.
Ellerime seve seve onun kölelik zincirini taktım.
Göz alışkanlığına yansıyan dış varlığımı,
İçimdeki dünyayı gizlediği için hoş görüyor ve bu yüzden seviyorum."
Abbas Sayar
Akşam ofisten geç çıkmıştım. Yorgundum. Hava kararmak üzereydi. Biliyordum, gene dünyanın bir yerlerinde insanlar acıyla ağlıyordu. Ben ise Kaf Dağı'na doğru yürüyordum. Mevlana İdris'in şiirleri hislerime tercüman oluyordu. "Burası dünya ve biz çok sıkıldık." diyordu. Haklıydı. Son günlerde dünyadan da dünyalılardan da fena halde sıkılmıştım. İnceden yağmur mu çiseledi ne? Yüreğim dalgalandı. Hemen mutlu oldum. "Gece... Gece... Gece... Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne... Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi? Bilmiyoruz. Çünkü... Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu... Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgûluz şu an..." Tuhaf huylarımdan biridir. Eğer içim daraldıysa, Kaf Dağı'ndaki dereye yürür, yerde bulduğum irili ufaklı taşları cebimde biriktiririm. Sonra incecik köprünün üstüne dimdik ayakta durur, taşları tek tek suda sektiririm. "Bir çocuk oyuncağını alamamış... Bir kız sevdiğini saramamış... Bir anne yıllardır koları açık bekliyor oğlunu... Bir adam paramparça bir çift göz için... Biri ekmek götürmemiş evine... Birisi aşk..." Bir taş... Bir taş daha... Bir taş daha... Bu gece Mevlana İdris şiirleri ruhuma denk düştü. "Kim olmak istiyorsan onu olsun mu bu şiirde?" diye sorar şair şiirinin bir yerinde. Sonra söyle devam eder... "Biriniz bir kaç yıldız taksın gökyüzüne... Biriniz çay hazırlasın... Biriniz akşam olsun... İçinde atların öldüğü müzik susunca... Biriniz onun uzattığı şiiri okusun... Ağlamak gerekiyorsa biriniz ağlasın... Biriniz akşam olsun gene..." Ben... Cebimde biriktirdiğim taşlar bitmişti. İncecik köprünün üzerinde usul usul yürüdüm. İnceden inceden yağmur çiseliyordu. Şiirin devamında şair "Biriniz yağmuru dansa kaldırsın." diyordu. Şair sözü dinlerim. Ben... Ben bu gece... Kaf Dağı'nın yamacındaki ipincecik köprünün üzerinde... Yağmuru dansa kaldırdım. Sen... Sen ise... Kim olmak istiyorsan onu ol bu şiirde!
Okuyunca yazdıklarınızı hemen cevap veresim geldi:Siz yağmurla dans ederken ben de gökyüzüne birkaç yıldız takayım olur mu? Sonra sonra yağmuru, yıldızları ve sizi seyreder biraz da ağlarım...Yağmur iyidir, gökten de gözden de gönülden de yağsa başımın tacıdır. Hem benim yağmurlarımı da melekler taşır belki kimbilir.. Hayal bu ya. Olmaz ya! hani belki olur da...Neyse, öyle işte...
YanıtlaSilben bir çay koyim.
YanıtlaSil"söyleyeceksen şarkını sesli söyle, eşlik eden biri bulunur elbet dünyanın bir yerinde." bir sır birikmiş içinde yalnız sen anlıyorsun aslında ne demek istediğini saklanmışsın bulunmak istiyorsun kim olmak istiyorsan o ol bu şiirde ...
YanıtlaSilBen size dogru serin bir esinti gondereyim.
YanıtlaSilşiire eklesek olur muş :)iyi yazmışım ya hu ;)
YanıtlaSilBahar Nefesi, olmaz mı? Hayal et, elbet olur:)
YanıtlaSilEmrah, birimiz çay hazırlıyor desenize:)
YanıtlaSilElma Kurdu, şahane yazmışsınız sahiden. Bayıldım ben:)
YanıtlaSilHande esintiyi hissettim:)
YanıtlaSil