Az önce kahve molası verdim. Sabahtan beri ofisteyim. Nefes almadan nasıl çalıştım anlatamam. Az sonra dışarı çıkacağım. Akşama kadar arazide olacağım. İyice yorulacağım, eminim. İyi ama... Madem şimdi şu anın içerisindeyim. Kahve molamın hakkını vermek niyetindeyim. Kahvemi kokladım. Hımm... Mis! İki yudum hüplettim. Oh! Nefis!... Du bi... Attila İlhan'ın Sisler Bulvarı adlı kitabı var elimde. Kararlıyım. Mola esnasında Sisler Bulvarı'na doğru süzüleceğim. Tamam... Hem kahvemi içmeye, hem kitabın arkasındaki yazıları okumaya başladım bile. "Düşlenen, tümüyle düşsel olan sevgililer, topu topu üç geceye sığdırılan, doyasıya yaşanamayan aşklar, gözlerinden yıldız rüzgârları geçen sevgililer, Paris sokakları, limanlar, yolculuklar, deniz insanları... ve Anadolu; uzun havalar, halk türküleri... Sisler Bulvarı'yla başka dünyalara yolculuğa çıkacağız şimdi; Emperyal Oteli'nde üç gece kalacağız, biraz mehtabı içeceğiz, içimizde isyanlar çıkacak ve Sisler Bulvarı'nda öleceğiz." Eyvah!... " Sana bir şey söyleyeyim mi, eğer ben bu kitaba, Sisler Bulvarı'na dalarsam var ya, "çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırap çektim.. damarlarımda dünyanın bütün rüzgârları.. harplere, açlıklara, yalnızlığıma rağmen.. anamdan yolcu doğmuşum.. neyleyim.. gurbet dedim.. vatan dedim.. hürriyet dedim." diyebilirim. Bünyem fena halde abatmaya müsait. Gelmişi geçmişi, işi gücü unutup, pat diye Şahane Serseri olmaya niyetlenebilirim. Ruhumu firar edebilir, anında Emperyal Oteli'ne gidebilirim. Otelin penceresinde durabilirim. Pia'ya "ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın.. ellerini bir tutsam ölsem.. böyle uzak uzak seslenmese.. ben bir şehre geldiğim vakit.. o başka bir şehre gitmese" diye seslenebilirim. Yoo... Şiirlerin menzilinden hemen çıkmalıyım. Çok işim var. Derhal yola koyulmalıyım! Şimdi bu şiir sarhoşu vaziyetimle... Jules Verne'nin Esrarlı Adası'na mı, yoksa Stevenson'un Define Adasına mı gideceğim acaba? "rüzgâr kendini yerden yere vuruyor.. kırık dökük yıldızlar belirdi uzaktan.. /..../ yedi dağın yolları kalbimden geçer.. salkım salkım mısralar gelir içimden.. dudaklarımda yağmur damlaları.. alır beni yollar beni alır gider." Peki... Attila İlhan'ın ortaokul yıllarında yazdığı ilk romanının
adıdır ya... Merih'e Seyahat... Şiir çarpmasına uğramam an meselesi... Şahane Serseri ha oldum ha olacağım. Dünya kesmez artık beni... Merih'e Seyahat bile edebilirim. "yolumdan çekil yavrum.. bağlasalar duramam" Kahve molam bitti. Gitmeliyim.
NOT: Attila İlhan'ın, Şahane Serseri- Emperyal Oteli ve Sisler Bulvarı adlı şiirlerinin bazı dizlerini alıntıladım.
Ben de seni tam kahvemi içerken okudum hayal kahvem, teşekkürler...
YanıtlaSilSisler Bulvarında kayboldum ben de şimdi;)
Selam Natali, Sisler Bulvarı şiriyle ilgili kitapta Attila İlhan'ın uzun bir açıklaması var. Bazı cümleleri sizin için yazayım buraya:
Sil"bu pek ünlü şiiri çoğu paris'te yazdığımı, adı geçen bulvarın paris bulvarından birisi olduğunu sanır, öyle değildir. şiiri paris dönüşü, lâleli'de, şair nigâr sokağında, emekli öğretmen melâhat hanım'ın evinde pansiyoner olarak kalırken yazdım, atatürk bulvarı üzerinde, o zaman günseli pastanesi diye bir pastane vardı, akşamları oraya düşer, sonbahar sisleri basıp sokak lambaları puslu puslu yandı mı, yürüyerek taa atatürk köprüsüne kadar inerdim, demek bu yürüyüşlerde bir yandan paris günlerimi düşünüyormuşum, bir yandan sevdiğim kızı, bir yandan da gerilimli hayatı."
Böyleyken böyle:)
Elim istemsiz bir şekilde kitaplığıma uzandı yazdıklarını okuyunca. Hemen Sisler Bulvarı'nı aldım ve bahsettiğin şiirleri okudum. Çok uzun zaman olmuş bu kitabı okuyalı. Ara ara bazı şiirleri okuyordum ama bugün tüm kitabı yeniden okumak istedim. 2005 yılında almışım kitabı. Tam olarak en son okumam ise 2007 yılında. Bu geceyi Sisler Bulvarı'na ayıracağım. Teşekkür ederim güzel yazıların için.
YanıtlaSilSelam Tuna,
SilŞiir kitaplarının bir güzel tarafı da başından sonuna okumaya gerek kalmaması. Hatta bazan ne yaparım biliyor musunuz? Diyelim ki bir şiir kitabım gözüme çarpar. Uzun zaman görüşmemişsek kitabımla hele, alırım elime, sayfalarını dalgalandırırım şööle, sonra gözümü kapar bir sayfa açarım. Şiirlerden fal tutarım kendime:) Bu şahane bir oyundur tavsiye ederim. Bence siz bu gece Sisler Bulvarı'nın içindeki bütün şiirleri okumayın. Onun yerine benim dediğim gibi yapın. Bakalım hangi şiirler denk gelecek kısmetinize:) Deneyin olur mu?
Ben teşekkür ederim Tuna. Sağolun.
şiirlerden fal tutmak ne şahane birşeydir. ben de yaparım sık sık bugün şansıma çıkan şiir:
Siley, izini sürdüğüm ruhumdaki kara gölge,
büyüttüğüm oğullarımı bir bir elimden alan hayat
yanıltma beni, beni bana yakıştır
son darbeden önce ilk sözü söyleyemeyen!
kolay değil ödenmiş hayatın katili olmak
kör eder hançerini içimin gücü
ölümü göze alan yaşamasını da bilir
Murathan Mungan
öğleden sonra bir atilla ilhan şiirlerinden fal tutacağım.bakalım ne çıkacak şansıma. hımmm kendimi şanslı hissediyorum. :))
Selam Kara Kitap, demek şiirlerden fal tutuyorsun kendine:) Du bakayım. Şimdi masamdan kalkacağım. Yan dolabın üstündeki kitaplarından birini gözümü kapatıp çekeceğim. Senin için bir sayfa açacağım:) O sayfada gözüme ilk ilişen cümleleri yazacağım:) Bekler misin?
SilTamam. Gözümü kapattım bir kitap çektim. Aaa!.. Küçük İskender'in Galileo'nun Pergeli adlı kitabı. Peki. Şimdi gözümü kapadım ve bir sayfa açtım. Gözüm senin için şu cümlelere deydi.
"Yüzyıl sonra dünyada şu an dolaşan insanlardan belki de hiçbiri hayatta olmayacak; başkaları yönetiyor, başkaları acı çekiyor, başkaları sevişiyor olacak hep. "Zaman geçmiyor, çok sıkılıyorum" diyenlere bu yüzden kızmışımdır; oysa ne büyük bir şans o. Zamanı hakettiği hatıralarla doldurabilme yetisi. Geçmişi hakettiği hatıralarla yeniden tanımlayabilme eziyeti ve memnuniyet." sayfa 24
Ne hoş yazmış Küçük İskender değil mi Kara Kitap. Senin falına bu cümleler çıktı ama ben var ya... Tekrar hatırladım ya bu cümleleri silkindim biliyor musun? İyi geldi bana. Sana da iyi geleceğine inanıyorum.
Kara Kitap, ne güzel cümleler çıktı falında, ne kadar ballısın:))
kahve ,şiir kitabı ,edebiyat,uç duygular,şiir sarhoşluğu,sisler bulvarında bir yerlerdeyim.....
YanıtlaSilBen de kahve molaları bitmez Gülcihan:)
Sil"eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım"
sevgiler:)
Kahvenin kokusu buraya kadar geldi.
YanıtlaSilBiz de içsek?
-PIA
Selam,
YanıtlaSilMadem kahvenin kokusu oraya kadar geldi. Birlikte Pia'yı okuyalım mı?
PİA
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia'nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia'nın
ölsem eksiksiz ölürdüm
Attila İlhan