19 Nisan 2009 Pazar

Dostoyevski-Cinler-Orhan Pamuk



Gene kitapçıya yolum düşüpte, rafların birinde "Dostoyevski"'nin "Cinler" kitabının üzerinde, "Orhan Pamuk önsözüyle" diye bir ibare görünce, "Dostoyevski'"ye biliyorum ayıp ettim. Üzgünüm gerçekten. "Orhan Pamuk" adını görünce dayanamam, o kitabı mutlaka elime alırım ben. Yoksa şimdi durup dururken klasiklere sil baştan dönmek istemem. Üstelik okadar çok okunacak kitap varken. "Dostoyevski"’nin "Suç ve Ceza" adlı roman kahramanı "Raskalnikov" geldi aklıma. Hani Rusya da fakir bir üniversite öğrencisidir ya"Raskalnikov". Hani parasızlıktan okuyamamaktadır. Kendine göre bir senaryo kurar. Tefeci kadını öldürecek ve hem paralarını alıp okulunu bitirebilecektir, hem de dünyayı bir pislikten temizleyecektir. Kitabı okudukça suç nedir, ceza nedir, suçlu kimdir, kişi midir, toplum mudur, yoksa tefeci kadın mıdır, sürekli bir vicdan muhasebesi yaşatır yazar okuyucusuna. Üzgünüm ama şimdi hiiiç Dostoyevski almayayım dedim kendi kendime. İşim başımdan aşmış vaziyetteyken, her tarakta bezim olup, onları toparlama muhasebesi canımdan bezdirmişken, bir de vicdan muhasebesiyle hiiiç ama hiç uğraşamam. Off! Bana bu sıra huzur verecek kitaplar gerek. "Elif Şafak"'ın "Aşk"'ını okuyorum işte. Bir yandan Mevlana ile Şems'in dostluğu, diğer yandan günümüz dünyasında, internet üzerinden yaşanan bir aşk var kitapta. Her iki hikayede huzur veriyor insana. Ruh halime tam denk düştü, devam etmem gerek bu kitaba...

İyi de işte... Orhan Pamuk adını görünce, dayanamayıp kitabı aldım elime. Herzamanki gibi kokladım gene. Kitabın arka kapağında "Orhan Pamuk"un bir yazısı vardı. Okudum. Şöyle yazıyordu:

"Cinler,insanoğlunun yazabildiği en sarsıcı yedi-sekiz romandan biri,hiç şüphesiz,gelmiş geçmiş en büyük siyasal romandır. İlk okuduğumda,yirmi yaşımdayken kitabın üzerimdeki etkisini, sarsılmak, hayret etmek,inanmak ve korkmak kelimeleriyle özetleyebilirim. O zamana kadar okuduğum hiç bir roman beni böylesine derinden sarsmamış,hiçbir hikaye insan ruhu ve şahsiyeti hakkında bana bu kadar sarsıcı bir bilgi vermemişti. "

Dayanamadım işte! Dayanamadım! Satınaldım! "Dostoyevski - Cinler " Dünya edebiyatının en büyük yazarı "Dostoyevski"nin kitabını, satın aldım almasına ama sadece "Orhan Pamuk"un giriş yazısına hürmeten...Yemin ederim bu sebepten... Kızabilirler bana edebiyatçılar... Ne yapabilirim kızsınlar! Bence "İletişim Yayınları" akıllıca bir pazarlama tekniği uygulamış. Eğer "Orhan Pamuk"un kitabın başında, o şahane dört sayfalık tanıtım yazısı olmasaydı, zor alırdım "Cinler"i ben!!.. Fena bir şey mi şimdi bu? Ben şimdi mesela, ya sıkılırsam diye korkuyorsam klasik bir kitap okumaktan, bir de okuyacak okadar güncel kitap dururken klasik kitapları okumak istemiyorsam misal, sonra Orhan Pamuk kitap hakkında yazdıklarıyla tavlıyorsa beni yada benim gibi düşünenleri! Bu şimdi fena bir şey mi? Amaç kitap okutmak değil mi? Okutuyor işte,daha ne diyeyim ki!!

5 yorum:

  1. İyi etmişsin Vildan Hanımcığım...Şımartmışsın kendini...Bu arada siz yerli İzmitlisiniz değil mi? 5 aydır buradayım. Fazlanın fazlası göç almış bu şehir. Ama tanıdığım İzmit yerlisi hanımları çok takdir ediyorum. Siz de onlardan birisiniz değil mi? Yani buraların yerlisinden?Yanılıyor muyum? Ha önemi yok elbette. Sadece öyle olduğunu hissediyorum. Belki de yanılıyorum...

    YanıtlaSil
  2. Has be has İzmit'liyim, hem de üç göbekten:)) Üç göbekten eskisi 93 harbinde Artvin taraflarından buralara göç edenlerden...
    Ceddim nedeniyle yolları ve macerayı seviyorum galiba:))

    YanıtlaSil
  3. köylü güzeli20 Nisan 2009 00:21

    Vildancığım hoş geldin köyümüze..
    Merak ettim ..
    Dostoyevski de Orhan Pamugun kitabinin arkasına yazmışmııı..?

    YanıtlaSil
  4. Köylü Güzeli,kız sen bizim köyün neresindensin?

    YanıtlaSil
  5. bende bu ara cinleri okuyorum..daha doğrusu ecinnileri... kirilov a dikkat vildan hanımcığım...kirilov a dikkat...

    YanıtlaSil