10 Nisan 2009 Cuma

İçinden Tren Geçen Şehir -di-!

Dün sabah oldukça keyifsiz uyandım. Sanki hastaydım.Ateşim çıkmıştı, titriyordu her yanım. Lakin işim vardı önemli, canlanmalıydım. Usulca kalktım yataktan. Ağır ağır hazırlandım. Yaramazlık yapmış bir çocuk mahçubiyetinde sessizce evden çıktım. İşimi nasıl hallettiğimi bir Allah biliyor bir ben! Neyse ki bitti! Ofise dönmek için İzmit'te arabamla yol alırken, tesadüfen denk geldim eski tren garına. Okadar zaman olmuş ki, gelmeyeli şehrin bu tarafına. Unutmuşum sanki, hem treni, hem de tren sesini! Oysa tren yolu çocuğuydum ben. Evimiz hemen tren yolu kenarındaki apartman dairelerinden biriydi. Gece gündüz geçen trenin gümbürtüsünden evimiz sallanırdı sürekli. Eğer ilk kez bize gelen bir misafir varsa, ilk tren geçişinde ev sallanınca, ürker ne yapacağını bilemezdi. Gülerdim için için misafirin bu durumuna, çocuktum ya!.. Annem korkacak bir şey olmadığını, tren geçince sallantının biteceğini tatlı tatlı anlatırdı onlara...

Tren istasyonu değil de, tren garı demek daha uygun geliyor bana. Gar kelimesi içinde gizli bir hüzün barındırmaz mı?. Tren yada tren garı niye kavuşmayı değil de, ayrılmayı çağrıştırır acaba? Filmlerde hep öyle değil midir, tren garında ağlanır ve vedalaşılır. Trenler insanları savaşa yada esir kamplarına taşır. Trenler hani o kara trenler, büyülü dumanlarını üfleyerek, oflaya poflaya giderler. Ya o çığlık misali sirenleri! Onlar da mı bilirler,neler çekiyor insanlar kompartmanlarda birer birer. El sallayınca ben evden tren penceresindeki kadına, göz göze gelmiştik bir keresinde, nasıl hüzünlü bakmıştı bana. Dondu elim, kalakaldım öylece. Kadın sanki bakmamış yüreğimi delmişti gizlice. Buzdan bir heykel kesilmiştim, giden trenin arkasından. Bu meçhul kadın,gecenin tekinsizliğinden, hayatın hangi belirsizliğine gidiyordu acaba? Nefesimi tutup bakmıştım peşisıra, yarı korku ve yarı tedirginlikle hiç unutmam. Bu nedenle hem varlığından rahatsız olur ürkerim trenlerin, hem de bu düşünceleri kovmak isterim zihnimden, trenler kavuşturur insanları derim. İzmit, içinden tren geçen şehirdi. Şimdi tren geçiyor doğduğum şehrin kıyı şeridinden! Tren...Trenler... Tren garı..Trenler... Elledim alnıma...Boncuk boncuktu terler... Ateşim nüksediyor tekrar galiba...Eve dönmeliyim ben... Allahım bütün bu düşündüklerim bir hayal miydi yoksa?!..

6 yorum:

  1. Vildan Teyzecigim, bugun evde sicak biseyler icip dinlenin, yatakta kitap okuma molasi verin kendinize..gecmis olsun.
    Istanbul-Ankara hattinda Izmit'in icinden gectigimiz gunleri hayal meyal hatirliyorum ben de.
    Suan oturdugumuz sehirden Bukres'e hep trenle gidip geliyorum. Diger yolcular gibi ben de elime okumak icin biseyler alip yolculugun keyfini cikariyorum ama ne yazik ki cok kisa suruyo, sadece 40 dakikacik. Trenleri cok seviyorum; haftaya trenle Budapesti'ye gidiyoruz, nasil mutluyum anlatamam..
    Sevgiler
    Gul

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Gül
    Keyfim yok ya iki günden beri,üzerinize afiyet...Nasıl herşeyi olumsuz hayal ediyorum görüyorsun degil mi? Trenleri görünce hep savaş yada toplama kampları geliyor aklıma ne hikmetse!
    İyi geldi bu yorumun. Toparlamalıyım kendimi ve metrolar gelmeli aklıma işe yada eve götürüp getiren, yada trenler ama bu kez öğrencileri okullarına taşıyan yada evlerine döndüren, yada seyahat eden insanları düşünmeliyim kimbilir yeni yerler yeni dünyalar keşfetmeye özenen, aslında acilen tren yolculuğu yapmalıyım ve yanımda oturacak olan mutlu insanlarla konuşmalıyım belki... Trenler iyi duygular vermeli bana... İzmit Eski Tren Garı lokanta olmuş biliyor musun? Şahane bir yer olmuş üstelik. Belki gidi oturmalı bir şeyler yiyip içmeli ve yazmalıyım oradan...Trenlere ve tren garlarına ait güzel bir şeyler yazmalıyım... Yazacağım tamam... Sevgiler Gül'cüm. Emre ile sana iyi yolculuklar! Haftaya biz de gelelim Budapeste'ye olmazsa:)) Vize sorunu olmasa...Ah şu vize sorunu olmasa biz de Oya ile atlar gelirdik vallaha... Görmedik de üstelik Budapeste'yi...Şahane olurdu!!

    YanıtlaSil
  3. hadi vildan gidelim,gidelimmm..kızım ile oğlumu da fena halde özlemişim..(gönül ne kahve ister,ne kahvehane.gönül muhabbet ister,kahve bahane)...

    YanıtlaSil
  4. Ahh, Oyacım haftaya Genel Sigorta'nın acenteler toplantısı var Antalya'da! Hemen vize işini bu hafta halledip, giderdik Budapeşte'ye yoksa:))
    Biz kendimiz gideriz sonra olur mu? Anlatırlar Gül'ler bize...Ama sen çocuklarını görmek istiyorsun tabi...Derdin çocukları görmek! Hımm! ozaman gelsinler memlekete inşallah en kısa sürede:)

    YanıtlaSil
  5. Yorumlarinizi okuyunca sizin gecen yil bizi ziyaret edisinizi hatirladim, ozellikle de havaalanindan sizi almaya geldigimizdeki kare gozumun onunde; kiyafetlerinize kadar aklimda,hani insanin hatiralarinda bazi sahneler donar ya oyle..Cok mutlu etmistiniz bizi,neseniz hic eksik olmasin,her zaman bekleriz.
    Siz bu yil Amsterdam yapicaktiniz birlikte? Benden tuyo Emre Mayis ortasi gibi oraya gidebilir bir seminer icin..Cocugunu ozleyen annelere duyrulur!!
    Gul

    YanıtlaSil
  6. Otobüsü çok severim ben de . Binerim otobusume. hareket ettikten sonra artık aklıma gelmez geride olanlar. Silinir problemler endişeler. Garip bir terapisi olur bende dönen otobüs tekerleklerinin. Her tekerlek dönüşü uzaklaştırır, unutturur, iyileştirir beni.

    Ama trenler için için aynı şeyi söyleyemem. Tam tersi hüzün verir trenler.
    Hele giden bir trene hiç bakamam. Baktığım zaman içinde hüzünlü ayrılışlar,
    buruk duygular, yarım kavuşmalar mechul sonlar görürürüm.
    Neden trenlerin sesleri o dar acıklıdır. Sanki bir cığlığı anlatır.
    İçimden bir parça kopar o anda.
    Ardından tekerlerin acımasız sesi sanki kamçılanan atın canhıraş koşu tutturması gibi yüreğimde hissettirir nal seslerini.
    Neden böyle olduğunu bilemem.
    Sevgiler

    YanıtlaSil