elimde değil.. tamam biliyorum.. duygularımı abartmayı seviyorum.. istanbul film festivali yaklaştıkça, içim içime sığmıyor.. kanatlanacağım sanıyorum.. tamam.. bak gene aynı şeyi yapıyorum.. eskiden yazmazdım tabii bu tip abartık duygularımı.. sadece kendi içimde yaşardım.. kimse bilmez, farketmezdi.. şimdi yazdıkça, senin şaşırman bir şey değil ki ben bile şaşıyorum.. diyorum ki kendime "nasıl yani.. bu yazdıkların sahi mi? sinema festivaline gideceğim diye insan bu kadar sevinir mi? yok artık.. abartmanın da bir sınırı var.. alt tarafı sinema.. nedir yani? bu kadar kanatlanıp uçacak ne var?" yoo.. bak, bu kadarla da kalmıyor iyi mi.. yerden yere vuruyorum eleştiri oklarımla kendimi.. diyorum ki: "senin yaptığına ne denir biliyor musun? sonradan görme.. ya da özenti! yeter artık.. kendine gel.. komik olduğunun farkında mısın? insanları kendine güldürme!" inan bütün bunları bir yumruk gibi kendi yüzüme vuruyorum.. dan.. dan.. dan.. ama benim o umursamaz yanım var ya.. ah o umursamaz, aldırmaz, durmaz, uslanmaz yanım.. bilmiyorum vallahi nereliyse... bildiğim hiççç oralı olmadığı... hiiiççç oralı değil.. hiiçç.. ne fena yaa.. bütün bu eleştirel sözlerim bir kulağımdan giriyor sözgelimi.. alıyor hepiciğini.. diğer kulağımdan dışarı fırlatıyor.. diyor ki: "boşversene.. aldığın nefesin kıymetini bil.. sevinçlerini, keyiflerini abart abartabildiğince.. kaç yıldır dünyalısın.. baksana şöyle bir gerine.. aklında kalanları düşün.. yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın herşeyi.. istanbul film festivali'ne gitmek mutlu ediyor mu seni? ediyor.. tamam.. boşver.. gerisini.. insan eğer seviyorsa sinemayı.. bütün güzel filmleri izlemeli izleyebildiğince.. hem de tüm benliği seslerle, görüntülerle dolarcasına.. insan balıklama dalmalı film festivaline öyleyse.. bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına.. tüm sevinciyle.. sonraaa.. bütün festival filmleri çekmeli seni.. tanımadığın insanlar.. bütün filmleri seyretmek.. bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın.. değişmemelisin hiç bir şeye bir film seyretmenin mutluluğunu.. ne kadar sevinç varsa yaşamak arzusuyla dolmalısın.. çünkü gün geldi kederi de yaşamadın mı ömründe? yaşadın.. kederi de yaşayacaksın namusluca, bütün benliğinle.. o halde sevinçler de acılar gibi olgunlaştırır insanı.. iyi günün, sana keyif veren şeylerin kıymetini bil.. sevin sevinebildiğince.. çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuştur bir armağandır.. ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana." bakar mısın şu olan bitene.. alıyor ataol behramoğlu'nun şiirini.. böyle kurguluyor.. kulağıma bunları sürekli fısıl fısıl fısıldıyor.. ee.. ne oluyor bu durumda.. duygularımı abartıyorum abartabildiğimce.. kusura bakma ama.. durumum böyle işte..
off.. ben böyle rahat gidiyorum film festivaline ama.. festivallere gitmeye can atıp gidemeyenlere ne demeli? bu sevinci bilip yaşayamayanlara üzülmez mi insan.. nasıl üzülür hem de.. misal sıdıka.. hatırlar mısın atilla atalay'ın sıdıka adlı kahramanını.. hani o tutucu babası yüzünden ilkokuldan sonra okutulmayan, dedikodu olmasın diye sokağa çıkarılmayan, hayatı sadece pencereden ve televizyondan gözlemleyen, sürekli dayak yiyen bir kızdır sıdıka.. buna rağmen yaşamın bir sanat olduğuna inananır.. herşeye hevesi vardır.. mahallenin kızları gibi pembe diziler.. beyaz atlı prensler peşinde değildir.. çevreye duyarlıdır.. okumak, öğrenmek, gezmek, eğlenmek ister.. hep engellenir.. hep eve kilitlenir.. hep dövülür.. işte atilla atalay'ın bir öyküsünde.. sıdıka tüyap'taki kitap fuarına gitmek arzusuyla yanmaktadır.. annesiyle karşılıklı muhabbetleri vardır.. babasının kendisine izin verdiğini söyler annesine sıdıka.. annesi de babasının sarhoş kafayla tüyap'ı kimbilir ne anladığını söyler.. iyi ama sıdıka babasına "babacığım kitap fuarına gidip birkaç kitap alayım mı?" diye sormuştur.. babası da kafasını öne eğerek onaylamış ve "hüyp" demiştir.. annesi kaç yıllık kocasını bilmez mi.. "hüyp" sesi, "hayır" demektir bir kere.. bu sarhoş kocanın kullandığı lisandır.. her çıkardığı sesin ayrı bir anlamı vardır.. misal, "hanımbikahbzubea" derse, bu "hanım bir sade kahve yapsana" demektir.. peki "biycammımımımı" dediğinde ne demek istemiştir.. tabii ki "pijamamı giydir." demiştir.. dolayısıyla sıdıka babasının "hüyp" deyişini yanlış anlamıştır.. "hüyp" "kitap fuarına gidemezsin" demektir.. sıdıka illa gideceğini söyler.. annesi eğer giderse.. dönüşte kelime-i şahadetle eve dönmesini.. zira kemiklerinin kırılacağını kesinlikle bilmesini.. isterse minübüsten bir durak önce inip harakiri yapmasını söyler.. neticede uzatmayım.. sıdıka çok arzu ettiği halde kitap fuarına gidemez.. evdeki kuşu kafesinden çıkarır.. azad eder.. belki kuş pırr diye kitap fuarına gider.. belki ordan bir tiyatroya gider.. oturur arkadaşlarıyla kahve içer.. konuşur.. belki bütün bunları yapınca insan bile olmuştur.. atilla atalay'ın gene güldürürken yürek acıtan öykülerinden biridir.. ve sıdıka memleketimdeki ne yazık ki çoğunluk kızlardan biridir..
kocaeli il kadın girişimciler kurulu üyesiyim.. dün toplantımız vardı.. gene memleketimin kadınlarının vaziyeti üzerine bol bol muhabbet edildi.. biliyor musun.. memleketimizde 100 kadından sadece 7'si girişimci yani kendi işini yapıyor.. ve tarım dahil 100 kadından 24'ü çalışıyor.. türkiye’de her 3 kadından 1’inin şiddet mağduru.. ve inanamayacaksın ama.. memleketimin her 5 kadından 1’i okuma yazma bilmiyor.. ne feci durum değil mi.. memleket tek kanatlı kuş misali uçmaya uğraşıyor.. kadın okutulmazsa, kadın çalıştırılmazsa, kadın eve kapatılırsa sorarım sana ne olur memleketin hali.. ben kadın ya da erkek diye ayırım yapılmayan bir ailede büyüdüm.. ve gene insan haklarına saygılı bir aile ortamı içerisindeyim.. okudum.. kendi işim var.. çalışıyorum.. istediğimi okuyorum.. istediğim filmleri seyrediyorum.. memleketimin şanslı kadınlarından biriyim.. o zaman bu şanslara sahip olmayan kadınlara destek olmak boynumun borcudur öyle değil mi.. yaptığımız projelerle kadınlarımızı daha donanımlı kılmaya, hayatlarını kolaylaştırmaya ve asıl mühimi kendilerinin farkına varmaya çalışıyoruz.. kadın girişimciler kurulu olarak şehrimizdeki kadınların hayatlarını güzelleştirmek için müthiş çalışmalarımız var.. ve sonuçlarını da görüyoruz.. anlatırım uzun uzun bir ara.. heyy.. nereden nereye geldim ben şimdi iyi mi.. eee.. bu yazıyı nasıl toparlayacağım şimdi.. onu bunu bilmem.. uçacağım ben az sonra.. bak bu sefer gerçekten uçacağım.. iş toplantım var.. akdeniz'e gideceğim.. merak etme ama.. sıdıka'yı da alacağım yanıma.. atilla atalay bilmiyor ama benim projem sıdıka.. sıdıka öykülerinden bir tez hazırlıyorum.. kadın girişimciler kuruluna sunacağım.. heyy.. saat kaç olmuş.. gitmeliyim.. uçağı kaçıracağım yoksa... haydi bana eyvallah!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder