perşembe günü 30.istanbul film festivali için tekrar istanbul'a gideceğim.. bu kez.. metin üstündağ usulü bir rota çizdim kendime.. hayatın bedava hazları yok mu.. var elbette.. biri de beyoğlu'nda yürümek.. hakkını vereceğim.. evvela arka sokaklardan, beyoğlu'na hiç bakmadan, tünel'e varacağım.. ordan yolun soluna geçip ağır ve itinayla yürümeye başlayacağım.. adımlarıma dikkat edeceğim, yere ağır basacağım.. sanki beyoğlu da canlıymış gibi, sanki canı acırmış gibi yani.. denk gelirsem arkadaşlarıma güzel, hüzünlü selamlar sarkıtacağım.. yeni binalara, eski binalara özenle bakacağım.. akabinde hay bin kunduz, mutlaka o anki ruh hâlime uygun bir fon müziği edineceğim.. fransız konsolonsluğuna kadar yürüyüp, fransız konsolosluğu önündeki o banka oturacağım.. -ölünce met üst bankı diyecekler adına ihitmal, kaldırılmazsa yani - mümkünse bir haşlanmış mısır yiyeceğim.. mümkünse ordan sevdiğim herkes.. ömrümün tüm romeoları, mecnunları geçecek.. ve mümkünse tüm mümkünler sırasıyla geçecek.. azıcık laflayacağım ayak üstü her rastladığımla.. birine saati sorup, fil hastalıklı abonman biletçiyi, kör gazeteciyi, ateşe işeyen deliyi ve tüm beyoğlu'nun fonda ten'lerine derin aşklı bakışlar sarkıtarak sinemaya yetişeceğim.. film bitiminde caddeye egemen olan o alkol, o hırs, o şiddet, o nefret yüklü yalnız, bekâr ve negatif elektrikten çekinerek, önümde yerden bitme gece elbiseli üvertür şarkıcılara ve dostlarına bakarak eve yollanacağım.. ta ki film festivalinin son günü benim kardeşle yapacağım yeni beyoğlu turuna kadar..
NOT: metin üstündağ'ın hayatın bedava hazları - beyoğlu'nda yürümek adlı yazısını kendime uyarladım.
ne kadar güzel dönüştürmüşün yazıyı...
YanıtlaSilSağol Buketcim:))
YanıtlaSil