Bu yıl İstanbul Film Festivali sebebiyle, iki hafta süren festival süresince, dört gün İzmit'ten İstanbul'a gittim. Günde üç filmden toplam oniki film seyrettim. Film biletleri normal zamanlardan ucuz olsa bile, on iki film olunca ehh epeyce bir yekûn tutmuştu. Dört günlük yol masraflarımı üzerine ekleyince... Festival için kendime bir bütçe ayırmıştım. Hakveririsin ki bu durumda yeme içme faslında idare etmeye gayret ettim. İstiklal Caddesinin hemen girişinde, heykelin olduğu yerde, hani Fransız Konsolosluğu'na doğru inerken, önünde arabasıyla duran bir simitçi vardır, bilmem farkında mısın? İşte her Beyoğlu'na gittiğimde o simitçiden iki simit alıp çantamam atıyordum. Bir şey itiraf edeyim mi? Bana... "Hayatta sana haz veren neler vardır?" diye bir soru soracak olsan, inan benim için simit yemek en baş sıralarda gelir. Simit yemek o kadar mutlu eder ki beni anlatamam. Ya sinema? Ya İstanbul? Düşünsene. İstanbul'dayım. Hem de başkalarını bilmem ama benim için buram buram tarih kokan İstiklal Caddesi'ndeyim. Sinemaya giriyorum. Hey! Film festivalindeyim üstelik... Sinema çıkışında iki film arasında az zamanım oluyor. Allahım! Nisan yağmuru nasıl da çisil çisil yağıyor! Ben çocukluğumda olduğu gibi ayaklarım ıslanacak diye hiç korkmadan, cup cup sulara basa basa bir sinemadan diğerine koşturuyorum. Film çıkışında acıkıyorum tabii. Midem filmin başlayacağını haber verircesine "fena halde açım!" diye zırıl zırıl çalıyor. Hemen Beyoğlu'nun ara sokaklarına dalıyorum. Salaş tahta masalı sandalyeli bir yer bulup telaşla oturuyorum. "Usta bir şekersiz çay, benim ki demli olsun lütfen.." diye sesleniyorum.. Kız belli bardakta çayım geliyor. Bir avucumla kavrıyorum bardağı. Tabağına asla koymuyorum. Düşünsene diğer elimde simit. Hımm... Her ikisini ayrı ayrı kokluyorum. Çayın ve simidin kokusu her defasında aklımı alıyor... Sonra önce çaydan bir yudum içiyorum. Immmh, nefis... Sonra bir parça simitten koparıp yiyiyorum... Immmh, leziz... Mutluluk nedir ki? O anda "Şu dünyanın en zengin, en güçlü, en mutlu kişisi kimdir?" diye bana sorsan... İnan başım yukarda "Benim!" derdim. Hani bazan sorarlar ya "Mutluluk nedir?" diye... Mutluluk aynen böyle bir şey işte!
Yazıdıkların bana o kadar hitap ediyor ki:))
YanıtlaSilBen de bir sinema ve simit tutkunuyum.Beyoğlunda yapı kredi kitabevi karşısındaki simit sarayı favorim ,simitleri çok lezzetli denemeni tavsiye ederim.
Bu arada seni tebrik ederim ,onca yolu tepip günde 3 film izlemek muhteşem...Bu sene değil ama geçen sene ben de bayağı izlemiştim.Şimdi vizyon filmlerini sinemada ,yetişemeyip görmek istediklerimi dvd'den izliyorum.
Duygularını çok güzel anlatmışsın,katılıyorum sana...gerçekten mutluluk o kadar da büyütülecek birşey değil .işte bu!
Sevgiyle...
İstanbul keyfini ne güzel anlatmışsınız. Bu arada ben festivalin hiç bir filmine gidemedim. Utanç içindeyim. Hem de festival bana yürüme bilemedin bir belediye otobüsü fiyatınayken.
YanıtlaSilGevrek + Çay + Peynir veya Boyoz + Çay + Peynir süper üçlü... ^^
YanıtlaSilNot : İzmir de tuzlu maya ile yapılana gevrek. Tatlı maya ile yapılana simit denir.
Yazini giptayla okudum, istanbul'da yasadigim zamanlar, bana en cok keyif veren zamanlardan biridir Istanbul film festivali, gidilecek filmlerin listesini yapmak, iki film arasi keyifli kosusturmalar, keyifli güzel bir film izlemenin doygunlugu..bazen sirf bu tarihlerde Viyana'dan istanbul'a gelmek istiyorum.
YanıtlaSilbu yazını severek okumuştum arkadaşım..:)
YanıtlaSilBahar bayramı,emekçinin bayramı kutlu olsun..:)
bana uğrarsan birde teşekkür yazım var arkadaşım..:)
sevgili vildan,sana mail atmıştım aldın mı?
YanıtlaSilSelamlar,
YanıtlaSilBakınız, bu yazının başlığı Mutluluk Nedir? ya..
Ne güzel yorumlara sebep oldu bu yazım. Kendimi çok mutlu hissediyorum:) Teşekkür ederim.
Rosemary, bloğunuzda kutlamıştım ama tekrarlıyayım.. İyi ki doğmuşsunuz!
Buket,mailinizi aldım. Telefonunuzu kayıtladım. Arayacağım.
Herkese sevgiler.
Ne güzel bir yazı. Aktı gitti okurken gerisinde güzel bir gülümsemeyle mutluluğu bıraktı. O zaman amacına ulaştı ne dersiniz?
YanıtlaSilİnsan yiyemeyen, göremeyen, gezemeyen, koşamayan, mutlu olamayan, mutlu olmayı bilmeyenleri düşündükçe şükrediyor. Yüreğinize sağlık, keyifle okudum...
Eyvallah, sihirli.. Beğenmenize sevindim.
YanıtlaSil