Bugün 1 nisan. Benim doğduğum nisan ayının girizgâhı. Abartı gibi gelecek biliyorum ama, 1 nisan'ın, şakalarımı arşı âlâya değdirdiğim gün olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Denk gelene hiç acımam. Her türlü şaka yapabilirim. Bilmiyorum. "Nisan en zalim aydır." diyen şair T.S. Eliot, belki gelecekte benim doğacağımı bilerek bu cümleyi şiirine eklemiştir. Sahiden 1 nisan'da, gözüm bir şey görmez. Zalimce şakalar yapabilirim. Sanıyorum 1nisan şakaları yapan bir ben kaldım. İnatla şakalarıma devam etmeye niyetliyim. Şaka deyince, Başkalarının Hayatı adlı filmden hafızama kazınmış bir bölüm vardır. Şakalarıma devam etme kararı aldıran film olmuştur. Şaka yapmaktan vazgeçemem.
Filmin konusunu uzun uzadıya anlatmak niyetinde değilim. Seyretmeyenler için şunları söyleyebilirim. Film 1984 Doğu Berlin'inde başlar. Glasnost ve Berlin Duvarı'nın yıkışından beş yıl öncede olduğumuzu bilmeliyiz. O yıllarda Doğu Almanya'nın çok gizli örgütü Stasi için çalışan yüzbin küsur ajan, beşyüzbin civarında muhbir olduğu söylenmektedir. İnsanlar izleniyor, dinleniyor, fişleniyor, ihbar ediliyor... Doğu Almanya hükümeti feci bir kontrol, gözetleme ve ihbar etme sistemi kurmuş. Yüzbinlerce kişi fişlenerek dosyaları tutulmuş. Doğu Alman hükümeti için çalışan gizli örgüt Stasi'nin amacı "başkalarının hayatları" hakkında bilgi toplamaktır. Ülke dış dünyaya kapatılmıştır. Yaşam koşullarını dünyayla paylaşmamaktadırlar. Anlatırken tüylerim diken diken oldu. Sahiden çok etkilendiğim bir filmdir. Seyretmeyenlere hararetle tavsiye ederim. Korkunç bir ortam. Ülkede insanlar birbirlerine güvenmemektedir. Korku, endişe, gerginlik hat safhadadır. Neyse... Filmin beni çok etkileyen bölümüne gelmeliyim. Bu bölümde sivillerin girmediği sadece Stasi istihbaratçılarının bir arada bulunduğu bir yemekhaneyi seyrederiz. İşinin uzmanı Stasi polisi ve sorgu yargıcı Yüzbaşı Wiesler ile gene örgütün rütbeli bir albayı aynı masada karşılıklı yemek yemektedirler. Hemen yan masalarında, daha düşük rütbeli üç ajan, hem yemek yemekte hem şakalaşmaktadırlar. Dikkatini çekerim. İş yapmıyorlar. Sadece iş molası, yemek saatindeyiz. Onları seyretmeye devam ediyoruz. Genç ajan parti genel sekreteri hakkında komik bir fıkra anlatır. Gülerek şakalaşır. Zaten iş hayatları, yaşadıkları ortam gergindir. Şakalar rahatlatmaz mı? Ne olacak ki? Normal insanlar gibi iş dışında şakalaşmaktadırlar. Yan masadaki albay tehditkar bir tarzda ajana adını, rütbesini sorar. Ajan korkar. Rengi sararır. Sesi titrer. Sadece şaka yaptığını söyler. Aslında albay da ast rütbedeki ajana şaka yapmaktadır. Fakat hiyerarşik vaziyet küçük ajanı feci korkutmuştur. Acaba fişlenecek midir? Hapse atılacak mıdır? Çok mühim bir sahne olduğunu düşünüyorum. Bu arada filmin asıl kahramanı, dinleme, izleme uzmanı Yüzbaşı Wiesler, aynı bizim filmi seyrettiğimiz gibi olanı biteni seyreder. Yıllardır iş için yaptığı seyretme durumunu, işte şimdi iş dışında yaşadığı bir şaka ortamında belki de ilk kez gerçekten, insani duygularla seyretmektedir. Ne feci bir vaziyet olduğunu farketmektedir. Yüzbaşının hayata bakışı değişecektir.
Şaka yapmayı severim. Hele 1 nisan'sa... Hiç çekinmem. Şakalarımı yaparım. Sevdiğim insanlara şaka yapma özgürlüğünü hissetmek benim hakkım. Bugün şaka yaptığım kişiler umarım anlarlar beni... 1 nisan'da şaka yapma hakkımı kullanıyorum. O kadar.
Şaka yapmayı severim. Hele 1 nisan'sa... Hiç çekinmem. Şakalarımı yaparım. Sevdiğim insanlara şaka yapma özgürlüğünü hissetmek benim hakkım. Bugün şaka yaptığım kişiler umarım anlarlar beni... 1 nisan'da şaka yapma hakkımı kullanıyorum. O kadar.
hımm..
YanıtlaSilZagorun afişi olup olmadığını sordum, bulabilirmiş bizim Kedi... Başkalarının hayatı üzerine diyeceklerimi zamanında demiştim blogda fazlası lafı uzatmak olur.:)
YanıtlaSilSelam Numan.. Şaka yapmak en doğal haktır..
YanıtlaSilSelam Avram, İzmit'teki çizgi romancı bulabileceğini söyledi. Eğer bulamzsa sizden isterim. Teşekkürler.
YanıtlaSilO değil de, keşke yazınızın linkini verseydiniz:)
Bugün çok sevdiğim biri şaka yaptı valla kalbime inecekti,bugün bişey olmadıysa sanırım bi daha bişey olmaz.Dozunu mu ayarlayamıyorlar bilmiyorum ama oldum olası şaka işini sevmyorum..
YanıtlaSilKeshkule, şaka yapmayı seviyorum.
YanıtlaSilAbartmaya meyyal bir bünyem var.
Her işte olduğu gibi şakayı da abartıyorum. Peki, şaka yapınca mutlu oluyor muyum? Ben, karşımdakini düşündüğüm için, şaka yaptığım kişi mutlu olacak diye seviniyorum:) Bana sinir oluyorlardır eminim. Ama alışıyorlar biliyor musunuz? Şaka yapmayınca, niye unuttun beni, diyorlar:) Ya da "of, niye böyleyim?" diyorum. "Boşver olduğun gibi kal" diyorlar.
İşime geliyor. Aynen devam:)
Bana şaka yapılınca çok mutlu oluyorum. Çünkü sazanın tekiyim.
Hemen şaka ağına takılıyorum. Ne var? Kalbim ya sevinçten ya heyecandan hop ediyor:) Anlık şaşkınlık yaşıyorum. Şaşkının teki olduğumu kabulleniyorum..
Kimseden çekinmeden, özgürce şaka yapma hakkını kullanmak istiyorum:)
Hay bin kunduz o kitapçıya. Oysa tam da nisanın birinci günü için atılmış ideal bir kancaydı.:))
YanıtlaSilBinlerce kafatası aşkına, şaka mıydı yani? Sevinmiştim oysa. Eğer İstanbul'da bulamazlarsa ne güzel İzmir'den gelecek diye düşünmüştüm. Sazanın tekiyim ben:))
YanıtlaSilBu yazının hatlarını daha keskin buldum, şaka yapmış olabilir misin acaba ?
YanıtlaSilOldum olası 1 nisan şakalarını sevmemişimdir:( Dün gazetede okuduğum bir habere bir güzel oturup yazı yazdım meğer nisan şakasıymış:) Ama ben hiç gülmedim:/ Filmi izlenecekler listeme ekledim teşekkürler :)
YanıtlaSilSelam İstanbul GPT, yazı şaka değil ama şaka gibiyse ne mutlu bana:))
YanıtlaSilAydınlık Bahçesi, şaka rutinden sıyırır insanı.. Bi de o gözle bakın isterseniz. Aldatılmış hissi verir bi an, sazan gibi hissettirir doğru.
YanıtlaSilAma sallar yani... Arada sallanmak silkelenmek iyidir. Hem şaka son derece insanidir. Sadece insanlara özgüdür. Ayrıca özgürlüktür:))
sen şaka sever olarak tam bir gürcüsün.:))
YanıtlaSilaman bana yapma lütfen, cidden. acaip bozulup çabuk kırılan bir cinsim ben yahu..((
ismim müstear.
Müstear ya da Patina Kali,ne güzel bolca yorum yazmışsın bugün:)
YanıtlaSilSeni görmüş kadar oldum inan.. Özlemişim. Annelerimizin hatırına gel, olmaz mı? Seneye Nisan 1 şakası yaparım kısmet olursa:)) Kırılmazsın inşallah! Yooo.. Ben dil bilen gürcüyem:)) Çata çat konuşurum seninle icabında:)) Gel:))
geleceğim inşallah zaten ama kilo konuşmak yok tamam mı? :))
YanıtlaSilaay ben dil bilen değilim. anlamaya anlıyorum da konuşurken kelimeleri hatırlamıyorum.:((
bu arada sana da maşallah, demek konuşabiliyorsun ne güzel.:)))
Kilo mu aldın görmeyeli? Boşver dert etme. Kilo Terörü ile mücadele eden biriyimdir ben:) Dur eski bir yazımı yeniden senin için buraya alayım:)
YanıtlaSilBen de şaka yapmayı severdim, kimse sevmediği için yapmaktan vazgeçtim. Tekrar başlar mıyım bilmiyorum :)
YanıtlaSil---
Bu arada, sevdiğiniz blogların arasında benim blogumunda adının geçmesine sevindim. Teşekkür ederim :)
Selam Çağın, şaka yapmayı seviyorum.
YanıtlaSilÜstelik abartarak şaka yapıyorum.
Şaka cehennemi varmış. Şaka cehennemine baş odun olacağımdan korkuyorum. Şaka yapıp, sonra af diliyorum. Benim halim feci. Kronikleşti bu vaziyet bende.
Vazgeçmem mümkün değil. Son örnek ben kaldım herhalde:))
Sevdiğim bloglara yeni tek blog daha ilave edemiyorum:( Sorun var.
Olmuyor. Çok fena!