*Aşkı Portofino'da buldum
Çünkü hâlâ hayallere inanıyorum."
Love in Portofino
"Yok artık!" diye bağırdım. Akabinde kocamaaan bi "Pes!" diye ekledim. Neydi bu olan biten? "Yuf yani!" Abartmanın da bir endamı, bir ölçüsü olur, öyle değil mi?"
Eve gelip, kendime geldiğimde hemen bilgisayar başına oturdum. Acele acele gugıla "Portofino nere bizim köy nere?" diye sordum. Gugıl sorumu ikiletmedi... Hemen "Adı üstünde "Aşk Sehri". Aşka aşık olanların doğru adresi: Portofino... Adına şarkılar yazılmış, şiirlere konu olmuş ve en güzel aşklara tanıklık etmiş, şahit olmuş... " diye cevap verdi. İyi de güzelim... Portofino'yla benim ne işim olur? Köyde yaşayan biriyim... Bizim köy nere... Taaaa.... İtalya'nın Akdeniz Kıyı Şeridi'nde bulunan Portofino nere, öyle değil mi? Onu bunu bilmem... Resmen Portofino'daydım işte. Rengarenk evlerin dört bir köşesi ışıklarla aydınlatılarak büyüleyici bir ortam yaratılmıştı... Nasıl ummanlar dolusu şımşıkırdak insan topluluğu vardı anlatamam. Şahane bir geceydi. Gökyüzünde muhteşem bi dolunay, kocaman sahne üstünde ise dünyaca tanınmış müzisyenler vardı. Ya elinde mikrofonuyla ayakta duran o adama ne demeli... Hey!... Yoksa Andrea Bocelli mi? Evet, kesinlikle oydu. Harikulade sesiyle şarkı söylemeye başlamıştı bile. Adeta bir varmış bir yokmuş'la başlayan... Masal gibi bir geceydi yeminle..
Vay canına sayın seyirciler!.. Dünyanın en ünlü tenoru Andrea Bocelli, İtalya'nın en güzel beldelerinden biri olan Portofino'da konser veriyorsa, seyirci olmak için kimbilir kaç papel para verip bilet almak gerektiğini, müsadenle benim şu küçük aklım bile hesap edebilirdi elbette. İyi de, nereden bulacaktım o kadar parayı? Bilet alamayınca, sevdiğimiz şarkıcıyı, sahildeki sandallardan birinden kaçak seyrediyorduk belki de. Çünkü yan gözle baktım. Bu şık seyirci gurubu içinde değil, denizin açığındaki sandaldan birinde iki kişiydik. Yanımda bizim ofisin eski stajyeri, şimdilerde memleketin ithalat ihracat bilgesi Kübra vardı. Kübra müziğin ritminde oturduğu yerde salınmaktaydı.
Sessizce "Ne işimiz var bizim burada?" diye fısıldadım. Duymadı. İllüzyonda gibiydi. Günahını almak istemem ama... Bilmiyorum duymuyormuş ayağına yattı belki. Pirelendim. "Hey, sana söylüyorum. Ne işimiz var burada bizim? Bana bak, bu güzelim konseri kaçak seyrettiğimizi bi anlarlarsa var ya, sadece İtalyan sosyetesine rüsva olmakla kalmayız, popüler dünyaya da kapak oluruz." dedim. Havalı bir kafa hareketiyle, yüzüne düşen kıvırcık saçlarını arkasına doğru attı. Tepeden tırnağa endamıma küçümser bir nazarla baktı. Dudaklarını alay edercesine kıpırdattı. "Şaka mı yapıyorsun?" dedi. Afalladım. Aşağılandığımı hissettim. Ne yapayım yani? Bu vaziyetlerde hüngürdemeye meyyal bir bünyeye sahibim. Neyse ki, kendime mukayyet oldum. Göz pınarlarıma hücum eden gözyaşlarımı tuttuğum gibi, anında gerisingeri içime gönderdim. Akabinde epeyce çaba sarfederek, gülümsemeyi becerdim. Rüzgar saçlarımızı usul usul dalgalandırıyordu. İnanılır gibi değildi. Resmen sahnede Andrea Bocelli, yüreğime tesir eden o muhteşem sesiyle Besame Mucho'yu söylüyordu. Parmaklarımı heyecanlı heyecanlı çıtlattım. Portofino'ya hangi ara gelmiştik? Manzaranın kenar köşeşinden de olsa bu konser alanına nasıl girebilmiştik? Şaşkın bir ifadeyle suratına baktım. Parmağını dudağının üstüne koyarak, hastane duvarlarındaki hemşire pozu verdi. Her zamanki bilmiş gözleriyle bana bakarak."Şıııhht! Sinemadayız. Seyirciler rahatsız olacaklar." dedi. Sarsıldım. Sanırım o sarsıntıyla kendime geldim. Etrafıma tekrar baktım. Tıklım tıklım dolu bir sinema salonunun ortasında oturmaktaydık. Hatırladım. Portofino'da Aşk adlı konser filmi gösterisi sebebiyle İstanbul'daki Paladyum'daydık.
öyle deme hayalkahvem, bu yaz gidiyoruz biz:)
YanıtlaSilistemek yeter:))
ne güzel haber buket:) çok sevindim.
Silne diyeceğim? bilirsin ben, güzel bir beldeye gitmeyi değil, hayal etmeyi çok severim:)
Harikasın canım.Sonu çok iyiydi :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Büşra:))
Silbenim telefon melodim. birden fışır fışır bir dalga sesi başlayıveriyor. ortamdaki herkes "noluyooz" filan oluyorlar.:)
YanıtlaSilgeçen gün bir markette çalmaya başlayınca, tam açtığım an bir hanım "açmayııın" diye panikletti beni ama ben basmış bulunmuştum. kaldım şöyle.
meğer biraz çalsın da dinleyeyim diyeymiş.:))
"bekleyin azıcık dinletirim size" dedim ben de.:)
patina kali
Vay Patina Kali, telefonun dalga sesi veriyor öyle mi:)
YanıtlaSilSana bir şey söyleyeyim mi, ömrümde hiç dalga sesi çıkaran telefona denk gelmedim.
Ama eğer geleydim... Yani misal bu ya Migros'yamışız.
Seninle karşışmışız.
Tam o anda telefonun çalmış.
Telefonun çalan sesi dalga sesi çıkarmış.
Of, fena!
Hemen hipnoza girerim ben Patina Kali...
Elimdekileri olduğu yere bırakırım.
Uyur gezer vaziyette denize doğru yollanırım.
Üstümle başımla denize atlarım.
Şöyle bi bırakırım kendimi. Sen hiç yosunlarla bir salındın mı?
Dene bak. Deniz karar veriyo. "Seni şöyle sallıyacam hacı" diyo,
sen de "Peki hocam salla" diyosun.
Bir sonraki hareketi bilmeden, yani deniz, yani ucu bucağı yokmuş gibi...
Güneş batma ay da dolun olarak doğma şekilleri yapıyo olur bi taraftan.
Ben denizde yalnız, ben cümle planktonlar, yosunlar, şekil şekil bulutlar, kenardan dolun dolun ay ve manzaranın en kral köşesinden kendine yer bulup batmak üzere olan güneşle...
Deliler Denizi bu Patina Kali... Ben senin telefonunun dalga sesinin hipnozuyla dalar gelirim denize... Kimseciklerin ruhu duymaz... Senin bile:)
Böyleyken böyle.
Başımız köpük köpük bulut, içimiz dışımız deniz, yapraklarımız ipek mendil gibi tiril tiril, yüz bin gözle seyrettik Portofino'yu ve Portofino'da Aşk'ı:)
YanıtlaSilSevgili Kübra, yaaa beni ortak edersen Portofino'da Aşk gösterisine, seni Hayal Kahvem'e başlık yaparım işte böyle:))
YanıtlaSilÇok güzel olmuş, yüreğinize sağlık, izlerken hakikaten başkaydı da okurken da ayrı bir keyif aldım:)
YanıtlaSilHey, beğenmene sevindim:)
Silooof süper o halde, bana geldiğinde sürekli çaldırırım kediler tepene çıksa bile farketmezsin.:))
YanıtlaSilve sadece dalga sesi değil canım, bildiğin portofino şarkısını çalıyor gümbür gümbür.
ama o fışırtılara bitiyorum ben de. ve ve o denize beni de götür lütfen.:)
patina kali
http://www.youtube.com/watch?v=uD_zbcxM878
YanıtlaSilbenim telefonum da çalan bu Portofino. sanırım sen de bunu daha çok seversin.:))
patina kali
Hımm.. Sen dalga sesli Portofino şarkısını dinletirsen ne olur bil bakalım?
YanıtlaSilDenize dalar dans ederim:) Gene kimseciklerin ruhu duymaz bilesin))
Du bi... Havalar güzelleşsin illa yeni evine geleceğim Patina Kali.
Gelmişten geçmişten ama en çok annelerimizin güzelliğinden bahsedeceğiz birlikte:)
İnşallah.
aah aah diyorum ki yanına beni de aal lütfen, bak o zaman sadece ben duyarım.:))
YanıtlaSilSabırsızlıkla bekliyorum gelmeni, hele konuşucağımız konu beni cezbetti çabuk gel.
Evi satan hemşire hanım, şehrin içinde bir meyve bahçesi oluşturmaya niyetlenmiş ciddi ciddi.
olan ağaç sayısına bu bahçe pek minik kalır ama bak 2 erik, 2incir, 2 zeytin, kırmızı erik,badem, elma, armut, ayva, şeftali,kiraz, hünnap, ceviz ve pencereye uzanmış üzüm asması.
çoğunun çiçek zamanını kaçırdın, meyveleri kaçırma olur mu? :))
Patina Kali, aynı köyde yaşayıp ve müşterek mazimize bakıp, nasıl bir araya gelemiyoruz biz?
SilŞaşılacak sey!
Yok ama bu benim kusurum.
Sen ben yokken ofise gelmişsin.
Üstelik şahane bi armağan getirmişsin.
Ben... Ah ben Patina Kali.
İhmal etmemem gerekir seni.
Annem bilse var ya ne üzülür.
Du bakalım.
Yok yok güzel halamı üzmeyelim. vakti saati gelmemiş şimdiye kadar demek ki. ama artık yakın inşallah diyelim mi? :)
Silsevgilerimle
patina kali
söylemeyi unuttum bak, ben de bir "koçum" biliyor musun? :)
YanıtlaSilhem de bugündü, bugündü.:))
meyve ağaçlı yorum da bunun gibi "patina kali" den geldi de, ona yazmayı unuttu..:(
doğum günü çocuğunun kusuru bağışlanır di mi?.:)
Canım. Sağlıklı, mutlu ol e mi? Sevgiler:)
Silteşekkür ederiiim, hep birlikte inşallah.:))
SilAmin:))
Sil