Sevinç İle Hüzün
Sevinci kapıştılar taşımayı bilmeden,
Şimdi bilen yok, nerede oturuyor.
Köyün delisi Hüzün, yalnız kaldı yollarda
Adam-adam, sınıyor, arıyor yoldaşını..
Kıskandıran özlemi, yüzünden okunuyor.
Görünüp siliniyor o günden beri.
Sevinç bin an gözlerde, dudaklarda.
Yerini sevgilisi Hüzün'e bırakıyor.
Sevinç'se, uzaklarda hep uzaklarda..
Şöyle bir görünüyor, hemencecik uçuyor.
İşte o günden beri gözlerde, dudaklarda
Hüzün, aramaktadır, yitik yavuklusunu.
O günden beri Sevinç yerinde durmaz
Ve kişiliğini ararken uzaklarda
O günden beri kimliksiz hüzün olmaz...
Şimdi bilen yok, nerede oturuyor.
Köyün delisi Hüzün, yalnız kaldı yollarda
Adam-adam, sınıyor, arıyor yoldaşını..
Kıskandıran özlemi, yüzünden okunuyor.
Görünüp siliniyor o günden beri.
Sevinç bin an gözlerde, dudaklarda.
Yerini sevgilisi Hüzün'e bırakıyor.
Sevinç'se, uzaklarda hep uzaklarda..
Şöyle bir görünüyor, hemencecik uçuyor.
İşte o günden beri gözlerde, dudaklarda
Hüzün, aramaktadır, yitik yavuklusunu.
O günden beri Sevinç yerinde durmaz
Ve kişiliğini ararken uzaklarda
O günden beri kimliksiz hüzün olmaz...
Özdemir Asaf
Herkesin ve dahi benim, daha ciddi sıkıntıları(-m) varken, hangi cüretle yazacağım bu düşündüğüm yazıyı? Utanıyorum... İyi ama... Sussam olmuyor... Söylesem olmaz...
Bilmiyorum ki... Nerden geliyor bu bu aşırı heyecan... Aşırı sevinç... Aşırı duygulanma... Adeta kuşlar gibi uçabilme meziyeti... Alt tarafı festivale film biletlerimi aldım. O kadar! İyi de nerede şimdi o sevinç peki? Yooo... Özdemir Asaf der ya "Az önce bana bir mektup geldi. İçinden ben çıktım." diye... O hesap... Az önce gene şaşırdım kaldım kendime... Yüreğimi geniş bir hüzün kapladı. Sevinç ansızın uzaklara gitti. Aynı şairin dediği gibi... Bu şiirini beni bilmişte yazmış sanki... Hoşgeldin!... Hoşgeldin köyün delisi hüzün... Şimdi bilen yok, sevinç acaba nerede oturuyor? Sevinç bir an gözlerde, dudaklarda... Sonraaaa... Şöyle bir göründü... Uçtu gitti... Diplerdeyim... Hüzün nasıl büyüyor anlatamam... Abartma var ya bünyemde... Az sonra olacak bir zebella! Korkuyorum.
Niye mi?
Bak şimdi.... İstanbul Film Festivali için biletlerimi aldım tamam mı? Sevinçliydim ne güzel!.. Az önce biletleri dizim dizim masaya serdim... Baktım aralarında Vesikalı Yarim'in bileti yok. Niye? Sait Faik Abasıyanık'ın öyküsünden, 1968 yılında Lutfi Akad tarafından
sinemaya uyarlanan, başrollerini Türkan Şoray ve İzzet Günay'ın paylaştıkları Vesikalı Yarim, İstanbul Film Festivali'nde bir
seans gösterime sokulmuş ve satışa çıktığında zaten biletleri tükenmiş, bitmiş... Vesikalı Yarim'i beyaz perdede seyretmeyi fena halde hayal etmiştim. Kooskoca 32. İstanbul Film Festivali'nde Vesikalı Yarim, tek sinemada ve tek seferlik gösterimde... Oldu mu şimdi yani?
Bu yazıyı neden yazdım biliyor musun? Vesikalı Yarim'in o tek gösterimi için elinde fazla bileti olan var mı acaba diye sormak istiyorum. Anlatmak istediğim... Hüznün kimliği ben'im... Sevinci yakalamak istiyorum.
Merak etme ama... Eğer sende de bilet yoksa... Elbette her hayal gerçek olacak diye bir şey yok... Bu da geçer!..
İnan, bu beter yazıyı hüzün yazdırdı bana... Benim kabahatim yok!
Merak etme ama... Eğer sende de bilet yoksa... Elbette her hayal gerçek olacak diye bir şey yok... Bu da geçer!..
İnan, bu beter yazıyı hüzün yazdırdı bana... Benim kabahatim yok!
başlık'ın orijinali - " sussan olmaz, söylesen olmaz" çelik'in sorma adlı şarkısının bir dizesi.
ne yazıkki var bilet.
YanıtlaSiliyi seyirler hirondelle.
YanıtlaSilNanananooom! Felek gene bi kıyak yaptı şükür...
YanıtlaSilVesikalı Yarim'i beyazperdede seyrettim:))