29 Mayıs 2010 Cumartesi

Elveda Lenin Ve Annem

Şifasız bir hastalığa yakalanan annem, son günlerinde yattığı yatağında benden siyah üzüm istemişti. Üzüm zamanı değildi. İyi de, şimdi zamanı yok ki meyvenin. Her meyve her mevsim bulunabilir. Hiç unutmam, nefes nefese şehrin tüm manav ve marketlerini dolaşmış, hiç bir yerde siyah üzüm bulamamıştım. Yeşil üzüm vardı fakat terslik olacak ya siyah üzüm yoktu. Sonunda hiç ummadığım bir yerde buldum siyah üzümü. O anki mutluluğumu anlatamam. Hemen eve gidip, yıkadım ve anneme verdim. Annem bir salkım siyah üzümden ancak iki tane yiyebildi. Bana sevgiyle baktı. En tatlı haliyle tebessümünü etti. Birşeyler söylemek istedi. Merakla eğildim. “Boyadın mı sen bu üzümü?” dedi. Güdüm. Güldü. Yattığı yerden, o hasta haliye komikliğine devam ediyordu.



Elveda Lenin’i izlerken,1989 yılında, Doğu Almanya’da yaşayan Alex’in, bir kalp krizi sonunda sekiz ay komada kalan annesinin, komadan çıktıktan sonra hasta yatağında yatarken, turşu istemesi ve Alex’in , annesine istediği turşuyu bulmak için yaptığı koşuşturmayı seyredince o günler aklıma geldi.

Doğu Berlin’de yaşayan Alex’in annesi, sosyalist bir eylemcidir. Kalp krizi sonucunda girdiği komada kaldığı sekiz ay içinde Berlin Duvar’ı yıkılmış ve Berlin siyasal, ekonomik ve sosyal değişim süreci içine girmiştir. Komadan çıktıktan sonra, doktorlar hiçbir şekilde annesinin şok atlatmaması gerektiğini söyleyince, Alex, annesine özel bir ortam hazırlama çabasına girer. Şehirde her şey değişmiştir aslında. Elveda Lenin adlı filmde annesinin hiçbir şekilde bu değişikliği fark etmemesi için mucizevi bir çaba gösteren Alex’in yaşadıklarını seyrediyoruz.




Çok etkileyici bir duygusallığı olan film, bence aynı zamanda belgesel niteliğinde. Film 1961 yılında Berlin'i ortadan ikiye bölen Utanç Duvarı'nın 1989 yılında yıkılmasından sonra, insanların yaşam tarzlarının ve standlartlarının nasıl değiştiğini de gözler önüne seriyor. Doğu Berlin’de duvar yıkılmadan önce sağlık, eğitim gibi hizmetletler devletten parasız alınıyor ve sosyalizm nispeten eşit koşullar sağlıyorken, Belin Duvarı'nın yıkılmasıyla bu hizmetlerin ortadan kalkmaya başlaması... Doğu Berlin insanının kapitalist sistemin rekabetçi ortamına alışık olmamasının şaşkınlık verici durumlar hazırlaması... İşsizlik... Sekiz ay içinde yaşanan değişiklikler... Alex'in annesinin Lenin heykelinin nasıl kaldırıldığını izlerkenki hayret hali, gerçekten filmin unutulmayacak sahneleriydi. Mutlaka izlenmesi gereken bir film.

3 yorum:

  1. vildan teyzecim gercekten çok duygusal ve etkileyici bir filmdi, gecen yıl sizden alıp yurttaki arkadaslarımla izlemistim...Bu noktada degisim ve dönüsüme vurgu yaparak, insanların en olmayacak dedıgı seylerın bıle nasıl gercek olabılecegını anlatan, sosyalıst sıstemden kapıtalızme gecısın sadece kavram olarak degıl gercek hayatta da yasamları nasıl etkıledıgını gosteren duygusal kareler;)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Kübra, beğendiğine sevindim.

    YanıtlaSil
  3. Nur içinde yatsın annen Vildancığım. Çok özel bir insandı. Dış görünüşü gibi yüreği de cok berrak ve iyiydi. Demek şakacılığını sen ondan almışsın. Siyah üzüm istemiş ya..babam da dün akşam benden üzüm istedi. Koca pazarda bulamadım çıkmamış demek ki. derken büyük bir markette kırmızı üzümler görmiyimmi. Oysa kırmızıyı cok tatlı olur diye istememişti. Ben de her salkımdan bir tane tadarak en tatsız salkımı aldım. Bakalım akşam yiyince ne diyecek merak ediyorum. Begenmezse diye kavun ve karpuz da aldım. (bu arada bir soğan patatesi söylemediğim kaldı)
    Bu yazdıklarım konunun mana ve ehemmiyetine gayrı ciddi kaldı ve uzatırsam çarşı pazardan, hububat ve sakatata mevzularına kaymadan..
    mutlu yarınlar :)

    YanıtlaSil