Şimdi oturdum ya bilgisayar başına... Gölgesizler kitabıyla ilgili bir konu paylaşacağım. Şimdi bak... Eğer okursan göreceksin... Yada okumuşsundur belki...Herkes kaybolmaya başlayacaktır, Hasan Ali Toptaş'ın Gölgesizler adlı kitabında... Önce berber çırağı gitmiş, geri dönmemiş... Sonra berber, çırağını merak etmiş. Aramak için çıkmış gitmiş... Berber dükkanında bir bizim yazar, bir de berber koltuğunda uyuyakalmış adam var... o kadar... 23. Bölüm... Adam "benim gitmem gerek" diyerek uyanır. Yazar "nereye?" diye sorunca, adam uykulu gözlerle aynadan bakar ve sorar " ne nereye?". "Gitmem gerekir "dedin ya?" der yazar. Adam alay eder gibi "ben öyle bir şey demedim." der. Şaşırır yazar. "Sen gitmem gerekir demedin mi?" diye tekrar sorar. "Hayır demedim." der adam. "Peki bana son kez ne söyledin?"diye sorar. Adam şöyle cevap verir: "Belki de şu anda konuştuklarımız bir rüyadır dedim."
Şimdi ben bunları okuyunca yaptığım şakalar geldi aklıma... Bizim çocuklar küçükken, okadar çok şaka yaptım ki onlara... Of haddi hesabı yok valla... Allah afetsin... Çocuklar da afetsin tabi... Şaka cehennemi varmış biliyor musun?Dünyada biteviye şaka yapanlar atılırlarmış oraya... Şimdi ben hep şaka yapıyorum ya eğer afetmezlerse beni, şaka cehennemine başodun olacağım kesin! Of ya!.. Sadece çocuklara değil ki... Kimlere şaka yaptım? Anlatsam burdan aya kadar yol olur... Dinle bak! Bizim çocuklardan biri sokağa çıkmış oynamış, yemek saatini geçirmiş, epeyce merak ettirmiş mesela... Ne yapayım şimdi ben bu çocuğa? Dövmeye kıyamayınca... En güzeli şaka tabi ki şaka!... Çocuk yorgun argın, biraz da mahçup, çekingen eve gelir. Çok oynamış, eve geç kalmış... Kapıyı açarım.. "Efendim?"derim. "Anne şeeyy, biraz geç kaldım da.." der. "Pardon anlamadım. Yanlış kapıyı çaldınız zannımca... "derim. Çocuk gözlerini açar bakar ilk defasında... "Anne benim ben.." der. Ben şakama büyük bir ciddiyetle devam ederim. "Çocuk, annen falan değilim ben senin... Ne annesi? Benim çocuğum yok ki... Haydi bakalım başka kapıya!" der, kapıyı kapatırım suratına... Delikten bakarım... Çocuk şaşakalır... Kalakalır bir süre... Sonra kapıyı çalar gene... Açarım.. "Anne yaaa?" der. "Aaa! Yavrum.. Ne kadar yorulmuşsun... Neden kapıda bekliyorsun? Girsene!" derim. Çocuk boynuma atlar. Girer içeriye... Aynı çocuğa defalarca yapsam da bu şakayı, önce ilk defa yapmışım gibi etkilenir biliyor musun? Sonra "Anne yapma şu şakayı der, "ben senin annen değilim, benim çocuğum yok "desem de kapıyı kapatmadan ayağını atar içeri ve atlar odaya... Ama suçunu biliyor ya, ses çıkarmaz bu kadarlık şakaya... Geç kalmış, merak ettirmiş bir defa... Böyle şakalar yapardım işte yaaa... Bütün bu anlattıklarım rüya mıydı yoksa?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder