The Kitchen Crashers bloğu ilgiyle takip ediyorum. Bu bloğun yazarları yeni evli bir çift. İkisi de çalışıyor. Ev dışında hem müşterek hem ayrı ayrı ilgi duydukları uğraşları var. Bloglarında bunları okurlarıyla paylaşıyorlar. Sinemaya gitmeyi ve kitap okumayı seviyorlar. Seyahat etmekten, müze, sanatevi dolaşmaktan hoşlanıyorlar. Seda fotoğrafla ilgileniyor. Hakan gitarıyla vakit geçirmeyi seviyor. Tamam... Buraya kadar çok güzel. Bir de ne hoşuma gidiyor biliyor musun? Evin erkeği, yemek işi söz konusu olunca "yemeği kadın yapar" demiyor. Evin hanımı ise "ben kocamı mutfağa sokmam." demiyor. Bilakis kocasının mutfağa girip yemek yapması için teşvik ediyor. Bence, evde erkeklerin yemek yapma konusunda yeteneklerini körelten kadınlar... Oysa düşünsene en meşhur aşçılar erkekler değil mi? Eveeet!... Eeee... Öyleyse evlerde erkekler neden yemek yapmıyorlar? Çünkü büyürken anneleri, evlenince eşleri erkekleri mutfağa sokmuyorlar. O geleneksel "erkek rolü"nü erkeklerin beyinlerine gene kadınlar yerleştiriyorlar. Bu durumda erkekler, aslında bünyelerinde var olduğuna inandığım yemek pişirme yeteneklerini geliştiremiyorlar. Ne fena! Oysa Seda ve Hakan'ların mutfağında durum farklı. Sırayla yemek yapıyorlar. Sonra Hakan son derece kompleksiz biri. Yemek pişirdiğini söylemekten çekinmiyor. Bilakis blogta yazarak umuma ilan ediyor. İşte Seda ve Hakan'ın bu vaziyetleri ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gidiyor. Bloglarına çok sık yazı yazmıyorlar. Ama her yazdıkları çok ilgimi çekiyor. Ben bu bloğa bayılıyorum. Bir yazılarını gizlice aşırdım. Bak nasıl içinden geldiği gibi, rahat rahat yazmış Hakan... Gene çok sevdim. Bence erkekler bu bloğu takip etmeli ve aşağıdaki yazıda Hakan'ın söylediği gibi içlerindeki Remy'i uyandırmalılar:) İşte buyrun aşırdığım yazı...
Ben Pixar’ın inanılmaz eğlenceli ve iştah açıcı çizgi filmi Ratatouille’i 2007’de sinemada izlemiştim. Filmden çıktığımda karnımın guruldadığını hatırlıyorum. Bir animasyonun yemek gibi 5 boyutlu, bütün duyuları harekete geçiren bir şeyi bu kadar iyi verebildiğine inanamamıştım.
Ratatouille, Gurme fare Remy’nin köyünden çıkıp, bütün zorluklara ve her şeyden öte fare oluşuna rağmen Paris’te hayranı olduğu büyük şef Auguste Gusteau’nun restoranında yemek yapmaya başlamasının ve kendini kabul ettirmesinin, tutkusunun peşinden her şeyi bırakıp koşmasının çok ama çok eğlenceli ve tatlı hikayesi.
Filmin sonlarına doğru bir sahnede, burası bilemiyorum “spoiler” sayılır mı ama, Remy acımasız yemek eleştirmeni Anton Ego için kendine has stiliyle, rustik bir Fransız sebze yemeği olan Ratatouille hazırlıyor. Anton Ego böylesine şık bir restoranda önüne gelen köy yemeğini ağzına koyduğu anda, bu lezzet onu alıp çocukluğuna götürüyor, yemeğe bayılıyor, filmin heyecanı izlemediyseniz kaçmasın diye daha fazla anlatmıyorum. İnanılmaz hoş bir sahne, filme adını veren Ratatouille ise harikulade gözüküyor.
Seda da yazmıştı, bizim evde bu aralar aramızda girdiğimiz bir iddiayı kaybeden bir hafta boyunca yemekleri yapıyor. O hafta sıra bendeydi:) Aynı filmdeki gibi Ratatouille hazırlayıp Seda ile birlikte filmi yemeği yerken izlemeye karar verdim. Başladım araştırmaya. Filmdeki Ratatouille meğer orijinal ratatouille değilmiş. Film için danışmanlık yapan, Kaliforniya’daki French Laundry restoranın usta şefi Thomas Keller’a “Dünyanın en meşhur eleştirmeni restoranınıza gelse ve ona Ratatouille hazırmanız gerekse bunu nasıl yapardınız?” diye sormuslar. O da orijinal tarifi oldukça değiştirerek Confit Byaldi adını verdiği bu alternatif tarifi ve sunumu oluşturmuş. İşin ilginci Confit Byaldi adındaki “Byaldi” bizim güzeller güzeli sebze yemeğimiz imam bayıldıdan geliyormuş! Orijinal Ratatouille oldukça basit bir sebze yemeği, Thomas Keller’ın Confit Byaldisi ise oldukça zahmetli.
Biraz daha araştırınca şef Thomas Keller’ın yorumuyla Ratatouille tarifinin New York Times gazetesinde yayınlandığını gördüm ve orijinal tarif’ten yola çıkarak yemeği yapmaya koyuldum. Tarifin İngilizce orijinalini şu linkte görebilirsiniz: http://www.nytimes.com/2007/06/13/dining/131rrex.html
Yemeğin orijinal tarifini her zamanki gibi azıcık değiştirdim. Orijinal tarif hem yeşil kabak hem bal kabağı kullanıyor, ben evde olmadığı için bal kabağı yerine havuç kullandım çok da güzel oldu. Orijinal tarif 3 saatten uzun sürüyor ben 2.5 saatte olacak şekilde ayarladım yoksa aç kalacaktık:) işten zaten geç geliyoruz filme başlamamız 9’u buldu yemek 9 buçuk gibi hazırdı.. Lezzeti inanılmaz oldu. Bir sebze yemeği sonuçta, çok daha hızlı bir şekilde yapılabilir ama bu lezzet ve görsellik için biraz zahmet ne yazık ki şart. Filmimizi izlerken yemeğimizi afiyetle yedik ve Seda da ben de çok beğendik. Soldaki resimler filmden, sagdaki resimler ise bizden;)
Bu tecrübe ayrıca hoşumuza gitti, önümüzdeki günlerde birkaç filmi daha konsepte uygun yemekler eşliğinde izlemeye karar verdik! Umarım siz de bu tarifi denersiniz, hoşunuza gideceğinize eminiz. İçinizdeki Remy’i uyandırın…
Sümeyye bu yazıyı çooooooooooooooook begendi :D
YanıtlaSilSelam Sümeyye, bu yazıyı beğendiyseniz buraya buyrun derim:)))
YanıtlaSilhttp://thekitchencrashers.com
Bizde yemekleri hep babam yapar:)
YanıtlaSilHem de harika yapar:)
Selam Ezgilimelodi, hah işte... Fırsat verilince erkekler şahane yemek yapıyorlar değil mi? Fikrimi destekleyen bir örnek yazdığınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilAnneniz demek ki "aman, güya yemek yapıyorsun, fena halde dağıtıyorsun, arkandan ben toplamak zorunda kalıyorum, boşver yapma" diye babanızı eleştirmemiş.
Ya da "ben ailemden öyle öğrendim. erkek mutfağa girmez. "dememiş.
Ne yapmış? Fırsat vermiş. Babanız da yeteneğini geliştirmiş:)) Müthiş!
Ben de müstakbel eşimin aşçılığını iyi olmasını diliyorum :)Annem gibi ömrümü mutfakta tek başına geçirmek istemem :(
YanıtlaSilSelam N.Narda... Hey bi dakka:)
YanıtlaSil"Ben de müstakbel eşimin aşçılığını iyi olmasını diliyorum :)" demişsiniz ya... Yooo... Şöyle deseniz daha iyi olmaz mı?
"Ben de müstakbel eşimin aşçılığına aynı Seda gibi fırsat vereceğim. Hatta ona gurmelik kitapları alacağım. İlgisini çekecek mutfak oyuncakları alacağım. Böylece erkeklik genlerinde var olan aşçılık yeteneklerini köreltmeyeceğim. Bilakis ortaya çıkarmasına yardımcı olacağım."
Hah işte biz kadınlar böyle dersek,
annelerimiz gibi mutfakta ömrümüzü tek başına geçirmeyiz:)
N. Narda... Bu mevzulara itina göstermeliyiz:)Küçük görünen mühim mevzular bunlar:)
Harika bir görüntü. Hakanı da Sedayı da bu keyifli işi şölene döndürdükleri için kutluyorum
YanıtlaSilveeee..hemen bu yemeği kendime cuppyliyorum :)
Sevgiler bu çocuklara ve onları yetiştiren annebabalarına.
Annem de babam da öğretmendiler.Şuan emekliler:)
YanıtlaSilBeni ve abimi ne bakıcıya vermişler ne de anneanne ve babaanne eline...
Yani ben küçükken babamın mesleğini sorduklarında"köfte yapıyor"diye cevap veriyirdum uzun bir süre..Hazır gıda yemeyelim diye görev paylaşımında bulundular.Okulu eve en yakın olan kim ise o yemekleri yapacaktı.Nitekim piyango babama vurdu:))Şimdilerde işini severek yapıyor.Tarif defterleri oluşturuyor,gazetelerin yemek eklerini alıyor:)
Birkaç gün önce de sarma yapmıştık birlikte.Bugün de bana balık ayıklamasını öğretti:)Malum yeni evliyim,henüz evim olmasa da öğrenmeliyim:)
Anneme gelince;evet babam yemek yaparken bulaşıklarını bir manevra ile yıkamaya çalışırdı.Babam en son onu balkona çıkarken kilitlemişti:)Hem cama vuruyor,hem de gülüyordu:)O saatten sonra babama hiç karışmadı.Zaten kırılan her tabak,uçan her tencere sonrasında babam kedi gibi olurdu.Yanık kokusu da eksik olmaz bizim evde.Ama olsun,kimse babam gibi süper yemek yapamaz:)
Dilerim ben de onun kadar başarılı olabilirim.
Neyi öğrendim biliyor musun?
İstemeyerek yapılan her şey adı gibi kötü oluyor.
İstemeli,
Bir de güven vermeli;)
Çok uzun bir yorum oldu.susuyorum:)
Selam Dilek, ne güzel yemek sahi:)
YanıtlaSilHakan'ın yemeği daha güzel görünüyor inan ki!
Evet ne mutlu gerçekten:) Of, şimdi benim de canım çekti:))
Ezgi, uzun yorum yazma konusunda şöhretim vardır. Size verebilirim:)
YanıtlaSilBakın şimdi.. Kaç kadın tanıyorum.
Kocalarını asla mutfağa sokmak istemiyorlar. Sonra bıdıbıdıbıdı
çok yoruluyorum diye konuşuyorlar.
Önce yemek yapmak kadın işi değildir, bunu kadınlar bellemeli.
Bütün meşhur aşçılar erkek. Asıl erkekler yemek yapma konusunda yetenekli demek ki. Eee! Yazık değil mi, erkeklerin bu becerilerini köreltmeye. Bırakalım yapsınlar, bırakalım yemek yapma konusunda bizi geçsinler:)
Sonra eşleri bir yere gittiğinde süt yemiş kedi gibi kalıyorlar.
Çok üzülüyorum erkeklerin o aciz hallerine inan ki:)
Ellerinize sağlık babanızın. Babanın yaptığı yemekler daha tatlı oluyor. Evet. Kesin!
Umarım siz de eşinize fırsat verirsiniz Ezgi:))
Teşekkür ederim yorumlarınız için.
Hiç uzun değildi:))
Erkeklerin, kadına ait olduğunu sandıkları işlerin listesi upuzundur. Oysa aşçılar- moda tasarımcıları ve terziler - kuaförler - pedagoglar hatta kuru temizlemede çalışanlar çoğunlukla erkeklerdir.
YanıtlaSilDikkatinizi bir şeye çekmek istiyorum. Erkekleri yetiştirenler anneleridir. Yani onları kadınlar eğitir. Erkek çocuklar mutfağa sokulmazlar. Sofra kurmaz ve toplamazlar. Evlendiklerinde de aynı erkekliği sürdürmek onlara elbette kolay gelir. Kim koymuş bu aptalca kuralı... Neden kadın ve erkek işi gibi bir ayrım yapılmış bilmiyorum. Dinimizde bile kadın bu işlerden sorumlu değildir. Ama bu gerçek ısrarla saklanır. Dinimizde kadının aile içindeki tek sorumluluğu çocuklarının eğitimidir. Diğer işleri ya erkek yapmalıdır ya da bir yardımcı tutmak zorundadır. Velhasılı, erkeklerin ev işlerini üstlenmemelerinin altında yine bir kadın parmağı vardır. İş bizlere düşüyor. Ev işlerini erkek çocuklarınızla paylaşın. Asıl eğitim çocuk yaşlarda başlar.
peki yemekten sonra bulaşığı kim yıkıyormuş?
YanıtlaSilo da mı sırayla?
tam öğrenci hesabı arkadaş ya!
Selam Gülsüm, çok haklısınız. Önce anneler sonra eşler, erkeklerin yeteneklerini köreltmemeliler.
YanıtlaSilYemek yapmak kadın değil aslında erkek işidir. Ve yemek yapmak son derece zevkli insana keyif veren bir uğraştır. Dinlendirir. Mutlu eder. Erkekleri bunlardan uzak tutmak ne kadar acıklı öyle değil mi? Bilmiyorlar hayatın bedava hazlarını. Çok feci!
Anneler ve eşler erkeklere yemek yapmaları konusunda destek vermeli diyorum:))
Selam Zeyrek Bey, anneler erkek çocuklara yemek yaptırmayınca,ve erkekler yemek yapmanın kadın işi olduğunu belleyince, sonra şans eseri erkek yemek yapmayı teşvik eden bir kadınla evlenirse, mutfağa ilk girdiğinde, ne yapacağını bilemeyebilir.
YanıtlaSilYeni heves yemek yapmaya kalkışınca ortalığı batırabilir. Hatta bir kaç tabak çanak kırabilir. Kadınlar böyle konulara takılmamalı. Pes etmemeli diye düşünüyorum. Haklı değiller mi?
Bilmiyorlar. Kaç yaşından sonra öğreniyorlar. İdare etmek lazım.
Haa... ben yemek yaparken kirlenen bulaşıkları kim yıkayacak diye sordunuz sandım. Siz yemekten sonra bulaşıkları kim yıkayacak diye mi soruyorsunuz? Bulaşık makinelerinin önünde daima saygı duruşuna geçmişimdir. Bulaşık makineleri yıkayabilir Zeyrek Bey:)
Yok bulaşık makinesi diyorsanız eğer... Hımmm... Bulaşık yıkamak, yemek yapmak kadar keyiflidir:))
bu güzel çifti kutluyorum..
YanıtlaSilçok güzel bir frekans yakalanmış.
bende bunları an be an yaşayan biri olarak keyfini her daim çıkartıyorum.
ev- hayat- sosyal yaşam bir paylaşım ortamına dönüşebiliyorsa, ortak noktalarda uzlaşmalar sağlanıyorsa çok hoş arkadaşlık doğuyor çiftler arasında..
biz bunun böyle olacağını hiç bilmiyorduk mesela 30 yıl önce !
her iki taraf hayatından ödün vermeyince ortaya çıktı görünen kısım.
yemekde yapar- alışverişde- temizlikte :)))makineleri harika boşaltıp yerleştirir :)
yaşasın masal kahramanım :)))
çok sevgiler herkese...
vayyy bence gayet başarılı bi çalışma olmuş:)
YanıtlaSilSelam nUnU, ne mutlu!!
YanıtlaSilMasal kahramanınıza ve size bizden selam ve sevgiler:)
Selam Gülümse, diğer yazıları da göz gezdirin isterseniz:) Seveceksiniz.
YanıtlaSilSahiden çok hoş ve örnek bir blog
http://thekitchencrashers.com
aa bu blogu ben de keşfetmişim.hatta sayfasında blogrollunda pelinpembesi de var. ama izle yapamadığımdan takip etmemişim :(
YanıtlaSilSelam Buket, izlemeye başlayınız o halde:) Hatta yorumlarınızı esirgemeyiniz:)) Ben seviyorum ikisini de ne yalan söyleyeyim.
YanıtlaSilSevdiklerimi herkes sevsin istiyorum. Aynen senin gibi:))
benım babamda guzel yemekler yapardı:)
YanıtlaSilama bu devırde erkeklerde bu ozellık cok nadır malesef
Orası tamam da Hayal'cim, adamın "içinde yoksa" zor oluyor. Asıl iş yine kadınlara ama bu kez annelere düşüyor bence. Çocukken erkekleri biraz mutfağa hatta arada cam silmeye davet etseler bizim için işleri epey kolaylaştırmış olurlardı :)) Ağaç yaşken meselesi:)
YanıtlaSilçok güzel yazmışsın, eline sağlık :) parçalarını okumayı çok seviyorum hayal kahvem. Başarılar :)
YanıtlaSilMerhaba Hayal Kahvem, ne kadar guzel bir yazi yazmissiniz, cok tesekkur ederiz :)) Bizim evdeki esitlikci gorev dagilimini herkese tavsiye ederiz.. Biz bunu anne ve babalarimizdan bu sekilde gorduk ve musterek hayatta bunu kendi evimizde de uyguluyoruz! ve bundan buyuk keyif aliyoruz, Allah icin Hakan da harika yemek yapiyor..Herkese selamlar, sevgiler. Blogumuza bekleriz :))
YanıtlaSilYoo Bricit, bence günümüzün gençleri daha ilgililer mutfağa.. Hımm.. Şimdi aklıma Issız Adam geldi iyi mi?
YanıtlaSilHeyy, ne hoş filmdi öyle değil mi:))
Çok doğru N.Narda, çocuklar önce evde öğreniyorlar. Sonra okul, arkadaş ortamı devreye giriyor. Şimdi size yazarken ne aklıma geldi biliyor musunuz? Bizim memleketteki gurmeler.. Aaaa! Hatırladıklarım hep erkekler.. Mesela rahmetli Tuğrul Şavkar. Ne hoş yazılar yazardı. Televizyon programları olan Vedat Milor... Adamın içinde olmalı diyorsunuz ya.. Yooo.. Hepsinin içlerinde var bence...Farkında değiller.
YanıtlaSilMarifet erkeklerin yemek yapma yeteneklerini ortaya çıkarabilmekte:))
Teşekkür ederim Yezdan. Mahcup oldum birden:) Sağolun.
YanıtlaSilEyvaaah! Thekitchencrashers bloğa yakalanmışım:)) Selam Seda, sizden habersiz yazınızı aşırdım. İyi oldu ama erkeklerdeki yemek yapma yeteneklerini konuştuk sayenizde.
YanıtlaSilTakibinizdeyim:)
Ayıp olmazsa bir şey söylemek istiyorum. Hem sizi, hem eşinizi, hem bloğunuzu çok ama çoook seviyorum.