Az önce eve girdim. Dondum dondum... Hava feci soğuk! Rüzgâr nasıl uğuldayarak esiyor anlatamam... Buzz! Buzz!.. Üfürüyor... Islık çalıyor... Uğulduyor... Açıkta bulduğu teni jilet gibi kesiyor... Önüne kattığını sürükleyip götürüyor... Rüzgâr değişti... En sert, en zorlu türkülerini söylemeye girişti... Rüzgâr bu gece bana filmin kötü adamını hatırlatıyor... Korkutuyor. Her dafasında sanki en çılgın kahkahalarını savuruyor... Elime bir mendil aldım. Dört ucunu ayrı ayrı bağladım. Sonra kendi yaptığıma kendim şaştım. Dedim "bunu ben şimdi neden yaptım?" Birden hafızamda bir çekmece açıldı. Yıllar önce okuduğum, rüzgârın başrolde olduğu, bir kitabın içindeki sözcükler kucağıma saçıldı. Ve oturduğum yerde Latife Tekin'in Berci Kristin Çöp Masalları adlı o etkili türeyiş öyküsündeki, merkezin dış yamacında, şehrin çöplerinin döküldüğü yerin az uzağında, bir kış gecesi kurulan sekiz konduyu hayal ettim. Sabah konduların üstüne düşen ilk karı... İnşaatlardan toplanan tahtalarından... Pencere niyetine takılan muşambalardan... At arabalarıyla sağdan soldan taşınan kırık dökük briketlerden yapılan, eğri duvarlı, iğrelti çatıları olan sekiz gece kondu... Sonra çöp yığınlarının çevresinde, ampul ve ilaç fabrikalarının alt yanında, tabak fabrikasının karşısında, ilaç artıklarının ve çamurun kucağında bir mahallenin doğduğunu hayal ettim. O tepede yaşayacak insanlar eski püskü bir kaç yatak, yırtık pırtık üç beş kilim, kullanacak kırık dökük eşyalarını sırtlarında getirip gecekondularına yerleştiler. Sobalarını kurdular. Bir duvarlarından soba borularını çıkardılar. Diğer duvarlarına süpürge çöpünden mavi boncuklu uğurlar, sararmış resimler astılar. Bebelerini ne yaptılar biliyor musun? Çatılara beşikler bağladılar. Çatılara bağlanan beşiklere konan bebelerini pış pış sallayıp uyuttular. Gece olmuştu. Çevredeki fabrikaların makineleri durmuştu. Kopkoyu bir karanlığa gömülmüş olan gecekonduların yoksul, yorgun insanları tam uyumuştu ki yüzlerine yağan karla uykularından fırlayıp uyandılar. İlkin kendilerini bir rüyanın içinde sandılar. Sonra çığlık çığlığa bağırdılar. Rüzgâr herkes uykuya dalınca gecekondulara yanaşmıştı. Nefesini derin derin çekip hızlıca salmış, çatıları söküp kanatlamıştı. Ne olacak bu durumda? Çatılara bağlı beşikler tabiatıyla havalanmıştı... Bebeler de çatılarla birlikte kuş olup uçuvermişti. Şaşmışlardı. Kadın erkek, çoluk çocuk çıplak cıbıldak dışarıya dökülmüştü. Fenerler yakıldı. Hepbirlikte çatılar ve bebeler aramaya çıkıldı. Annelerin kimi üstünü başını yırttı. Kimisi ağıt yakarak kendi saçlarını yoldu. Kadınlar kara bulanmış bebelerini fabrikaların bahçelerinde buldular. Kimi bebenin incecik ağlama sesi rüzgârın uğultusuna karıştı. Kadınlar buz tutmuş bebelerine sarılıp, göğüslerinde ısıtmaya çalıştı. Erkekler sökülen çatılarını gecekondularının tepesine taşıdı. Bir daha uçup gitmemeleri için çatıları kalın iplerle bağladılar. İpleri yere gömdükleri kırık tahtalara ve sedirlerin ayaklarına doladılar. Hatırladım şimdi... Rüzgârın yolunu bağlamayı ben işte bu öyküde öğrenmiştim. Kadınlar bebelerini aramaya gidiyorlardı ya... Bir ağıtla mendillerinin, yazmalarının ucuna düğüm atıyorlardı. Dışarıya baktım. Rüzgâr uğuldayarak dolanıyordu. Sanki eğri duvarlı, naylon pencereli gecekonduları aranıyordu.Yoksa derme çatma, iğrelti çatılara asılı beşiklerdeki bebeleri kuş edip uçurmaya mı heves edivermişti? Mırıl mırıl dualarımı söyleyerek mendili elime aldım. Rüzgâr bebeleri bulamaz artık. Rüzgârın yolunu bağladım.
Allah bu soğukta dısarıda olan ınsanlara yardım etsın
YanıtlaSilÇoook güzeldi yazınız,şey acaba ruhumuzdaki çatılar ucunca da ,mendil bağlama işi yararmı acaba?.=((...bi an kendimi güzin abladan cevap bekler gibi buldum=)).hep sevgiyle yazın..
YanıtlaSilÇok başarılı tebrik ederim... Allah tüm insanların yar ve yardımcısı olsun...
YanıtlaSilÇok etkilendim.
YanıtlaSilZor..yazın da çok güzel..:)
YanıtlaSilGerçekten de çok güzel bir anlatım...Tebrikler...
YanıtlaSilSelam Biricitcons, amin..
YanıtlaSilSelam Deniz, neden denemiyoruz?
YanıtlaSilHemen deneyebiliriz:)
Selam Metin, amin. Sağolun.
YanıtlaSilSelam Gülsüm. Sağolun.
YanıtlaSilSelam Rosemary, beğenmenize sevindim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Selam Suihomesui, eğer okumadıysanız
YanıtlaSilLatife Tekin'in kitaplarını hararetle öneririm. Sağolun.
çok kötü oldum öyküyü okurken.fatma girik'in oynadığı boş beşik filmi geldi aklıma.
YanıtlaSilSelam Kara Kitap, offf Boş Beşik aklıma gelince, "swaacch" diye bir bıçak girdi yüreğime..
YanıtlaSil