hava güseldi.. en azından güneş vardı yani.. ve ben hâlâ hayata şükür ki yaşıyordum.. evde sıkılmıştım.. parka gitmek istedim.. güsel esvaplarımı giydim.. cici papuçlarımı.. indim parka.. park güseldi.. en azından bizim köyün son çimenleri ve son ağaçları vardı hâlâ.. elimi parkın etrafındaki çalılara sürterek yürüdüm.. çalıların karşısındaki boyaları dökülmüş, yaslanacak tahtası sökülmüş banka oturdum.. birden çalılıkların arasından iki iri kirli kara göz bana baktı.. iki iri kirli kara göz ayağa kalktı.. iki iri kirli kara göz'ün güsel esvapları yoktu.. iki iri kirli kara gözün cici papuçları da.. ellerimi çalılara sürterek yürüyünce çalıların altını kendisine mesken edinen çocuğu rahatsız ettiğimi düşündüm.. "özür dilerim oğlum." dedim.. şaşırdım kendi hâlime.. kendi kendime güldüm.. dahası kendimi türkan şoray, hülya koçiğit, filiz akın ya da nebileyim fatma girik'mişim gibi hayal ettim.. hani o çalıların içinden çıkan çocuğun aslında bilmediği, tanımadığı uzaktan annesi olmalıydım ya.. hani o çocuk da "ne güsel özür diliyorsunuz, size anne diyebilir miyim teyze" demeli ya, hani biz de duygulanıp duygulanıp ağlardık ya.. hani bir de, bir de.. tekrar özür dileyerek başını okşamak için eğildiğimde gözlerimle-ja garbarek saksafonu eşliğinde- ağır çekimde, iki iri kara göz'ü süzmeye başladım.. dokuz on yaşlarında olmalıydı.. kesin "tiner" ya da "bally" çekmişti.. kesin evi barkı yoktu.. ve kesin fabrikada tütün saran, sanki kendi içer tabii bir annesi vardı.. ve kes kesin annesinin de kes kes kesin her gün içen bir kocası vardı.. hava soğuktu. jilet gibi kesen rüzgâr açık bulduğu bedenleri ısırıyordu.. sonra iki iri kirli kara gözlü çocuğun başını okşadım.. ciğerden gülümsedim.. sonra o iki iri kirli kara göz bana baktı..
şimdi sıcak evimdeyim.. yazı yazmaya niyetlendim.. metin üstündağ'ın cümlelerinde gezindim..
"..... hadi bizi mizah kurtardı.... ya o çocuğun suçu ne ki.. sözcüklerim, cümlelerim haydi n'olursunuz, yağlı-reçelli ekmek olun gidin o iki iri kirli kara göz'ü bulun.. onu doyurun, onu sevin, onun üstünü örtün.. onların daha da çoğalmasını engelleyin.. bizimle bitsin tüm acılar.. haydi latin harflerim.. haydi canlarım, koçlarım benim.. haydi yoksa, yoksa size de inancım kalmayacak artık.. ve hayatın kıyısında yine iki iri kirli kara göz de ben olucam, tekrar.. haydi.... haydi şirin harflerim, haydi aslan cümlelerim.. sizi seviyorum harflerim.. evrende, yeryüzünde, son fakir, son mutsuz ve hayat öksüzü çocuk kalıncaya kadar.. haydi kaptan körk, haydi mr. spak.. lazerleri çalıştırın, haydee!"
benim sözcüklerim, cümlelerim yetersiz kaldı.. metin üstündağ'ın cümlelerini kullanarak, bu yazıyı yazdım
küçük iki kara göz bizden bir şeyler bekler gibi bakan, biz insanlar sadece gözlere bakıp yürüyebiliyoruz işte o anda mesele yürümemek, ona dokunmak, sevmek ve ona yalnız değilsini hissettirmek...
YanıtlaSilmutlu pazarlar canım..
sevgiler:)
o küçük iri kara gözlere dokunmak, kanat germek çok da zor değil aslında .. ama emek istiyor işte.. yüreğine, kelimelerine, kalemine sağlık..
YanıtlaSilçocuk gelinler imza kampanyası desteğin beni etkiledi ben de sayfama alacağım..
YanıtlaSilgüzel bir keşif oldunuz benim için... iki iri kara göz bana da baktı
YanıtlaSilSelam Reçelim, Metin Üstündağ'ı genelde karikatürist diye bilirler değil mi? Yooo... O memleketimin gizli bilgelerinden biridir:)
YanıtlaSilOnun yazıları yüreğime değer. Ve keşke onun gibi farkedip yazabilsem diye düşünürüm. İşte çaldım cümlelerini, kendime uyarladım. Oldu bitti:) Darısı kendi cümlelerimle becerebilmekte tabii:)
Sağolun. Mutlu günler.
Dayatılanla Yaşamak, ne düşünüyorum biliyor musunuz, bu dünyada tam manasıyla mutlu olmak mümkün değil.
YanıtlaSilEğer açlık varsa, eğer yoksulluk varsa, eğer haksızlık varsa, isterseniz sarayda yaşayın.. İçiniz sevinçle coşar mı? O çoşkulu sevincin içinde her daim hüzün ve keder olacaktır. Başkası mümkün değil. Sağolun.
Dayatılanla Yaşamak, memleketimizdeki kızların geleceğini erken evliliklere kurban etmeyelim ve bu kampayayı daha çok duyuralım, daha çok destekleyelim:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Selam SırfŞiirselYorum, ben de sizin bloğunuzda gezindim. Ve çok sevdim.
YanıtlaSilTeşekkürler:)
akrep gibisin kardeşim,
YanıtlaSilkorkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin,
canım kardeşim!
nazım hikmet
yazını ve yorumları okuduktan sonra aklıma bu şiir geldi. zihin enteresan! :))
Ya çemberin içindesindir..bakan.
YanıtlaSilYa cemberin dışındasındır bakan..ama görmeyen.
Bıçak sırtındakilerdir ancak birbirini anlayan.
Oy oy oy! Kara Kitap yıkmışsın ortalığı:) Şahane Nazım Hikmet şiiri için teşekkür ederim. Sağolasın.
YanıtlaSilKehanet, ne hoş bir kehanet göstermişsiniz:)
YanıtlaSilŞaka bi yana, anlamlı yorumunuz için teşekkür ederim.