Şu çizimleri ilk gördüğümde var ya, resmen
çarpıldığımı söylemeliyim. Gözlerime inanamadım. Evet, evet... Gözlerime
inanamadım da, ööylece şaşırdım kaldım. Yoo... Sadece şaşırmakla kalsam neyse,
ayrıca hayretler içinde kaldım iyi mi? Hayretler içinde kalınca, bu sefer
gözlerimi öyle bir açmışım ki gözbebeklerim yerlerinden fırlayacak sandım.
Hatta kalakaldım! Ve donakaldım tabii ki. Sonra kafam iyice karıştı! Niye mi?
Çünkü bu fotoğraflar Benjamin Lacombe'un çizimleriydi. İyi ama...
Olamaz! Bak bir şey itiraf edeceğim.. Bunlar var ya esas benim rüyalarımın
tipleri! Tamam... Elimden gelmiyor. Tanrı benden esirgemiş ne yazık ki çizim
yeteneğini. Ama çizgilerin büyüsüne kapılıp rüya gören ya da hayal kuran bir
ruhla cezal.... Yoooo... Cezalandırmış diyemeyeceğim... Bence ödüllendirmiş
beni. Evet... Evet... Çok şükür, Tanrı beni çizgilerin büyüsüne kapılıp hayal
kurmakla ödüllendirmiş. Hayal kurup rüya görmek kötü bir şey değil ki. İyi de
Benjamin Lacombe'la aynı rüyaları nasıl görebiliriz peki? Ben becerip
çizemedim, o yetenekli biri olunca benden önce çizdi demek ki! Ne diyeceğimi
bilemiyorum! Yoksa Benjamin Lacombe benim ruh ikizim mi?