Son iki aydır iş icabı, sabahın alaca karanlığında kalk, yürü, duş al, küçük bir atıştırma, giyin, evden fırla, işe git, çalış babam çalış, gecenin geç saatlerinde işten eve dön... Bir harala hurala... Bir koşuşturma... Bir telaş... Bir dünya işleriyle cebelleşme anlatamam sana... Aaa! Nedir bu? Bir daha mı geleceğim dünyaya? Yeter! Dedim. Bugün çalışma, koşturma prensibimi ihlal etmeye karar verdim. Evin perdelerini açmadım. Pijamalarımı çıkarmadım. Büyük boy çorabımın üzerine terlik filan geçirmedim. Saçlarıma tarak sürmedim. Evin içinde aylak avare gezinmeye, bu günlük dünyanın gelmişine geçmişine bir sünger çekmeye niyetliydim. Sözüm ona sebebini bilmiyormuş gibi kendime rol üzerine rol kesip, kararlıydım bugün içimi dikizleyecektim. Battal koltuğa bağdaş kurup oturdum. Elimin altındaki dergi ve kitapları itekleyerek bir kenara koydum. Kendimi birdenbire kapkara, kopkoyu, depderin bir kuyunun kenar taşları üzerinde buldum. Yerçekiminin kucağına düşebilme ihtimalimin yüzde binbeşyüz olduğunu bile bile, hayalimdeki kara, koyu, derin kuyunun kenar taşlarında, resmen zıp zıp zıplayıp dans ediyordum. Sonra bir an ööyelecene durdum. Elimde koca bir kürek olduğunu hayal ettim. Hevesli yeni yetme bir arkeoloğun iş edinmesi gibi... Ruhumun delhizlerinin gizli mabedindeki... Henüz keşfetmediğim sırlarıma mazhar olma niyetliyle... İçimi delice kürekleyecektim. Ya keşfedilmezse sonsuza kadar muhafaza edilecek efsunlu bir define gizleniyorsa içimde? Eğer içimi iyice deşmeyi denemezsem, söyler misin peki, nereden bilecektim? Gözlerimi usulca kapadım. Yooo... Yukarıya fotoğrafını koyduğum Bridget Jones gibi değil... Aynen aşağıdaki İndiana Jones misali kendime acımasız olmak kaydıyla... İçimdeki kutsal emanetlere ulaşmak... Gizemli olduğunu hayal ettiğim iç dünyamın henüz bilmediğim sırlarına vakıf olmak... Hepsinden önemlisi kristal kalbimin tehlikeli ellere geçmesini önlemek maksadıyla... Temkin adlı kalemin yıkılan kimi duvarlarını onarmak üzere... Tammm içime doğru yola koyulmuştum ki... Telefonu kapatmayı unutmuşum besbelli... Dünyanın zilleri kulaklarımda çaldı sanki. Kendime geldim. Açtım telefonu... "Buyrun, benim!" dedim. Ofisten arıyorlardı. Meğer bugün feci şekilde kar yağıyormuş. Çılgınca hasar ihbarları varmış. Hemen kalktım oturduğum yerden. Perdeleri açtım. Dünya sırtına bembeyaz giysisini geçirmişti. Sanki illüzyona uğramışım gibi... Yatak odasına geçtim. Pijamalarımı çıkardım. Kotumu, mor kazağımı, mantomu, botlarımı giydim. Başıma beremi, boynuma atkımı, ellerime eldivenimi geçirdim. Dışarıya çıktım. Küreği elime aldım. Arabamı bahçeden çıkarabilmek maksadıyla... Yolumun üzerindeki karları küreklemeye başladım.
ruhen ve cismen kürek küreme işi sizi yormuş olmalı (:
YanıtlaSilhay allah ya!çok severim böyle miskinlik günlerini.demek sabahları yürüyüşe gidiyorsun. ben de havalar çok soğuk diye yürüyüşe başlamayı sürekli erteliyorum.utan kara kitap utan! burda da lapa lapa kar yağıyor. hafta sonu da yürümesem olur herhalde... :)
YanıtlaSilHay Allah...! Gökyüzü dururken dehlizlerde dolaşmanın sırası mıydı? Bak bana... Her günüm dağınık, her daim sallam sullam... Ayaklarım yerden kesik mutlu mutlu (!) emeklilik yaşıyorum. Şaka bir yana enerjine hayran kaldım. Beni yerimden kaldırmak için oto kurtarma aracı gerekli. İnsanın en kolay alıştığı şey miskinlik sanırım.
YanıtlaSilharıka yazmıssın bende yapabılsem :)
YanıtlaSilSevgili Hayal Kahvem; içindeki hayal gücünü nasılda besliyorsun. Harikasın. Hatırlıyormusun küçücükken karyolaların altına nasılda sürüne sürüne girer saklanırdık. Canım öyle yapmak istedi işte. Ama bizin evde yataklar divanlar hep bazalı olmuş.
YanıtlaSilSende varsa gelebilirmiyim. Varsa acaba sığabilirmiyim.
Tozlu temiz farketmez..altı boş karyola arıyorum yani :)
Hay Vildancığımın kaheve molası. Ne işler yaptıracak bana :)
Sevgiler kardeş.
Bazen evde kalıp çekmecenin sapını bile tamir etsek kaliteli yaşama dair bir adım olur bizim için de bir terapidir bu.
YanıtlaSilProfösör, kim neden zevk alıyorsa onu yapmalı öyle değil mi?
YanıtlaSilHayat debdebesinde o kadar dış dünyayla ilgileniyorz ki, içimizi keşfedemiyoruz diye düşünüyorum.
Ben içimdeki çekmecelerin kopan saplarını tamir etmek istiyorum:)
Dilek sahiden divan altı kalmamış:) Ya yataklar bazalı ya koltuklar kısa ayaklı.. Benim saklambaça devam ettiğim yerler var ama. Dolap içleri, koltuk ve kapı arkaları...
YanıtlaSilOyuna devam:))
Silvia, thank you:)
YanıtlaSilSelam Bricitcons, fotoğrafınızı kullandım, kusura bakmayın e mi:))
YanıtlaSilGülsüm bi de koşturmaya alıştınız mı, bir telefon zili bile zıplamanıza yetiyor:)) Sağlık olsun, koşturalım:))
YanıtlaSilYoo Kara Kitap, evde yürüyorum. Son iki aydır işler sebeiyle ofisten geç çıkınca haftada üç kez gittiğim spor salonuna gidemiyorum artık. Bir aydır işe gitmeden önce evde yürüyorum. Yürüme bandı aldım. Çalışma odamda, bilgisayarın karşısına koydum. Bir film ya da video seyrederken, yürüyorum:))
YanıtlaSilSpora alışmış bünye su gibi ekmek gibi spor istiyor Kara Kitap. İyi ki alışmışım. Yoksa bu iştahla var ya.. Ne olurdum hayal bile edemiyorum:))
Selam Fakenoron, ruhumu daha fazla küreklemek istiyorum:))
YanıtlaSilBana bazen oluyor ve yerimden kalkıp ,sonucuna şaşırdığım işler yapıyorum :)Su gibi yazmıssın üstelik...
YanıtlaSilBir çırpıda sonuna geldim.VE DEVAMINI BEKLEDİM;)
blogunu çok sevdim ...:)
Sevgilerimle hayal kahvem :)
Teşekkürler z'Sunman, beğenmenize sevindim:) Sağolun.
YanıtlaSilo kürek illaki alınmış yani ele :D
YanıtlaSilEvet Meriç, içimi küreklemeye niyetlenmişken, karları kürekledim:))
YanıtlaSil