Yazıma, "Haftanın son çalışma gününü sonlandıcağım için feci seviniyorum." diye başlasam... Biliyorum... Diyeceksin ki: "Hani, işinden, köyünden, o ballandıra ballandıra anlattığın sahil kasabasına, bir kaç günlüğüne kaçmıştın... Eee... Nedir şimdi bu söylediklerin?" Haklısın. Ah, kusura bakma ama, yazdıklarımı okurken, ne kadar hayalperest biri olduğumu keşke aklından çıkarmasan. Bütün hafta... Bu Temmuz sıcağında... Çılgın gibi... Kan ter içinde... Çalıştım da... Ne bileyim... O deniz, rüzgâr, gitar tadında vaziyetlerimi hayal edip, kendi kendime uydurdum belki... Olamaz mı? Benim gibi tuhaf birinden herşey beklenir. Belki çocukluğumdan beri ailem ve çevremdekilerin "Herkes gibi olamadın gitti." deyişi, hiçbir zaman kulaklarımdan gitmiyor... Normal hayatımda hanım hanımcık rol sergiliyorum da... Ne bileyim? Hayal Kahvem'de tuhaflıklarımı, hayallerimi, uydurarak, özgürce yazmak istiyorum belki... Hasan Ali Toptaş'ın Sonsuzluğa Nokta adlı kitabında anlattığı gibi... "Çoğunluğun bir işe girip çalıştığı, aynı dükkanlardan alışveriş yapıp aynı yöntemlerle yediği, aynı şeyleri konuştuğu, çocuklar doğurduğu, sonra onların hepbirlikte okullara gittikleri, aynı renk giysilerle sınıflarını geçip mezun oldukları, ardından tabur tabur askeri birlikler oluşturdukları, aynı marşları aynı biçimde söyleyerek aynı koğuşlarda aynı kıvrılışlarla yattıkları ve bu edimlerle beraberlik ruhunu yakaladıklarını sandıkları, sonra bir bavul dolusu anıyla terhis olup eve döndükleri, anne babalarına hiç değişmeyen ve toplumun hazırladığı reddedilmez duygularla sarıldıkları, aynı yasalara uyarak evlendikleri, babalarından devraldıkları yöntemlerle seviştikleri ve babalarının boşalan iş kadrolarına kapılanınca dünyanın yarısını ele geçirmişcesine sevindikleri, sevinçlerini aynı yüz ışıltılarıyla yansıttıkları ve tıpkı kendilerinden öncekiler gibi, gene çocuk doğurdukları ve onları besleyip büyütmeye başladıkları ve bütün bu olup bitenlere "dönüp duran paslı bir çember" diyecekken "akıp giden yaşam" adını verdikleri uyumsuz bir toplumda, bir uyumsuzum ben" belki... Kurallara göre yaşıyorum görünsem de, kafama göre hayal kurmanın, hayali yazılar yazmanın tadı, kimi zaman gerçek hayatın tadından daha hoş geliyor bana belki... Olamaz mı yani?
Bak ne diyorum... Az sonra ayakkabılarımı çıkaracağım. Pencerenin pervazına oturacağım. Çıplak ayaklarımı keyfimce dışarıya sarkıtacağım. "Kocaman bir kentin kocaman bir alanında sözgelimi, öğle sıcağında... Herkes farkedilemeyecek kadar büyük bir çemberin çevresinde yorgun atlar gibi dönüp dururken... Havada duygulardan, heveslerden, tutkulardan, alışkanlıklardan ve coşkulardan örülmüş renk renk kamçı sesleri"yle birlikte... Gene ben o sesi işiteceğim... Diyecekler ki... "Herkes gibi olamadın gitti!!!" Eğer sahiden öyleysem... Sevineceğim. Çok sevineceğim.
herkes gibi değilsin sahiden :)) ve emin ol o yüzden seviyorum seni. ne güzel yazmışsın yine şiir gibi olmuş.
YanıtlaSilKimse birbirinin aynı olmasın zaten, farklılık iyidir :) Ben o gitar yazısını sahici sanmıştım ama :D
YanıtlaSilEyvallah Kara Kitap:) Yazının şiirselliği Hasan Ali Toptaş cümleleri sebebiyledir. Ben kim şiir kim Kara Kitap:) Keşke...
YanıtlaSilSelam Sessiz Gemi, ama bakın ben o yazıda olanlar sahici değildir demedim ki.. Mesela dedim... Yazdıklarım hayal mi gerçek mi?
YanıtlaSilAcaba ben hayal miyim? Hey, gerçek miyim peki:) Ya siz:))
İyisi mi size ben gitarla bir şarkı daha söyleyeyim... Sertap Erener'in şarkısı vardır ya hani..
"Aslında bu kadar da kırılgan değildim
Bir kayboldum sonra tekrar belirdim
Masallardaki gibi
Bir varmışım, bir yokmuşum..
Korkarsam sakince ıslık çalarım
Huyum böyle aynı yerde hiç kalmamışım
Bir varmışım bir yokmuşum"
Sevgiler Sesiz Gemi.. Böyleyken böyle işte:) Belki gerçekmişim... Belki hayalmişim... Bir varmışım.. Bir yokmuşum:)Ben neyim? Bilmiyorum ki..
Herkes gibi olamadım gitti:)
hmm.. Anlaşıldı o halde masal gibi bir varmış bir yokmuş diyorsun, gizemli biraz, olabilir de olmayabilir de.. Ama aynı zamanda renkli, hayalde sınır tanımaz.. Güzel :)
YanıtlaSilSevgiler..
Ne güzel anlatmışsınız Sessiz Gemi:)
YanıtlaSilSevgiler benden..
aynı olmayanı ötekileştirmeye alışkın bir toplumun evlatlarıyız biz...ama yine de "herkes gibi olmamak" iyidir, devam edin bence...
YanıtlaSilZeze, ailelerimizi, nerede doğacağımızı, beden özelliklerimizi biz belirlemiyoruz ki... Aynı olmayanı ötekileştiren atalarımız yokken, neden, niçin, niye ötekileştirme gayreti var anlayamıyorum.
YanıtlaSilAyrıca hayatımızdaki her şeyin standartlaştırılması korkunç. Farklılıklar renktir, tattır, güzelliktir... Tek kalıptan çıkma olmasak keşke..