Bugün var ya aynen şu türküyü söyleyesim vardı: "Al paranı koy çuvala.. Salla salla vur duvara.." Biliyorum. Elbette türkünün sözleri böyle değildi. Hatırlıyor musun, Eyvah Eyvah 2 filmindeki türkülerden hani. Kimi insan halleri senin de üstüne üstüne gelir mi? Bazı insanların öncelikleri, hal ve gidişleri seninkiyle denk düşmez ya hani... Bilirsin... Saçma sapan irili ufaklı dolaplar çevirmeye kalkanlar, dirsekleye dirsekleye, itişe kakışa iş yapmak isteyenler, karşısındakini enayi gibi görenler, küçük kurnazlıklar, gülünç hileler... Gülmekle ağlamak arasında kalırsın karşılarında. Of! Sebep... Daha çok para. Ya sana çelme takmaya kalkacak ya da seninle iş yaptıysa her durumda kendini haklı sanacak. Alışamıyorum bu insan hallerine.. Kabullenemiyorum ne yapayım yani... Değer mi? İki günlük ölümlü dünyada... Hepimiz ölüp gideceğiz. Var mı dünyaya çivi çakan? Paralarıyla sarmaş dolaş yaşayan... Varsa söyle. Neyi paylaşamıyoruz öyleyse? Niye insanca yaşamayı beceremiyoruz? İlla itiş kakış... Bazan inan kendimi çok tuhaf hissediyorum. Kabağuma gömüleyim. Bir süre orada kendi kendime demleneyim istiyorum. İşte buyrun... Dedim ki keşke Meursault olaydım şimdi... Hatırladın mı Mersault'u? Hani 1957 yılında Nobel Edebiyat ödününü alan Albert Camus'un Yabancı adlı romanındaki kahramanı... Okurunu etkileyen ve sarsan romanlardan. İncecik bir kitaptır ama az sözle duvara çiviler yani ne yalan söyleyeyim. İnsanın düşüncelerini alt üst eder. Dersin ki dünya gerçekten boş ve manasız. Herşey saçma. Kimi 30'unda.. Kimi 70'inde... Ölmeyecek miyiz eninde sonunda. Eee.. Nedir bu kabullenmeme? Nedir bu kavga? Buraya kadar tamam ama... Meursault okuru şaşkına çeviren bir halde, her durumu olağan karşılayan biridir. Meursault her insan halini doğallıkla kabullenir. Bunu nasıl becerir inanılır gibi değildir. Her türlü insani zaaflara, ne bileyim yaşamın karşısına çıkardığı her türlü çaparize nasıl bu kadar dert etmeden bakmayı becerebilir? Bu kitabı okuduktan sonra yaşam içinde bazı insan hallerini kabullenmeyi beceremiyorum ya.. Meursault olsam... Olabilsem diyorum.. Onun gibi... "İnsan eninde sonunda her şeye alışır." diyebilmeyi beceremiyorum. Onun yerine şunu söylemek istiyorum... "Al Paranı Koy Çuvala... Salla Salla Vur Duvara" Görüyor musun yaptığıma? Koskoca Albert Camus'un felsefecilere ilham olmuş roman kahramanıyla ilgili akşam akşam neler yazıyorum burada? Saçmalıyor muyum ne? Pes bana!
17 Şubat 2011 Perşembe
Al Paranı Koy Çuvala... Salla Salla Vur Duvara...
Bugün var ya aynen şu türküyü söyleyesim vardı: "Al paranı koy çuvala.. Salla salla vur duvara.." Biliyorum. Elbette türkünün sözleri böyle değildi. Hatırlıyor musun, Eyvah Eyvah 2 filmindeki türkülerden hani. Kimi insan halleri senin de üstüne üstüne gelir mi? Bazı insanların öncelikleri, hal ve gidişleri seninkiyle denk düşmez ya hani... Bilirsin... Saçma sapan irili ufaklı dolaplar çevirmeye kalkanlar, dirsekleye dirsekleye, itişe kakışa iş yapmak isteyenler, karşısındakini enayi gibi görenler, küçük kurnazlıklar, gülünç hileler... Gülmekle ağlamak arasında kalırsın karşılarında. Of! Sebep... Daha çok para. Ya sana çelme takmaya kalkacak ya da seninle iş yaptıysa her durumda kendini haklı sanacak. Alışamıyorum bu insan hallerine.. Kabullenemiyorum ne yapayım yani... Değer mi? İki günlük ölümlü dünyada... Hepimiz ölüp gideceğiz. Var mı dünyaya çivi çakan? Paralarıyla sarmaş dolaş yaşayan... Varsa söyle. Neyi paylaşamıyoruz öyleyse? Niye insanca yaşamayı beceremiyoruz? İlla itiş kakış... Bazan inan kendimi çok tuhaf hissediyorum. Kabağuma gömüleyim. Bir süre orada kendi kendime demleneyim istiyorum. İşte buyrun... Dedim ki keşke Meursault olaydım şimdi... Hatırladın mı Mersault'u? Hani 1957 yılında Nobel Edebiyat ödününü alan Albert Camus'un Yabancı adlı romanındaki kahramanı... Okurunu etkileyen ve sarsan romanlardan. İncecik bir kitaptır ama az sözle duvara çiviler yani ne yalan söyleyeyim. İnsanın düşüncelerini alt üst eder. Dersin ki dünya gerçekten boş ve manasız. Herşey saçma. Kimi 30'unda.. Kimi 70'inde... Ölmeyecek miyiz eninde sonunda. Eee.. Nedir bu kabullenmeme? Nedir bu kavga? Buraya kadar tamam ama... Meursault okuru şaşkına çeviren bir halde, her durumu olağan karşılayan biridir. Meursault her insan halini doğallıkla kabullenir. Bunu nasıl becerir inanılır gibi değildir. Her türlü insani zaaflara, ne bileyim yaşamın karşısına çıkardığı her türlü çaparize nasıl bu kadar dert etmeden bakmayı becerebilir? Bu kitabı okuduktan sonra yaşam içinde bazı insan hallerini kabullenmeyi beceremiyorum ya.. Meursault olsam... Olabilsem diyorum.. Onun gibi... "İnsan eninde sonunda her şeye alışır." diyebilmeyi beceremiyorum. Onun yerine şunu söylemek istiyorum... "Al Paranı Koy Çuvala... Salla Salla Vur Duvara" Görüyor musun yaptığıma? Koskoca Albert Camus'un felsefecilere ilham olmuş roman kahramanıyla ilgili akşam akşam neler yazıyorum burada? Saçmalıyor muyum ne? Pes bana!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
alışmak çok zor bence, alışmak için duyarsızlaşmak gerekiyor.bu da insanın kanına dokunuyor.duyar
YanıtlaSilKara Kitap.. Yazınızın devamı var mı:) Bana mı öyle geldi:))
YanıtlaSil