Tamam, mahcubiyet duyuyorum. Kabul ediyorum gözüm dönüyor çoğu zaman nefsime hakim olamıyorum. Tamam, iştahlı biriyim. Neler oluyor diyorsun değil mi? Tamam acele etme içimden gelenleri tek tek söylüyorum. Bak şimdi. Geçtiğimiz cuma günü gerçekten işlerim çoktu. Haftanın son çalışma günü ya iki ayağım bir papuçta misali koştur babam koşturuyordum. Fakat yoğun işlerimin arasında bir ara benim öğretmen kardeşe illa ki uğramak istiyordum. Cuma akşamı bir seyahate çıkacaktı zira. Bir hafta görüşmeyecektik. Biliyorum birbirimizi çok özleyecektik. Son bir görüşüp vedalaşmaktı niyetim. Ah, bunları yazarken burnum nasıl sızım sızım sızlıyor. Çünkü kardeşim gitti. Bak benim halime şimdi... Gerçekten ne yaptım ettim uğradım kardeşlere tamam mı? Büyük bir hevesle kapısını çaldım. Sevinçle açtı. Kapı açılır açılmaz evin içinden gelen buram buram mis gibi koku ortalığı sardı. Nasıl iştah açan bir kokuydu anlatamam... Kokladım önce... Hımmm! Tarçın... Kesin tarçınlı bir şey... Of.. of.. of... Havuç... Hımmm... Ceviz.. Ben bu kokuyu derin derin içime çektim ya... Efendime söyleyeyim kokudan öyle bir başım döndü ki anlatamam sana... O anda orada trafik polisi olsa ve promilimi ölçse tavan yapardı kesin! Kardeş kolumdan tutmasa az kalsın kapıda yığılacaktım yani öyle söyleyeyim. İnleyerek dedim ki: "Kardeş! Ne pişirdin? Bu ne? Bu ne?" Kardeş cevaben "Issız Adam keki yaptım," demesin mi? Benim balık burcu kardeşim. Nasıl romantiktir. Geçen sene çocukları üst üste hastalanmışlardı bir ara. Sıkıntıdan döküntü dökmüştü de cilt doktoruna gitmiştik. Hastalığının adı bil bakalım neydi? Rose... İnanamamıştım. O kadar romantiktir ki kızın döküntüleri bile gül şeklindeydi. Başka ne olacaktı ki? Pişirdiği kekin adı da "ıssız adam keki" olacaktı tabii. O da bilir beni. Nasıl iştahlıyımdır. Gülümsedi. "Gel, yedireyim biraz" dedi. Yooo... Duramazdım. Asla oturamazdım. Çok işim vardı çok. Eğer hemen hareket etmezsem müşterime geç kalacaktım. Yalvararak dedim ki: "Kardeş.. Keeekk! Paket yap bana.. Paket!" Yaptı. Ben kapıda beklerken elime verdi. Paketimi kaptığım gibi fırladım. Arkamdan hayal meyal "görüşürüz abla, özleyeceğim seni" dediğini işitir gibi oldum ama ben çoktan arabaya binmiştim. İnanır mısın kekin sevdasından kardeşimle vedalaşmayı unutmuşum, iyi mi? Ama o anlarda kek aşkından vaziyetimin asla farkında değildim. Kek yanımda ya.. Keyfim keka anlatabildim mi? Of ne fenayım ya!
İşim bitince, eve geldim. Paketi açtım. Of! Kardeş, resmen kekin yarısını bana vermiş! Canım ya! Elime aldım kahvemi ve kekimi. Salona geçtim. Elimdekileri koydum sehpaya. Ayaklarımı toplayarak koltuğa yerleştim. Laptop yanımda. Açtım. Bu arada ağzıma bir lokma ıssız adam kekinden attım. Şöyle bir bakayım dedim facebook'a ki o ne? Benim kardeş facebook'a bir şiir yazmamış mı aynen şöyle: "Kardeş demek hayat demektir... Kimi zaman aldığın nefeste diyebilmek... Kimi zaman üzüldüğün anda karşında bulabilmek... Hiçbir zaman sevgili kardeş gibi olamaz... Kardeşin aşkı sevgiliden çoktur... Sevgili terk eder, kardeş yanında baki kalır... Sevgili emreder, kardeş teselli eder... Kardeş sevgiliden çok sever... Bilir misin bizde kardeşlik nedir... Nefesin kesilirse, al benim canımı kullan ... senindir... Yolun sonu uçurumsa eğer... geri dön... İlk adım benimdir !!" Aaaa! Bunları okudum ya kek boğazımda dizim dizim oldu yemin ederim. Kalakaldım. Şaşakaldım. Hatta donakaldım bir süre. Hemen telefonumu aldım elime. Kardeşimin numarasını çevirdim. Kapatmış. Yolculuğa çıktı ya otobüste kapattı besbelli. Ben nefsime hakim olamayıp ıssız adam kekinin kokusundan sarhoş gibi olunca, üstüne bünyemde azami miktarda oburluk ta mevcut tabii.. Bu haldeyken kardeşimle vedalaşmayı medalaşmayı unutmuşum demek ki! İşte tam o anda kafama "dankkk" etti. .Karşımda ıssız adam kekiyle birlikte bir süre öyyylecee ıssız ıssız oturdum ben... Ne fena! Sorarım sana... Benim kardeşin yaptığı da iş mi şimdi? Biliyorum özellikle yazdı facebook'a bu şiiri. Allahım, şiirin üstüne koyduğu resimdeki abla da bana o kadar benziyor ki! Az sonra telefonuma bir mesaj düştü. "Afiyet olsun ablam. Issız adam keki yapan kardeşten:)) Pes ama! Antenleri mi var bu kızın Allahaşkına? Aldım ıssız adam kekinin tamamını... Doldurdum ağzıma... Sen sağ ben selamet... Oh ya!
Kardeştir.. ne yapsa yeridir :)
YanıtlaSilAfiyet olsun daha ne çay içtim ne kahve nerden bulacağım şimdi ıssız adam kekini nasılda canım çekti.....Meral..
YanıtlaSilDostlukla...
YanıtlaSil@ evet dilekcim.. abla da ne yazsa yeridir:)
YanıtlaSil@ hımm.. benim canım da ıssız adam keki istedi şimdi:))
@ benden de size dostluklar ali zafer:)
Kardeş candır; hele ki kız kardeş...Kardeş eli değmiş gibi olmaz ama ıssız adam keki yemeye bize de bekleriz Vildan Teyzecim:))
YanıtlaSilDemek adını sissi koydun öyle mi:))
YanıtlaSilSakın Viyana'da gördüm etkilendim deme..
Of, tamam şahane bir kraliçedir ama çok acıklı değil mi hikayesi? Neyse.. Bunu özel görüşelim olmaz mı bir ara seninle:)) Evet, sende de var kız kardeş. Ve ne tatlıdır senin kardeş te benimkinden iyi olmasın:) Issız adam keki değil sevgili sissi.. annene selam söyle.. pizza yapsın bize:)) Bloğunu yakinen izliyorum ve senden çok ümitliyim.. Kolay gele:))
Sissi Müzesi'nden aldığım kartpostal, biblo ve selpak:) sayesinde Melike bana Sisi diye hitap eder oldu; bloğunun adını neden Sissi koymuyorsun dedi:)İşte böyle bir macera benimki de...
YanıtlaSilSiz gelin annem pizza ben de ıssız adam keki yapayım size...Çırağınızdan sevgiler; öper kolaylıklar dilerim...
Estağfurullah Sisicim, çırak her zaman kulağı geçer:)) Eee.. Bi zahmet Sisi nin hayatını anlatın bloğunuzda tekrar hatırlayalım. Valla kadının hayatı acıklı bir roman gibi.. Kendisi, oğlu Rudolf ya kızı hani halkı ekmek bulamıyorsa pasta yesinler diyen mary antoinette.. Yanlış mı hatırlıyorum yoksa:))
YanıtlaSilYakın zamanda Sissi'nin hikayesini anlatacağım bloğumda:)) Entrika dolu bir yaşam, oğlu Rudolf fakat Mary Antoinette Sissi( Elisabeth of Bavaria)nin değil, Maria Theresa'nın kızı olmalı...Bu konuda daha ayrıntılı bir araştırma yapmam gerekiyor sanırım, sevgilerimle:)
YanıtlaSilÇok ilginçtir Sisi'nin hayatı Kübra. Bak benim bir yazım vardır. Yukarıdaki arama çubuğuna viyana diye yazarsan çıkacaktır karşına. Viyana çok gizemli bir şehir. Hele Sissi ile Viyana...
YanıtlaSilHele hayatını bilince var ya... Of, anlatmayayım ben Sissi yi... Senden dinleyelim iyisi mi:))Benim gibi hayalperest biri için Viyana ve bu hayatlar cazibe merkezi tabii:))Bir ara epey araştırma yapmıştım. Sonraaa.. unuttum gitti.. Şimdi senden dinlemek iyi gelecek sevgili sissi..
Sissi'nin hayatını öğrenince adından vazgeçecek misin bakalım:)) Of, öğrenmek var ya hep acı verir insana biliyor musun? Olsun varsın. Acıtsın. Gene öğrenelim. İnsan olduğumuzu hissedelim:))
Hayatını az çok okumuştum önceden çok ilginç noktalar var, sanırım tarihin derinliklerinden tozlu sayfalar yutmam gerekiyor Sissi'nin hayatı için; ismi baki kalsın, yeni bir Sissi doğsun bloğumda:)
YanıtlaSilTamam Sisi.. Derslerinden vakit bulduğunda yazarsın okuruz olmaz mı? Bu arada düşündüm, Sisi sana ne kadar benziyor Kübra:))Gerçekten. Tamam.
YanıtlaSilSen bizim köyün sisisisin:)) Ne çok s oldu:))
Hasretle öpüldün:)
:D Evet bu benzerliği ben de fark etmiş olmakla birlikte kaderim benzemesin diyorum; zira yazımda hayatı bir hayli acıklı bir hal aldı Vildan teyzecim; ben de kocaman öperim:)
YanıtlaSilCanımsın Sissi:)) Yaa.. Demiştim sana.. Güzelliğine çok güzel bir kadın ama boşuna dememişler "Allah çirkin bahtı versin " diye..
YanıtlaSilO kadar görkem, varlık, güzellik içinde nasıl acıklı mı acıklı bir hayat değil mi? Aslında özellikle yazmanı istiyorum. Bazen nasıl ışıltılı hayatlar cazip geliyor. Oysa sağlık ve huzurun verdiği mutluluktan daha güzeli mi var:))
Tüm merakımla bekliyorum yazını canım. Sevgiler.