Şimdi işe biraz mola vereceğim. Bir elimde yandan çarklı kahvem. Diğer elimde Murathan Mungan'ın ilaç niyetine okuduğum kitabı Meskalin 60 Draje. Tamam. Bugün yüreğim Tasavvur adlı drajesini kahveyle birlikte hüpletmek istiyor. Dinleyeceğim yüreğimi. Şifa niyetine okuyup içeceğim. Murathan Mungan diyor ki: "Galiba en acısı, insanların artık "tasavvurlarını" yitirmiş olmaları. Gündeliğin baş döndürücü hızı, gelecek endişesi, yarın korkusu, şimdiki zaman mutsuzlukları arasında bütün bütüne yitirilen hayal kurma gücü, hepimizin elinden geleceği alıyor... Gelecek kimseye kalmıyor." Ne kadar doğru tespitler değil mi? Murathan Mungan'ın şiirlerinin tam manasıyla müptelasıyım. Deneme kitapları ise resmen ruhuma ilaç... Yeminle böyle hissediyorum. Kendisi farkında olmalı ki şu anda elimde tuttuğum kitabına Meskalin adını vermiş. Bu kitapla gözümüzün önünde duran olgulara bakarken, gerçekliğin değişik ve farklı boyutlarıyla yüzleşmeyi, yanlış öğrenmelerin kirlettiği algılarla gözümüzün bizden sakladıklarını yeniden tartışabilmeyi amaçlamış. Bana göre Murathan Mungan günümüz Türk Edebiyatının en güçlü şairlerinden, düşünürlerinden biri. Ortalarda yok. Adı çok fazla duyulmuyor. Biliyorum ki onun Türkçe'sinin lezzetini alan asla peşini bırakamıyor. Sonra ben bir Murathan Mungan ideolojisinin var olduğuna inanıyorum. Ve bu ideoloji bana çok yakın, çok tanıdık geliyor. İşte şimdi Tasavvur ile ilgili yazısını okuyorum. Ve yazdıklarına yürekten katılıyorum. Günü yaşamaya, günü kurtarmaya, günü yakalamaya çalışmaya akortlanmış insanlar olarak yanlızca zamanımızı değil, aklımızı ve hayallerimizi de daralttığımıza inanıyorum. Gene bir başka şairi hatırlamanın vakti. Gülten Akın'ın o güzeller güzeli dizesi.. "Ah, kimselerin vakti yok, durup ince şeyleri anlamaya." Bu dizeyi sık sık yazmak istiyorum. Günümüzün dört bir koldan akan görüntü kirliliği, resmen bizlere görüntü hipnozu yaratıyor. Ve artık uyuşmuş gözlerle hiçbir şey görmez, hissetmez oluyoruz. Yazar gibi bu durum beni çok korkutuyor. Kimi zaman gördüğümüz şeyler asıl görmemiz gerekenleri kapatıyormuş gibi his veriyor. Ve gözlerimizin önünde yenileşme diye gerçekleşenler, kişisel ve toplumsal tarihimizi bir bir yok etmekle kalmıyor, hayallerimizi, ortak tasavvurlarımızı yok ediyor. "Tasavvurlarının arkasında hayatlarıyla duranların, durabilenlerin sözlerinin dolaşımında zenginleşebileceği bir çağa, hiçbir hayalin gerçeklikle sınanmadığı, "gerçekçi olmamakla" suçlanmadığı kolektif bir çağa hazırlandığımızı düşünüyorum. Hayatı, sanat gibi yaşamak isteyen büyük hayalcilerin korkusuz tasavvurları, rüya zenginlikleri, içinde bulunduğumuz tıkanıklığı aşabilecek en büyük kaynak bence." diyor Murathan Mungan.. Mola bitti. İşe dönmeliyim. Ama önce illa ki büyük bir hayalcinin hayalini dinlemeliyim. John Lennon söylüyor... İmagine... HAYAL ET!
Hayal kurmayı unutturmayan yazılar adına; aynı enerji ile yazmaya ve hayal kurmaya devam !!!
YanıtlaSilEvet Sisi, hayal et! Hayal kurmaya devam:))
YanıtlaSil