2 Şubat 2011 Çarşamba

Şöhret + Hayranlık + Merhamet


Bu sabah Defne Joy Foster'in ölüm haberinin ardından yapılan söylentileri duyup okuduğumda, gencecik bir insanın hayatını kaybetmesine üzüldüğüm kadar insanların acımasızlığına üzüldüm. Bir durun değil mi? Bari  ölüm halinde bu denli acele etmeyin. Kızın öldüğü daha  yeni duyurulmuş. Dedikodu kazanları  derhal kaynamaya başlamış. Kimin evinde ölmüş? Evli, çocuklu kadın neden kendi evinde değilmiş? İçkili miymiş? Ne zalimce tavır! Murathan Mungan bir yazısında memleketimizde ya da dünyadaki müzik, sinema, futbol, edebiyat dünyasındaki şöhret sahibi insalara duyulan hayranlıktan bahsediyordu. Sonra üzeri yıldıztozuyla kaplı şöhret sahibi insanlara duyduğumuz hayranlık kadar, onlara şefkat ve merhamet duyuyor muyuz diye soruyordu?  Ne demek istiyordu ki yazar? Hayranlık duyduğumuz şöhretlere neden merhamet ve şefkat hissedelim? En renkli ve görkemli hayatları onlar yaşamıyorlar mıydı? Defne Joy Foster'in ölümünden sonra yapılan acımasızca söylentilere üzülünce, Murathan Mungan'ın ne kadar haklı olduğunu anladım. Şöhret sahibi insanların  sadece tökezlenip düştüklerinde, savunmasız kaldıklarında, itelendiklerinde, haksızlığa uğradıklarında  ve  öldüklerinde değil herdaim merhamete ve şefkate gerçekten  ihtiyaçları var.

6 yorum:

  1. Ben de bu konuda sizinle aynı fikirdeyim. Kesinlikle daha merhametli olmalıyız. Yalnızca ünlülere de değil elbet... ünsüzlere(?) -yani diğer insanlara-, hayvanlara ve doğaya karşı biraz daha merhamet! En azından kendimize duyduğumuz kadar merhamet her şeyi düzeltir eminim...

    YanıtlaSil
  2. Bu merhamet ne yazık ki çoğu insanda yok. İşyerinde üzülüp, yazık çocuğu vardı diyenler kadar o saatlere kadar barda mı kalınır, sebebi belli değil bir madde kullanmıştır kesin diye zalimce atıp tutanlar da oldu. Hayret ettim, ufacık bebeği olan bir annenin ölümünü değil işin magazinsel boyutunu iftira ile konuşanlara pes dedim...

    YanıtlaSil
  3. Kültüel Güncel, bloğunuzun hayranı ve sıkı takipcisi biri olarak, Hayal Kahvem'e yorum yazdığınıza çok sevindiğimi öncelikle söylemeliyim. Çok haklısınız. Galiba merhamet, şefkat ve vicdani duygularımızı kışkırtmak lazım. Unutuyoruz bu insani duygularımızı ne yazık ki. Oysa ne kadar gerekli duygular bunlar. Çok gerekli..

    YanıtlaSil
  4. Selam Giz, aynı fikirde olduğumuza çok sevindim.
    Acaba basın ve televizyon mu yaptı böyle? Söyleye söyleye, yaza yaza tekrar böyle duygularımız olduğunun farkına varacağız diye düşünüyorum.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Genç ve anne oluşuna ve ölümüne üzüldüm. Ben asla ünlülere hayranlık duyan bir insan değilim. Saygı duyduklarım var sadece.
    Ben sadece herhalde yavrusu küçük neden yanında değildi ki diye düşündüm. Yargılamak değil onun defne ayşe fatma olması da değil neden eğlenmek için yavrusunu evde bırakmış olduğu geldi aklıma defnenin bıraktığından çok yavrunun yanlızlığı dokundu içime. Ama dediğim gibi genç bir insanın ölümü üzdü benide.

    Eleştiriler vs bizim kültürümüzde zaten yoktur ölenin arkasından konuşmak olay şu ki ben bu ünlüler alemini bizim yozlaşmamızın en önemli parçası olarak görüyorum.

    Hayranlık konusu için ise:
    Hayranlıklar sahte herkes ben orada olabilirdim benim kızım ondan daha güzel diye düşünerek hasetle bakıyor onlara bence. 140 milyar aylık alan şu evlilik sunucusu için konuşuyordu geçen önümde yürüyen iki kişi'' aferim bozmadı kendini iyi aile kızı ondan ama işte şansta olacak iş görüşmesine git sunucu ol benim kız ondan bin kat güzel ama şansı yok allah çirkinler bahtı versin'' insanlar ünlülere hayran değil aslında sadece yaşamak istedikleri hayata hayranlar. Düştüklerinde onların hayatlarını çaldıklarını düşünerek intikam alırcasına akıtıyorlar bütün hasetliklerini.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Selam Estergonyeşil,

    Sait Faik'in çok sevdiğim bir öyküsü vardır. Bilmem biliyor musunuz? Sivriada geceleri.
    Büyüleyici bir öyküdür. Okumanızı tavsiye ederim.
    Aslında hayal kahvem de bir ara yazmıştım. Yarın sizin için tekrar eklerim.

    Bu öyküde sanatçının önemi vurgulanır. Biz çalışırken, sanki keyif yapıyorlarmış gibi görünen insanlardır onlar. Ama yorgun argın haldeyken hayatımızı renlendiren, hayatı yaşanası kılan insanları, popüler dünyanın insanlarını önemsemekten bahsediyorum aslında.
    Burada konu şöhret dünyasından biri olduğu için
    murathan mungan'ın yazısını örnek verdim. Hatta o yazının devamında şöhret sahibi insanların o kalabalık arasında ne kadar yalnız olduklarını da vurgular. İşte görüyorsunuz. Gencecik bir insan öldü. Görsel ve yazılı basın ne ölüye ne de ailesine rahat vermedi. Çok şükür bazı köşe yazarları hakkaniyetli yazılar yazmışlar. Sevindim.Sizin yorumunuza da sevindim:)
    İlginize teşekkür ederim.

    YanıtlaSil