İtiraf ediyorum. Ben bağımlılıklarının esiri olan birisiyim. Mesela şu yukarıdaki fotoğrafta üzerimdeki ceket var ya... Yalanım yok, seneler senesidir giyiyorum. İnan, sayıya döküp yılını söylemeye utanıyorum. Ceket eskidi, kumaşı yıprandı, cep kenarları söküldü, dikildi, gene söküldü, gene dikildi... Hatta kolları bile çekti... Arkadaşlarım ve yakınlarım kaç kez "Soldu artık giyme şu ceketi." dedi. Hiç umurumda olmadı. Bir kulağımdan girdi. Diğer kulağımdan çıktı. Yok, vazgeçemiyorum. Resmen bağımlılık vaziyeti. Aynı ceketi tutkuyla giymeye devam ediyorum. Giydiğim zaman adeta huyum suyum değişiyor, ceketle bütünleştiğimi hissediyorum. Dün İstanbul'a gidiyordum. Oldukça sinir bozucu bir görüşme yapacağımı biliyordum. Evden çıkarken bir an durdum. Fazla düşünmeden kapının girişinde asılı duran kadife ceketimi kaptım. Sırtıma geçirdim. İster inan ister inanma... Görüşmede dirhem öfkelenmedim. Nasıl tesir ediyor bilmiyorum. Resmen kadife yumuşaklığında idi sinirlerim... Müşterimin sorularını sabırla dinledim. Mûnis bir eda ve şefkat dolu cümlelerle cevaplar verdim. Toplantım hiç korktuğum gibi geçmedi. Bilakis çok olumlu neticelerle bitti. Nasıl sevindim anlatamam. Çıkışta ceketimin kolunu sıvazladım. "Gene bana iyi geldin. Senden asla vazgeçemem." dedim.
Peki Zagor! Tamam, itiraf ediyorum Zagor da bir çeşit bağımlılık benim için. Dün yolum Kadıköy'e düşünce, hemen Büyülü Rüzgâr'a daldım. Bir de ne göreyim? Heyy!.. Zagor'un dev albüm boyutunda yeni macerası çıkmamış mı? Adı Gökyüzündeki Şato... Of! Zagor'u gördüğüm zaman var ya... Of aman aman aman... Kalbime bir şey oluyor... Neler olduğunu, kelimelerim yetersiz kalır, anlatamam. Ben o dergi boyutundaki Zagor macerasını hangi ara durduğu raftan kaptım? Hangi ara kasaya gidip ödemesini yaptım? Ne vakit çıkıp ilk bulduğum kafeye oturdum? İnan hatırlamıyorum. Diyeceğim odur ki o koca boyut Zagor dev albümünü gördüğüm anda, kendimi Gökyüzündeki Şato'da, siyah beyaz renkler arasında, fantastik bir dünyada buldum. Kaç defa "Kadın kısmı çizgi roman okur mu?" dediler. Ya da "Bu yaşta çocuk gibi Zagor okunur mu?" diyen çok oldu. Bir kulağımdan girdi. Diğer kulağımdan çıktı. Hiiç aldırmadım hiiçç.. Yoo, uzun zaman çocukluğumdaki gibi gizli gizli okuduğumu söylemeliyim. Şimdi... Çekinmem filan kalmadı! Olursa çaparizlik eden hiiçç aldırmam! Çizgi romanları illa erkekler ve çocuklar mı okuyacak? Evet, bu yaşta ve kadın halimle Zagor okuyorum. Ne var yani? Diyeceğim odur ki artık iyice eminim. Ben bir Zagor bağımlısıyım. Oturdum boş bulduğum bir masanın ucundaki koltuğa... Çıkardım Zagor'u poşetinden... Uzun uzun kapağına baktım önce... Akabinde ve detayında kapak sayfasını çevirdim. Okumaya tüm merakımla başlayacaktım ki çilli garsona seslendim: "Bir Türk kahvesi lütfen, bu kez damla sakızlı olsun." dedim. Eyvah! Şimdi ben ilk kahve kokusunu ne vakit, kaç yaşımda duyduğumu, nasıl Türk kahvesinin bağımlısı olduğumu anlatmaya hiiççç başlamayayım. Allahım, nedir bu durumum benim? İnan çoğu zaman kendimi çözemiyorum. Gördün mü, yazımın başında söylemiştim. Ben bağımlılıklarının esiri olan birisiyim.
Hayal kahvem, ne güzel ki bağımlılıklarınız var, sizi hayata bağlayan birşeyler...ne vahimdir hiçbirşeye bağlılığı olmayanların durumu, Vah! onlara...
YanıtlaSilBir de ben alnlatsam bağımlılıklarımı sayfalar dolar:)))gerçi eski postlarımda bağımlılklarımız başlıklı bir post yapmıştım, orada yazar;)
Bu arada size iki mail yolladım acaba almadınız mı , bana bir adres vermenizi istedim size göndereceğim birşey var:)bekliyorum ama...hadi!
Natali, gördüm mektubunuzu.. Cevap veremedim:))
YanıtlaSilDu bakalım.. Vereceğim:))
Vallahi aynı durum bende de var.Sevdiğim ve bağlandığım eşyalarımdan vazgeçemiyorum.Hele ki ayakkabılarımdan...
YanıtlaSilsen beğendikten ve severek giydikten sonra ,gerisi pekd e mühim olmuyor :)
iyidir bu tip bağımlılıklar. benim de senin ceket gibi bir battaniyem var mesela, bir de hırkam. o hırkayı, nasıl göründüğüm zerre umrumda olmadan her kıyafetimin üstüne giyebilirim. hatta yazları özlüyorum düşün. bir de bit pazarı bağımlılığım. tüm bağımlılıklarımız böyle olsun diyorum.
YanıtlaSilama güzel bağımlılıklar bunlar..insan neyle kendini iyi hissediyorsa ona yakın olmalı bencede..
YanıtlaSilCeketini beğendim, ben bu tür ceketi kapşonlu-sweatshirtle birlikte giymeyi severim. Sakızlı Türk kahvesini geçen yıl denedim ama beğenmemiştim Kahve Dünyası'nda güzel yapıldığını gördüm artık içiyorum :)
YanıtlaSilKahverenginin ne uyumlu barışçı arabulucu teselli edici bir havası vardır. Her zaman bayılmışımdır bu renge. Hele de kadifeyle buluşunca dile benden ne dilersen :) moduna girer insan.
YanıtlaSilBağımlısı olduğum giysileri kilo aldığım için giyemez oldum ama dolabımda 30 yıl öncesinin bile kıyafetleri duruyor. Bu sene onların modası geldi. ama üzerine dar gelen bu kıyafetleri kırpıp yeleğe heybeyemi çevirsem acaba.
Merhaba güzel bir bağımlılık keşke her bağımlılık böyle olsa,bende aynı şekilde eski kıyafetlerimi yıllar yılı giyerim eskimiş modası geçmiş umrumda olmaz,sevdikten ve rahat kullandıktan sonra eskimiş modası geçmiş faketmez.
YanıtlaSilBunlar güzel bağımlılıklar yahu. Hem de ne biçim güzel. Zagoru görünce heyecanlandım. Çünkü geçen hafta ben de mephisto'dan üzerinde Zagorun yeşilçam film afişinin olduğu bir defter aldım.Zagor can olduğu kadar kadife de öyledir. lise 1de kendime bir etek diktirmiştim mor kadifeden. Tam dört yıl boyunca her dışarı çıktığımda giydim. Hem de normal şekilde değil, pantolon üstüne.Yaz kış. Kendimi güvende ve özgür hissettiriyordu sana olduğu gibi.Hem de kendim tasarlamıştım, kumaşını kendim seçmiştim. En değerli kıyafetimdi.Neyse. Böyle bağımlılıklar güzeldir, karakteristiktir, kişi hakkında büyük ipuçları barındırır içinde.
YanıtlaSilMerhaba Karadut,hımm.. Demek böyle bağımlılıklar kişi hakkında büyük ipuçları barındırır içinde öyle mi?
YanıtlaSilKaradut, eyvahh! Fazla açık vermeyeyim öyleyse:))
Teşekkürler..
Selam Ben, size birşey söyleyeyim mi?
YanıtlaSilÇok "ben" kelimesini kullanan biri olduğumu yazı yazmaya başladıktan sonra farkettim. İlginizi çekerse bir yazım var... Şöyle...
http://hayalkahvem.blogspot.com/2011/09/ben-ile-bir-deneme-yazs.html
Ama kendine isim "ben" almış birine denk geldiğim için neyalan söyleyeyim sevinçliyim:))
Sağolun:)
Selam Mahmure... Yooo, kahverengi değil ceketim. Tatlı bir tütün rengi ile toprak rengi arası. Of, bak şimdi ceketin rengini yazarken bile içim gitti. Nasıl yumuşacık anlatamam. Üzerine giyiyorsun ya sanki yok gibi. Çok tatlı bir ceket:) Yok, ben bu cekete sahiden tutkunum:))
YanıtlaSilTeşekkürler Mahmure:)
Bolat, ben Türk kahvesini normalinde katıksız severim. Ama Zagor okuyacaktım ya sanırım kendimi Darkwood ormanında hissetmek istedim. Etrafımda tek bir ağaç yoktu. Bari damla sakızlı kahve içeyim de kendimi sakız ağaçları ve kahve ağaçları arasında hissedivereyim dedim.
YanıtlaSilO nedenle yani çilli çocuğa "bu kez damla sakızlı olsun" demem:))
Teşekkürler:)
Çok haklısınız Gul/Inn, başkalarının beğenmesi değil, bizim sevdiklerimizi giymemiz, yememiz, okumamız mühim:)) Sağolun.
YanıtlaSilSelam Deniz Bilgen, bağımlılıklar, tutkular önemli bence de:)) Hiç bir şeye tutku duymak iyi değildir derler. Niye:))) Çok güzel tutkuların ve bağımlılığın esiri olmak:)) Şakası bile hoş! Sağolun.
YanıtlaSilDüşlerimden İnciler, ayakkabı demişsiniz ya... Of! Bende bir bez ayakkabı bağımlılığı vardır. Feci!
YanıtlaSilKışları içlerine keçe koyuyorum gene giyiyorum. Yağmur çamur farketmiyor:)) Bez ayakkabılarımı çok seviyorum:)) Sağolun.
Ben de de bir kadife ceket var, aynı şekilde duruyor. Her kış sonu gelecek sene elimden çıkartmam lazım diyorum, o sene bir türlü gelmiyor!
YanıtlaSilKadife ceketlerde bağımlılık yaratan bir madde mi var acaba. Merak ettim şimdi...
Yok ama Şule, bu ceket kıyamayıp dolapta bekletilen eşyalardan değil.
YanıtlaSilKıyamayıp hep giyilen bir eşya:)
Artık üniforma gib olur ya hani..
Gece, gündüz, yağmur, kar demeden keşke hep onu giysem dediğim bir ceket:)) Ee, haklısınız tabii, kadifenin iç ısıtan bir sıcaklığı var. Mobilyada da kadife kumaş sevdiğimi şimdi evin eşyalarına bakınca farkettim. Bir koltuk hariç diğerlerini hep kadifeymiş meğer:) Üstelik her koltuk ayrı renkmiş:)) Hoppala! Nasıl yani?
Nedir bu evin hali:))) Merak ettim şimdi...
Hayal kahvem, Bağımlılık güzel birşey . Benimde 10 yılı aşkındır özellikle kullandığım eşyalar var. eskimesi hiç önemli değil, ana verdiği enerji önemli. Zagor için birşey diyemeyeceğim ama...
YanıtlaSilsevgiler
Zeynep Zagor okumayı deneseniz keşke:) Bağımlısı olacaksınız! Kesin:))
YanıtlaSilOf, benim hiç Zagor muhabbeti yapacağım kız arkadaşım olmayacak mı:)) Yazık değil mi bana:)
hep kendi kendime mi konuşacağım?
Sonra "tuhafsın" diyorlar işte bana:))
Galiba bir çok insan gibi benimde bağımlılıklarım var.
YanıtlaSilDolabımda yılını söylemeye çekindiğim giysilerim var.
Ama napayım seviyorum onlarıı...
Hatta 20 belki 25 senelik bir hırkam vardı ve ççokkk seviyordum.Bu yıl gezide kaybettim,ben üzüldüm ama o yeter dediki beni terkettiii:))
Zagora gelince kardeşim hastasıydı ve ben de sayesinde o dönemler okurdum.
İtiraf etmeliyim ki heyecanlı ve sürükleyiciydi:)))
Sevgilerimle...
ne kadar hoş :) hem bağımlılıkların var hem de sana huzur veriyor, şans getiriyor. daha ne istenir ki :) benim de bir şortum vardı. benden gizli atmışlardı sonunda hiç anlamadan :( aman ceketine sahip çık :)
YanıtlaSilsevgiyle..
Selam Esotron, ceketimi koruma altına aldım hemen:)) Sağolun.
YanıtlaSilSelam Seval, yemekler gibi lezzetli yazılar yazabilsem keşke:))
YanıtlaSilZagor'u siz okumuyor muydunuz? Niye?
http://www.fumetti.org/notizie/2000/02/turchia/page_01.htm
YanıtlaSil;)zagorun italyan kitabı olduğunu yeni öğrendim.
Zagor'un çizeri Ferri, yazarı Bonelli tarafından elli yıl önce dünyaya gelmiş:) Evet İtalyan kitabı. Asıl adı Patrick Wilding.. Ailesi İrlanda asıllıdır. Amerika'da Darkwood ormanında geçer çoğu maceraları.
YanıtlaSilGeçen hafta Zagor'un dev albümünü alırken hep merak ettiğim Judas'ı da satın aldım. Okudum. Fena değil. Yok ama Zagor tadı vermedi. Zagor'a bağımlılık derecesinde tutkunum:)
Harbi ya benimde var böyle takintilarda benim aklıma şimdi sen geyirfin sen nasil farkina vardin bunun?
YanıtlaSilSelam Eylüller Güzeldir, laf aramızda sahiden eyülüller güzeldir:)
YanıtlaSilBöyle takıntılarımın nasıl mı farkına vardım?
Hımmm... Sanırım ben farkına varma çağındayım:))
takıntılarım ,sevdiklerim ,zaaflarım ,hepsi beni ben yapan özellikler .sanırım bende farkına varma çağımdayım, eskiden çocukça işlerimi yaptıklarımı söyleyemezdim çekinirdim ama o zaman ben olmuyordum ki oysa şimdi aştım bunları ne derlerse desinler umrumda değil önemli olan yaptığım şeyin beni mutlu etmesi ayakkabı terlik tutkum mesela almaya hedıye etmeye doyamam ve yakın çevremdeki bütün çocuklara tavşan hediye ediyorum üstelik onlar bazen pek ilgılenmeselerde tavşanla oynuyorum küçük oyuncak kamyonun kasasına tavşanı koyup kamyona ip bağlayıp gezdiriyorum.herkes bıktı bu tavşan takıntımdan....
Hey Gülcihan, ben de tavşan isterim:))
Sil