Helen Keler adını duymuş muydun bilmiyorum. Helen 1880 lerde sağlıklı bir bebek olarak dünyaya gelmiş. İki yaşına doğru dünyada cok nadir görülen bir hastalık sebebiyle hem kör hem sağır olmuş. Bu kadar küçük yaşta duymaz olunca, konuşmayı da öğrenememiş. Düşünebiliyor musun hem kör, hem sağır hem de konuşamayan biri. İnsanlarla ilişkisini nasıl geliştirebilecek peki? Beterin en beteri yani... Çok ilginç bir hayat hikayesi var Helen Keler'in. 1887 yillarinda Alexander Graham Bell işitme özürlüler icin çalışmalar yapıyormuş. Helen'in ailesi Graham Bell'e gitmişler. Helen konusunda yardım talep etmişler. Helen'i büyük mucidin yanına bırakmışlar. Helen, Anne Sulvian adinda 20 yaşlarında bir öğretmen eşliğinde Ta doma denilen bir yöntemle konusan insanlarin dudaklarına dokunup titreşimleri hissederek ve bir de sağır dilsiz alfabesindeki kabartıları Helen'in avucuna bastırarak anlaşılır şekilde düşünüp konuşmayı öğrenmiş.
Sonuçta helen Braille alfabesiyle Fransızca, Almanca, Yunanca, ve Latince öğrenmiş. Her bir sözcüğü avuca yazma metoduyla üniversiteyi üstün başarıyla bitirmiş. Dünyada üniversiteyi bitiren ilk duyma özürlü kişi Helen Keler olmuş. Dünyaca tanınan bir yazar olmuş aynı zamanda. 88 yaşına kadar görmeden, duymadan, konuşmadan ama özel bir metodla hem okuyan hem yazan faydalı olan biri Helen Keller... Ve tabii ki dehşet bir mücadele ve vazgeçmeme örnegidir.
Peki Pınar Çatalkaya adını duymuş muydun? Pınar'da sağlıklı bir bebek olarak dünyaya gelmiş. 16 yaşında bağışıklık sisteminde meydana gelen bir hastalık sebebiyle, göz arkasında bir iltihap oluşmuş. Tedavi sonuç vermemiş. Göremez olmuş. Aradan yirmi yıl geçmiş. Çok iyi öğrenci olmasına rağmen, öğrenimine tedavi süresince devam edememiş. (Alexander Graham Bell gibi birinin yanına bırakılsa kimbilir neler olurdu tabii.) "Ne oldum değil ne olacağım demeli" derler. Ne kadar doğru. Kim yarın ne olacağını bilebilir ki? Herşey insanlar için... Bugün Hayal Kahvem'e körlük hakkında üç yazı ekledim ya... Eski yazılarımdı. Geçen yıl gene bu zamanlar yazmıştım. Aralık ayına girdik. Peki 3 Aralık'ta ne var? Dünya Engelliler Günü. 1880'lerde yaşayan, hem kör, hem sağır olan Helen Keler, kendisine tanınan imkanlardan faydalanarak, yeteneklerini geliştirebilmiş. Böylelikle hem kendine hem topluma faydalı bir birey olabilmiş. Zaten körler, acınacak ve çaresiz insanlar değiller. Sadece farklı öğrenme metodlarıyla öğrenmeye ihtiyaçları var. Bizim okuduğumuz kitapları farklı yöntemlerle okurlar ya da dinlerler. Fırsat eşitliği ve yeterli olanaklar sağlanırsa görmek onlar için engel olmaktan çıkmaktadır. Gururla söylüyorum ki Pınar Çatalkaya, 31 ilde şubesi olan Altı Nokta Körler Derneği'nin çiçeği burnunda Kocaeli Şubesi Başkanı'dır. Üniversite eğitimine başladı. Sosyoloji okuyor. Kitap okuma zorluğunu, dinleme cihazına kitapları okuyan gönüllüler sayesinde aşmaya gayret ediyor. Aynı zamanda bir okulun kütüphanesinden sorumlu. Hem çalışıyor, hem okuyor, hem dernek başkanlığı yapıyor. Şahane biri Pınar Çatalkaya... Pınar, memleketimin dehşet bir mücadele ve vazgeçmeme örneğidir.
Şimdi... Sürpiz bir haberim var. Altı Nokta Körler Derneği'nin Kocaeli Şubesi ile Kocaeli Üniversitesi Dans Kulübü'nün işbirliğiyle ve şehrin tüm dans okullarının katkılarıyla 4 Aralık Pazar Akşamı KYÖD Sosyal Tesisleri'nde, saat 19.00 da Tango Gecesi düzenleniyor. İşte bu gece görme engelli olmasına rağmen Pınar'da tango yapacak. Ve engellilere fırsat sağlanırsa, görme sorunu olması o insan için basit bir fiziksel sorun düzeyine inebileceğini bizlere gösterecek. Onlarla birlikte olmak ve rüya gibi bir gece geçirmek için, Tango Gecesi için hemen bilet almak lazım.
TANGO GECESİ
Bilet fiyatları öğrenci 15TL, diğer 20TL
Daha detaylı bilgi için Tepecik mah. Demiryolu cad. Belediye İşhanı Doğu Blok Kat:5 İzmit'teki Altı Nokta Körler Derneği'nden alınabilir. 0 262 322 94 39
Ya da Başkan Pınar Çatalkaya'ya 0535 665 10 70 nolu telefonundan ulaşılabilir.
ne bilgilendirici bir post böyle teşekkür ederim kendi adıma..benim arkadaşımda o gecede dans edecek uamrım güzel,amacına ulaşan bir etkinlik olur sevgiler..
YanıtlaSilkendimden utandım resmen :(
YanıtlaSilne kadar güzel bir yazı paylaşmışsın.
YanıtlaSilbenimde en yakın arkadaşlarımdan birisi doğuştan işitme engelli,aynı zamanda konuşamıyor.ama o kadar güzel şeyler başardı ki hayatında.şu anda Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde eğitimini sürdürüyor.böyle insanlara fırsat verilse kim bilir daha neleri başaracaklar.
İşte bu! Hayat kimilerinin sandığından çok daha fazla başarma arzusuna dayalı uzun bir koşu... O vakit ben de bu yazıyı -biraz da izin verdiğini varsayarak- derneğimizin sayfasında yayınlarım:)
YanıtlaSilBir de 3 Aralık Cumartesi günü İstanbul'da olacak olanlara ben de bir duyuru yapmak isterim:
http://kiyiyavuranhayaller.blogspot.com/2011/11/sergi-cok-guzeldi.html
Bu güzel yazıyla hayat ışığını bize aksettirdiğin için teşekkür ederim.
Sevgiler...
Gul/İnn, demek arkadaşlarınız da dans edecek aynı gece. Sevindim:) O halde bol bol bilet satmalıyız hep birlikte!
YanıtlaSilmen de boor, ağlamak yoook gülmek vaaar, yarınlar da yarınlar da seni sevmek varrr! diye bir şarkı vardı bir zamanlar, bilir misiniz? ali rıza binboğa söylerdi. nerden geldi şimdi aklıma bilmem:)) neyse... demem o ki, öyle kendimizden utanmak yok, örnek almak var... yarınlarda yarınlarda hem kendimizi hem herkezi sevmek var:)
YanıtlaSilhımm... sevgi pıtırcığı muhabbeti yaptım galiba men de boor, kusura bakmayın e mi:))
simgee, keşke arkadaşınızı bloğunuzda yazsanız ve okusak. sahiden böyle örneklere ihtiyacımız var. engelsiz olduğu halde, herşeyden mutsuzluk çıkarmaya bayılıyoruz ya, engelliler nelerin çabasında farkında olmamız lazım. dün tekerlekli sandalye kullanan bir arkadaşımla izmit'te lokantaya gidelim dedik. inanır mısınız yürüme engellilerin gidebileceği bir yer yok. seka park'ta bir et lokantasına gittik. güya merdiven yok. ama basamaklar var ve her basamak muazzam bir engel ne yazık ki. rampa konmamış. her adım ne kadar mühim aslında. lokanta sahibine eğer yürüme engelliler için gerekli düzenlemeyi yapmazlarsa bir daha gelmeyeceğimizi söyledim.
YanıtlaSilçevremize engelliler gözüyle bir baksak. ne kadar zor. ne kadar eşitsiz bir dünyada yaşıyorlar. hemen anlaşılıyor. herkes elinden gelen duyuruyu, uyarıyı, yardımı yapmarsa çok daha iyi bir dünyada yaşarız öyle değil mi:) sağolun.
selam cüneyt, kıyıya vuran hayallerde'ki duyurunuzu yeni gördüm:)
YanıtlaSilne hoş bir sergiymiş sahiden. umarım bloğunuzda yazar ve bir kaç fotoğraf eklersiniz. cüneyt sizin dernek hangisi:)
bu arada, yazı almak için ne izni cüneyt... ne demek, dükkan sizin:)
sağolun.
Şahane bi bilgilendirme idi, teşekkürler Hayal Kahvem.
YanıtlaSilEyvallah Ecehan:))
YanıtlaSilMutlu ettiniz beni... Az evvel mail adresinize sergi tanıtım yazısı ile görseller gönderdim...
YanıtlaSilDerneğimizin adı "Engelsiz Sanat Derneği"
Sadece fiziksel/zihinsel/fizyolojik engelli sorunlarına değil, aynı zamanda "engel" teşkil eden her durum içindeki yaşayan her varlığa dair bir oluşum...
Yolunuz düşerse sergiye sizi de beklerim.
Sevgiler...
Engellenmiş insanlar senin de dediğin gibi acınacak ve çaresiz insanlar değiller.Duyarlılığın bu dünyanın halen yaşanmaya değer olduğunu gösteren birçok tanıdığın duyarlılığı;yüreğine sağlık;
YanıtlaSilSağlıcakla mutlu kal
Cüneyt ben de "Engelsiz Sanat Derneği"nden ilk kez haberdar oldum. Öğrendiğime sevindim. İnceleyip yazı yazacağım. Kolaylıklar dilerim.
YanıtlaSilInfantulus, engellilerin yaşamlarını kolaylaştıracak her türlü desteği vermek durumundayız. Bir kez kendimizi onların yerine koysak, engellerinin dışında bizim önlerine ne koca engeller çektiğimizi farkedeceğiz diye düşünüyorum.
YanıtlaSilsevgili Hayal Kahvem,
YanıtlaSilyıllar önce -hazırlık sınıfında, sanırım 1997- ingilizce dersinde okumuştuk bu hayat hikayesini..
öyle etkilenmiştim ki, hiç unutmadım. teşekkürler yeniden hatırlattığın için;)
Selam Ezgi, sevindim:))
YanıtlaSilneden hepsini cevaplıyorsun.
Silslm. hayal kahven.
YanıtlaSil