Dünyanın yaşadığım bölümü güneşe sırtını dönünce, kış geldi. Bilirsin, doğa için şimdi uyuma vakti. Dinlenecekler. Belki bahara kadar kendi renklerinde rüya görecekler. Güneş artık nadiren gösterecek kendini... Bütün yaz kaçtım ya güneşten... Ne vakit görsem, mahcupca saklandım şapkamın altına... Of, şimdi artık kış geldi ya... Şımaracak... Bulutların arasından sızarken, ne afralı tafralı hava atacak bana gene, kimbilir? Güneş… Kıymetlenecek… İyice kendini özletecek. Cahit Sıtkı Tarancı'nın Güneşe Ait Çocuk adlı şiiri vardır ya hani... Bilirsin. Camlar arkasında bekleyen... Üç mevsim güneşin seyrine dalan... Ve kışın güneşi özleyen... Diliyle buğulu camları yalayan çocuğun şiiri. Hey, bugün galiba Cahit Sıtkı okuma vakti! Kaç gündür yağmur yağıyor. Gökyüzü bulutlu, gri. Kış dünyanın bu bölümüne iyice bağdaş kurup yerleşiyor. Bugün gökyüzüne baktın mı bilmem… Kış güneşi tam kış ikindisi vakti gökyüzünden tatlı tatlı gülümsemekteydi. Araba kullanıyordum. İçimde tatlı bir serkeşlik vardı. Radyoda Tarkan en sevdiğim şarkısını söylüyordu. "yanlış zaman.. yanlış insan.. tutunmak imkansız.. bıktım yamalı sevdalardan.. yanlış bahar.. kış güneşi.. yoruldum her bulduğumda.. kaybetmekten seniii" Ben de uymuştum Tarkan'a... Bağıra bağıra şarkı söylüyordum.. "kıyamete kadaaar.. kapattım kalbimiiiii.. aaaaa! aaaa!" Hemen girerim havaya... Hemen... Aziz Nesin o güzeller güzeli şiirinde badem ağacına seslenir ya hani... "Sen ağaçların aptalı, ben insanların." Evet, tam söylediği gibi biriyim ben. Bir ılıman hava esmeye görsün... Hiç ne yapıyorum diye enine boyuna düşünmem. Vururum kendimi güzel havaya. İşte kış günü aralığında, görünce göz kırpan güneşi, bu kez vurdum kendimi yollara. Baktım şöyle gökyüzüne. Güneş küsmemiş... En gülen gözlerle bakıyordu bana... Hey, bir güler yüz, bir tatlı söz... Şairin dediği gibi... Açarım yüreğimi hemen. Açarım yüreğimi ne var ki? Dur bir dakika.. O an yüreğimi değil, hava gelsin diye arabamın camını açtığımı hatırlıyorum. Camı açar açmaz nasıl ılıman bir rüzgâr doldu içeriye anlatamam. Şaşırdım. Belli yolunu şaşırmış bir rüzgârdı bu... Saçlarımı havalandırdı önce... Yüzümde uçuşan saçlarımı elimle attım gerisin geriye... Usul usul rüzgarın kulağına seslendim... "yabancısın buralara.. nerelerden geliyorsun? otur dinlen başucumda.. belli ki çok yorulmuşsun.. bana esmeyi anlat.. esip geçmeyi anlat!" Ne muhteşem bir şarkıydı! İnan bana o an, deli gibi rüzgar olmak istedim ben. Rüzgara şöyle fısıldadım.. "Anlat ki çözülsün dilim.. ben rüzgarım demeliyim.. rüzgarlığı anlat bana.. senin gibi esmeliyim" Of, kış güneşi... Yolunu şaşıran ılık esinti... Ve şarkıların ezgileriyle inan başım döndü. Başım dönünce çevremdeki her şey ama her şey döndü... Dünya hepten döndü tabii. Dünya dönünce... Mevsim değişti... Anlarsın ya Akdeniz oldu birden. Gerçekten... Gülümse:)
ne diyebilirim ki..öncelikle kış güneşi ve yolunu şaşıran ılık esintiye..sonra da yüreğine, kalemine sağlık..keyif duydum..
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. Ben hiç birleştiremezdim bu şarkılar ile havayı....
YanıtlaSilSevgiler,
Bengi
Bu şarkının hikayesi şöyle:Yer Büyükada, şarkı sözü yazarının canı sıkılmıştır. Hava sıcaktır. Ne yapacağıanaı bilemez haldedir. Ufulet basmıştır. Birazdan açık pencereden hafif bir rüzgar eser perde havalanır ve yazar şarkıyı yazmaya başlar:)"penceremin perdesini havalandıran rüzgar...." diye devam eder.
YanıtlaSilSelam Mozclk,beğenmenize sevindim:)
YanıtlaSilSağolun.
Selam Bengi, aaa, siz inanmadınız mı yani yazdıklarıma:) Almışım birbirine benzeyen şarkı sözlerini, bir kompozisyon yapmışım gibi mi geldi:)) Yooo, hepsi sahii:)))
YanıtlaSilSağolun Bengi.
harikaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa bayıldım bukaaa güzel anlatabilirdi bir başka kalem içimdekileri sanki sen değil oturmuş ben yazmışım bu yazıyı alkışşşşşşş alkışşşşşşş süpersin valla o gün muydu bilmem ama aynı duyguyu bana yasatan rüzga güneş ve yollar öyle rezilbirfoto cekmeye bile zorladı beni ben malesefki arabamdadeğil metroda bitirirken yolları durduramadım telefonumdan o sahneyi fotolamayı rezalettttttt istanbulun en varoşunu Allahın görmemişi fotoluyordu ne bilsin garibim bu kadının gönlüne o güneş neler düşürmüş neler hissettirmiş gitmiş gelmiş o on dakika içinde antalyada saat kulesinin altına yürüyerek çıkmış sonra falezlere ve el sallamış oradan o kocaman gökyüzündeki altın saçlı kadına ve seslenmişşşşşşşşşş güneşşşşşşşşşşşş ona selam söyle diye :) yüreğine sağlık müthiş :)
YanıtlaSilSelam Bolat, bi cevap yazmıştım ama..
YanıtlaSilYeniden yazıyorum.. Bu şarkının hikayesi böyle mi? Sahiden merak ediyorum:)
Kakulenin Bebekleri, ne güzel yorum yazmışsınız:))Tüm heyecanınızı hissettim:)) Bayıldım:)))
YanıtlaSilGünlerden aralık, saatlerden kasımdı,
YanıtlaSilGüneş, bulutların arasından gülümsedi,
“gönül kahvesi” aldı onu içine,
Tenini verdi, gülen sıcaklığına,
Saçlarının savruluşuyla kokladı,
Esen rüzgarın dallarını…
Mutluydu, çocuklar gibi şen şakrak,
Aklına düşmüştü sevdiği şiirler,
Bir bir.
Teni güneşle sevişirken,
Saçları rüzgarla dans ediyordu.
Dudaklarında, yalancı bahar şarkıları,
Sevişirim seninle yalancı bahar,
Sevişmelerimizde yalan,
Senin baharın kadar.
Madem çıktın karşıma,
Ben de aldım başucuma,
Gel gir koynuma.
Nefesini ver bana,
Badem ağaçları gibi açsın dallarım,
Bugün, çocukluğumda olduğu gibi,
Sana ait kanatlarım.
Al götür beni estiğin yerlere
En uzun gece kalsın ellere…
Eline, yüreğine, diline, sağlık çok güzel bir yazı.arabanın camını açamayanlar üzülsün.sevgiyle kal.
merhaba guzel bırhafta sonu dılıyorum
YanıtlaSilmerhaba berguzaranne, güzel bir hafta sonu olsun:))sağolun.
YanıtlaSilSelam jetlagis, bugün üç eski yorumun spam'e düştüğünü farkettim.
YanıtlaSilBiri Vladimir'in, biri İstanbul'un, diğeri de sizinkiydi. Bu şiir sizin şiiriniz mi?
Güneş enerjisiyle değil, rüzgâr enerjisiyle çalışan bir bünyeye sahip olunca,ne yalan söyleyeyim arabanın camını açmak, her fırsatta rüzgârla muhabbet etmek baş işlerimden biridir doğrusu:)
Sağolun.